16. Hukuk Dairesi 2016/9910 E. , 2019/2818 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ... TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde aşağıda işaret edilen husus dışında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı Hazinenin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak davalılar ... ve arkadaşlarının tutundukları ve çekişmeli taşınmazlara uyduğu anlaşılan Ocak 1959 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydının, Kasım 1943 tarih 3 sıra numaralı kayıttan gelmekte olup yüzölçümünün 263.400 metrekare olduğu, tapu kaydının batı ve güney sınırlarında yer alan "Çiko Köyüne ait arazi", "..." hudutları nedeniyle gayri sabit hudutlu olup kaydın kapsamının 3402 sayılı ... Kanunu"nun 20/C maddesi uyarınca miktarıyla sınırlı olduğu, ..."nın çekişmeli taşınmazların 2 km kadar batısında olduğunun bildirilmesi ve nizalı taşınmazların batısında "ham toprak" vasfıyla tespit edilen ... taşınmazının bulunması karşısında kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisabının mümkün bulunduğu, 3402 sayılı ... Kanunu"nun 14. maddesi uyarınca kuru toprakta kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinilebilecek taşınmaz sınırının 100 dönüm olduğu ve müşterek mülkiyet halinde herbir paydaşın 100 dönüm miktarındaki taşınmazı zilyetlik yoluyla iktisap edebileceğinde tereddüt bulunmadığı, ne var ki davalılar ... ve arkadaşlarının, taşınmazı 1959 yılında satın aldıkları ve ... tespitinin ise 1973 yılında yapıldığı, davalıların kendi zilyetliklerinin 20 yıla ulaşmadığından bayilerinin zilyetlik sürelerinden eklemeli olarak yararlanmaları gerektiği, bu durumda kayıt miktar fazlası olarak iktisap edilebilecek sınır hesaplanırken, Ocak, 1959 tarih 12 sıra numaralı kaydın malikleri sayısınca 100 dönüm değil, Kasım 1943 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydının müşterek malikleri sayısınca 100 dönümün sınır olarak dikkate alınması, buna göre kayıt miktar fazlası olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisap edilebilecek taşınmaz miktarının 200 dönümden ibaret olduğu belirtilerek mahkemece delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kayıt miktarı dışında 200 dönümden fazla taşınmazın davalılar adına tesciline karar verilmesinde isabet bulunmadığına” değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişiler tarafından hazırlanan 03.12.2013 havale tarihli rapor ve eki haritada 501/F, 613, 614/D, 615, 616/B, 617, 618, 619, 620, 621, 622, 623, 624, 625, 626, 627 ve 628 parsel numarası ve harfleriyle gösterilen taşınmazların, 3402 sayılı Kanun"un 16/1-b maddesine istinaden "mera" vasfıyla sınırlandırılmalarına ve özel siciline kaydına, aynı rapor ve eki haritada 501/E, 613, 614/C, 615 ve 616/A parsel numarası ve harfleriyle gösterilen taşınmazların, payları oranında davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ..., ..., ... vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davalı ..., ..., ... vekili ile ... vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, 3402 sayılı ... Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca ... hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Mahkemece gerekçeli kararda çekişmeli 613 ve 615 parsel sayılı taşınmazların 01.11.1943 tarih ve 3 sıra sayılı kayıttan gelen 19.01.1959 tarih ve 12 sayılı tapu kayıt miktarının kapsamında kaldığı kabul edilmiş olmasına rağmen çekişmeli 613 ve 615 parsel sayılı taşınmazların hüküm yerinin 1. maddesinde maddi hata sonucu 3402 sayılı Kanun"un 16/1-b maddesine istinaden "mera" vasfıyla sınırlandırılmalarına ve özel siciline kaydına şeklinde karar verildikten sonra, hüküm fıkrasının 2. maddesinde aynı taşınmazların payları oranında davalılar adına tapuya tesciline denilmek suretiyle, infazda tereddüt yaratılması isabetsiz ise de; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 1. maddesinin 1. paragrafının 2. satırında yazılı “613” ve “615” sayılarının hüküm yerinden çıkarılmasına ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.