Esas No: 2018/4031
Karar No: 2021/3216
Karar Tarihi: 07.10.2021
Danıştay 13. Daire 2018/4031 Esas 2021/3216 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/4031
Karar No:2021/3216
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … tarih ve BAY… sayılı bayilik lisansı sahibi davacıya ait akaryakıt istasyonunda 30-31/12/2014 tarihlerinde yapılan denetimde, lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit tank, düzenek ve ekipmanlar bulundurduğunun tespit edildiği, bu durumun 5015 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 4. fıkrasının (l) bendine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle aynı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca davacıya 1.039.300,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan 31/12/2014 tarihli denetimde, uzaktan kumanda sistemi ile çalışan ve istasyon vaziyet planında yer almayan gizli düzenek ve ekipman sisteminin kurulu olduğu, emniyet birimlerince kaçak akaryakıt bulunması sebebiyle 2010 yılında mühürlenmiş bulunan yer altı tankına bağlı bu sistemin, istenildiğinde yasal ve yasal olmayan tanklar arasında kolayca geçiş yapılmasına olanak sağlayan bir yapıda bulunduğu, elektrik sisteminin de araç yıkama ünitesinin süpürge butonu koluna bağlı olduğu ve otomasyon sisteminin sağlıklı çalışmadığı, böylece yapılan satışların otomasyon sistemine yansımadığının anlaşılması üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, davacıya ait istasyonda vaziyet planı ve projede bulunmayan yer altı tankı ve bununla irtibatı sağlayan ekipman, boru ve düzenek bulunduğu sabit olduğundan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, istasyonu devraldığında istasyonda dört adet akaryakıt tankı bulunduğu, istasyonda yaptığı satışlar için sadece iki adet (bir benzin ve bir motorin) tank yeterli olduğundan mühürlü tanka ihtiyaç duymadığı ve bu nedenle mühürlerin kaldırılması için herhangi bir girişimde bulunmadığı, bu tanka bağlı olan pompa tabancası da mühürlü olduğundan kullanım dışı bırakıldığı, kendi adına iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alırken mühürlü olan tankı ruhsata işlettirmediği, 2011 yılından 2014 yılının sonuna kadar aralıksız bayilik faaliyeti yürüttüğü ve bu dönem içerisinde düzensiz aralıklarla ama sık sık davalı Kurum adına denetim yapan kamu görevlilerince denetime tabi tutulduğu, “Kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı olarak sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman” olarak değerlendirilen tank ve düzeneğin, istasyon … Petrol Nakliyat İnşaat Hayvancılık Tarım Gıda Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi tarafından işletilmekteyken 08/05/2010 tarihinde tespit edilen ve mühürlenen tank ve düzenek olduğu, söz konusu mührün ya denetim elemanlarınca koparıldığı ya da zaman içerisinde yıpranma sonucu koptuğu, kendilerince mühre herhangi bir müdahalede bulunulmadığı, yeni bir düzenek ya da ekipman kurmadığı, lisansına esas teşkil eden belgelere aykırı olarak tesise yeni tank eklemediği, 2010 yılında mühür altına alınmış tank, pompa ve düzeneğin davalı Kurum tarafından 2014 yılında yepyeni bir durummuş gibi tespite konu edildiği, dava konusu işlemle "non bis in idem" ilkesiyle cezaların şahsiliği ilkesinin ihlâl edildiği, istasyonda tespit edilen tank ve düzeneğin kaçakçılık yapmaya elverişli nitelikte olmadığı, tankın pompalarla bağlantısını sağlayan boru hattının kör tıpayla kapatılmış durumda olduğu, tank ve pompalar arasında herhangi bir akaryakıt ikmalinin mümkün olmadığı, pompanın içindeki valflerin de 08/05/2010 tarihinde yapılan kaçakçılık tespitinden kalma olduğu, hava basıncı bağlantısı bulunmadığı, işlevsel olmadığı, … Asliye Ceza Mahkemesi’nce atanan bilirkişi raporunda, söz konusu tank, pompa tabancası ve valflerin kaçak akaryakıt satışını sağlayabilecek nitelikte olmadığının belirtildiği, istasyonda bulunan akaryakıtın tamamında yapılan ulusal marker kontrollerinin geçerli çıktığı, ihlâl ettiği iddia edilen 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (l) bendinin 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun’la getirilmiş bir düzenleme olduğu, Kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereği 08/05/2010 tarihinde tespit edilen tank, pompa tabancası ve ekipman için uygulanmasının mümkün olmadığı, 30-31/12/2014 tarihlerinde yapılan tespitler üzerine hakkında en fazla otomasyon sisteminin düzgün çalışmaması nedeniyle idarî para cezası tesis edilebileceği, ancak davalı Kurum'un aynı eylemden dolayı iki ayrı idarî para cezası verdiği ve ayrıca tesisi mühürlediği, istasyonun ekonomik büyüklüğü, fiilin haksızlık içeriği gözetilmeden uygulanan idarî para cezasının ve temyize konu kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile sonucu itibarıyla usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının Daire kararındaki gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıya ait akaryakıt istasyonunda 30-31/12/2014 tarihlerinde yapılan denetimde, lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit tank, düzenek ve ekipmanlar bulundurduğunun tespit edildiği ve bu durumun 5015 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 4. fıkrasının (l) bendine aykırı olduğundan bahisle aynı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca davacıya 1.039,300-TL idarî para cezası verilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "Lisans sahiplerinin temel hak ve yükümlülükleri" başlıklı 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (l) bendinde, bu Kanuna göre faaliyette bulunanların kaçak akaryakıt veya sahte ulusal marker elde etmeye, satmaya ya da herhangi bir piyasa faaliyetine konu etmeye yarayacak şekilde lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipmanı bulundurmamak ile yükümlü oldukları, 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendinde ise 4. maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendinin ihlâli hâlinde bir milyon Türk Lirası idarî para cezası verileceği kuralı yer almıştır.
