1. Hukuk Dairesi 2015/12807 E. , 2019/1019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: ...
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-VASİYETNAMENİN TENFİZİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, vasiyetnamenin tenfizi davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın işlemden kaldırılmasına, birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı- birleştirilen davanın davacısı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl davada, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava vasiyetin tenfizi isteklerine ilişkindir.
Asıl davanın davacıları, mirasbırakan ..."in, 2294 parsel sayılı taşınmazdaki 335/21792 payını davalı-birleştirilen davanın davacısı olan torunu ..."e 08.03.2006 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, anılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapunun iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuş; Birleştirilen davasında 09.01.2001 tarih ve 623 yevmiye sayılı vasiyetnamenin tenfızine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; "... Hal böyle olunca, asıl dava bakımından. 1086 sayılı HUMK."un 409. (6100 sayılı HMK."nin 150.) madde hükmü gözetilmek suretiyle değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, terekeye mümessil atanmasından sonra da davanın davacılar vekili tarafından sürdürülmesine imkan tanınıp yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; ortada tenfız edilecek bir vasiyetname olmadığı göz ardı edilerek vasiyetin tenfızi isteğinin kabulüne karar verilmiş olması da isabetsizdir..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın işlemden kaldırılmasına, birleştirilen davanın reddine, aşamada ek karar ile asıl davanın tefrikine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."in ... 1. Noterliği"nin 09.01.2001 tarihli vasiyetnamesi ile dava konusu 2294 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hissesinin tamamını davalı- birleştirilen davanın davacısı ..."e vasiyet ettiği, anılan taşınmazdaki 335/21792 olan tüm payını yine davalı-birleştirilen davanın davacısı ..."e 08.03.2006 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiği, taşınmazın imar uygulaması sonucunda 487 ada 10 parsel numarasını aldığı, mirasbırakanın 24.09.2006 tarihinde öldüğü, geriye davacı çocukları ... ve ... ile dava dışı oğlu ...nin kaldığı, davalı – birleştirilen davanın davacısı ..."ün dava dışı mirasçı ...nin oğlu olduğu, bozma ilamından sonraki, 12.03.2015 tarihli celsede, asıl davanın davalısı vekilinin, asıl dava bakımından davayı takip etmediklerini ve dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettikleri, bu celse asıl dava bakımından dosyanın işlemden kaldırılmasına, birleştirilen davanın reddine karar verildiği, karar tarihinden sonra tereke temsilcisinin yenileme dilekçesi verdiği ve bu kez ek karar ile asıl dava bakımından dosyanın tefrikine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, asıl ve birleştirilen davalar bakımından tefrik kararı verilmiş ise de kural olarak davaların aralarında bağlantı bulunması, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek durumda olması halinde davaların birlikte görülmesinde yarar olduğu açıktır.
Somut olayda, asıl davanın sonucunun birleştirilen davanın sonucu etkileyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, her iki davanın birlikte görülmesi gerekirken asıl davanın tefrikine karar verilmesi doğru değildir.
Davalı – birleştirilen davanın davacısı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre, birleştirilen davanın reddine dair kararın temyizinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.