Esas No: 2020/3142
Karar No: 2021/1688
Karar Tarihi: 07.10.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3142 Esas 2021/1688 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3142
Karar No : 2021/1688
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...Sanayi ve Ticaret AŞ.
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri ... Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 13/02/2020 tarih ve E:2015/2503, K:2020/523 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:05/03/2015 tarih ve 29286 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliği (Sıra No:1)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No:8)'in "(3.2.2) numaralı Bandrollerin, Kodların Uygulanması İçin Güvenlikli Mürekkep Kartuşlarının, Kodlanmış Etiketlerin Talep ve Teslim Edilmesi" bölümünü başlığıyla birlikte yeniden düzenleyen 2.5. maddesi ile Tebliğ'in (3.2.2) numaralı bölümüne eklenen, "Uyulacak Esaslar ve Taleplerin Karşılanması" başlıklı (3.2.2.1.) numaralı bölümünde yer alan (a) ve (c) bentleri ile anılan maddenin (a) bendinin “vadesi üç ay geçtiği halde ödenmemiş borç bulunmadığı takdirde talep değerlendirmeye alınacaktır” şeklinde düzenlenmemesine yönelik eksik düzenlemenin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 13/02/2020 tarih ve E:2015/2503, K:2020/523 sayılı kararıyla;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 257. maddesinin 1. fıkrasının (6) numaralı bendinde, 06/02/2014 tarih ve 6518 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle yapılan değişiklikle, Maliye Bakanlığının vergi güvenliğini sağlamak amacıyla niteliklerini belirleyip onayladığı elektrikli, elektronik, manyetik ve benzeri cihazlar ve sistemleri kullandırmaya, bu cihaz ve sistemler vasıtasıyla bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin kullanılmasına ilişkin zorunluluk getirmeye, mükelleflere bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin verilmesinde, mükelleflerin Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk kapsamına girecek amme alacaklarını tür ve tutar itibarıyla tespit etmeye ve hangi hâllerde bu zorunluluğun aranılmayacağına, bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretlerin basımı, dağıtımı ile sistemin kurulması ve işletilmesi hizmetlerinin, 10/12/2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na tabi olmaksızın, süresi 5 yılı geçmemek üzere ve 04/01/2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (5. maddesinin beşinci fıkrası hariç) hükümleri çerçevesinde; yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilmesine, bu hizmetlerde ve yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerde bulunması gereken özellikleri, yetkilendirilecek gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin yönlendirilmesi, izlenmesi, denetlenmesi, yetkilendirmenin sonlandırılması ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hükmünün getirildiği;
Dava konusu edilen Tebliğ hükümlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 257. maddesinin 1. fıkrasının (6) numaralı bendinde yapılan değişiklikler ile Maliye Bakanlığına verilen yetkiye istinaden yapıldığı;
Anılan bendin “… mükelleflerin Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine vadesi geçmiş borcu bulunmadığına ilişkin belge arama zorunluluğu getirmeye, bu zorunluluk kapsamına girecek amme alacaklarını tür ve tutar itibarıyla tespit etmeye ve hangi hâllerde bu zorunluluğun aranılmayacağına, …” kısmının iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesinin 08/12/2015 tarih ve E:2014/87, K:2015/112 sayılı kararı ile "İptali istenilen kural ile idareye verilen yetkinin bir sınırlandırma niteliğinde olduğu, bu sınırlamanın ticaret yapmak isteyen kişilerin vergi borcu dahil kamuya olan borçlarını ödemeye zorlayıcı nitelik taşıdığından anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı, söz konusu sınırlamanın, amacı itibarıyla Anayasa’da ödev olarak belirlenen vergi borcu ile diğer kamu