7164 sayılı Maden Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 32. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş ve maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendinde 4. maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendinin ihlâli hâlinde iki milyon Türk Lirasından az olmamak ve on milyon Türk Lirasını geçmemek üzere fiilin işlendiği tarihten bir önceki yılda ilgili lisansa konu petrol piyasası faaliyetine ilişkin net satış hasılatının binde ondördü oranında idarî para cezası verileceği; (b) bendinde ise, bayilik lisansı sahipleri yönünden (a) bendinde yer alan cezaların yarısının uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
7164 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 6. maddenin ikinci fıkrasında, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kurul kararına bağlanmış, ancak tahsilatı tamamlanmamış olan idarî para cezaları, işlenen fiil için bu Kanunla birlikte daha düşük bir idarî para cezası uygulanmasının öngörülmesi hâlinde, ilgili vergi dairesince 19. maddenin ilgili bentlerinde belirlenmiş olan asgarî maktu hadden tahsil edilir. Kısmen veya tamamen tahsil edilen idarî para cezaları iade edilmez." kuralına yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin, Kanun'un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği; 3. maddesinde, bu Kanun'un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinde, 26/09/2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu; bu maddenin atıf yaptığı 5237 sayılı Kanun'un 7. maddesinin ikinci fıkrasında ise suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kanun koyucu, Kurul tarafından karara bağlanmış, ancak, tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezalarının, işlenen fiil için 5015 sayılı Kanun'un 7164 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile değişik 19. maddesinde daha düşük bir idarî para cezası uygulanması öngörülmüş ise asgarî maktu hadden tahsil edilmesini vergi dairesine bir görev olarak vermiştir. İlgili vergi dairesinin kanunen üstlendiği bu görevi yerine getirmesi açısından önemli olan husus, idarî para cezasının keşinleşmesi değil, tahsilatının tamamlanmamış olmasıdır. Dolayısıyla söz konusu düzenleme, tamamen tahsilat aşamasına özgü bir kural niteliğindedir. İdarî para cezasının iptali istemiyle dava açılsın veya açılmasın, bu kuralın tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezalarına uygulanması vergi dairesi açısından bir zorunluluktur.
İlgili vergi dairesi, dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezasının miktarında lehe bir değişiklik varsa bunu tespit etmekle ve uygulamakla yükümlü bulunduğundan, tahsilat aşamasına özgü olan anılan kuralın, idarî para cezasının iptali istemiyle açılan davalarda, dikkate alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu itibarla, idarî para cezasına konu olan fiilin sübûta ermiş olması ve idarî para cezasının miktarında lehe olan değişikliğin tahsilat aşamasında vergi dairesince dikkate alınacak olması sebebiyle davanın reddi yönündeki karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 07/10/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
İdarî para cezalarında, ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması hâlinde, uyuşmazlığın ortaya çıkan yeni hukukî durum dikkate alınarak sonuçlandırılacağı açık olduğundan, yargı organlarınca, yeni yasal düzenlemenin ilgililerin lehine olup olmadığı araştırılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, lehe kanunun varlığının tespitinin yargı organlarınca yapılması gerektiği, vergi dairesinin böyle bir yetkisinin ve görevinin bulunmadığı, idarî para cezalarına ilişkin düzenlemeler incelendiğinde özellikle alt ve üst sınırın belirlendiği ve nispi oranda cezalandırılmanın öngörüldüğü düzenlemede yargı organlarınca gerekli araştırma yapılarak lehe kanunun var olup olmadığı tespit edildikten sonra lehe kanunun varlığı hâlinde idarî para cezasının iptaline karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.