borçlarının düzenli ve sürekli bir biçimde tahsilini, kamu alacağının güvence altına alınmasını ve tahsilatın hızlandırılmasını sağlamaya yönelik olduğu, dolayısıyla, demokratik toplum düzeni bakımından alınması gerekli tedbirler kapsamında olan, keyfi ya da hakkın özüne dokunacak bir sınırlama getirmeyen, temel hakkın kullanımını ortadan kaldırmayan iptali istenen kuralın, istisnai bir alanda ve dar kapsamlı olduğundan sınırlı ve ölçülü olduğu, kanun koyucunun vergi hukuku alanında yetkisini kullanırken Anayasa'nın temel ilkelerine ve vergi ile ilgili kurallarına bağlı kalmak koşuluyla kamu gelirlerinin doğru, etkin ve verimli biçimde nasıl ve hangi yöntemlerle sağlanacağı konusunda takdir yetkisine sahip olduğu, iptali istenilen kuralda ek bir vergi veya vergi benzeri mali yükümlülük getirilmediği gibi idareye vergi veya mali yük konulması konusunda yetki de verilmediği, bu bağlamda kanunla düzenlenmesi gerekmeyen bir konuda idareye yetki verilmesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde bulunmadığı" belirtilerek reddedildiği;
Dava konusu Tebliğ'in iptali istenilen kısımlarının; bandrol taleplerinin yerine getirilebilmesi için vadesi geçmiş vergi borcu bulunmaması şartının uygulanacağı vergi türleri ile ceza, gecikme zammı ve faizi, uygulamada esas alınacak borç tutarı, vadesi geçmiş borç tespitinin kimin tarafından yapılacağı, getirilen kuralın hangi durumlarda uygulanmayacağı, karşılanacak talep miktarının nasıl belirleneceği ve benzeri hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlediği, anılan düzenlemelerin vergilendirme ile ilgili kural getirmediği, Kanun'da belirlenen mükelleflerin vadesi geçmiş borcuyla ilgili belge arama şartının uygulanmasına ilişkin teknik düzenlemeler ve ayrıntıları içerdiği ve dayanak Kanun'da idareye tanınan yetkinin sınırları içinde kaldığı, dolayısıyla üst normlara ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu düzenlemelerin iptalini gerektirir bir husus görülmediği;
Öte yandan, 30/12/2015 tarih ve 29578 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi Genel Tebliği (Sıra No:1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No:11) ile dava konusu Tebliğ'in “Uyulacak Esaslar ve Taleplerin Karşılanması” bölümünün ikinci paragrafının (a) bendinde yer alan “Bu kapsamda, "vadesi geçmiş borç" olarak değerlendirilmek üzere madde kapsamına giren amme alacakları;” ibaresi “Bu kapsamda, "vadesi geçmiş borç" olarak değerlendirilmek üzere madde kapsamına giren ve vadesi 1/3/2016 tarihinden sonra gelen amme alacakları;” olarak değiştirilmek suretiyle, uygulama için bir yıllık uyum ve geçiş süresi tanındığı ve daha önce doğmuş bulunan vergi borçlarının dikkate alınmayacağının kurala bağlandığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bandrol verilmesinin vergi güvenliği ilkesiyle bağlantısının bulunmadığı, olsa dahi bunun hiç vergi borcu bulunmaması olarak uygulanmasının, Anayasa'nın çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen 48. maddesine ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olduğu, sektördeki payı küçük olan firmaların yabancı kartel ile mücadele edebilmelerinin tek yolunun, ürünlerini vadeli satıp Özel Tüketim Vergisini de 1 – 2 ay geç ödemeleri olduğu, hakim teşebbüs konumunda olan uluslararası şirketin, sektörde vergi borcu bulunmayan iki şirketten biri olduğu, bu iki şirket dışında tüm üretici ve ithalatçıların özel tüketim vergisi borcunun bulunduğu, bandrol almaya engel vergi borcunu “vadesi üç aydan fazla geçmiş vergi borcu” olarak tanımlamasının gerektiği, aksi takdirde küçük firmaların sektördeki hakim yabancı firma ile rekabet şansının bulunmadığı, dava konusu Tebliğ'in iptali istenilen 3.2.2. maddesinin (c) bendine yönelik Daire kararında herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 13/02/2020 tarih ve E:2015/2503, K:2020/523 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 07/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.