Esas No: 2019/466
Karar No: 2021/4943
Karar Tarihi: 07.10.2021
Danıştay 4. Daire 2019/466 Esas 2021/4943 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/466
Karar No : 2021/4943
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Servis Turistik Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı şirket tarafından çalışanlarının emeklilik ve diğer hakları için, iştirakçisi olduğu … Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına yapılan işveren katkı payı ödemelerinin ücret mahiyetinde ve gelir vergisi tevkifatına tabi olduğundan bahisle tarh edilen 2010/1 ila 12 dönemleri gelir stopaj vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirket tarafından vakfa yapılan iştirak payı ödemesinin, ödemenin yapıldığı tarih itibariyle şirket çalışanlarına aktarılmadığı, emeklilik koşulları oluşmadan vakıftan ayrılan çalışanlara ise işveren katılım payı ödemesinde bulunulmadığı ve yapılan ödeme üzerinde ödemenin yapıldığı tarih itibariyle çalışanların hukuki ve fiili tasarrufunun bulunmadığı, bu nedenlerle davacı şirket tarafından çalışanlarına dolaylı olarak sağlanan menfaatin ücretin tüm unsurlarını taşımadığı, bu itibarla, davacı şirket tarafından, … Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına yapılan iştirak payı ödemelerinin, çalışanlar açısından ücret niteliği taşımadığı, dolayısıyla gelir vergisi tevkifatına tabi olmadığı anlaşıldığından, davacı şirket adına tarh edilen gelir (stopaj) vergilerinde yasal isabet görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; vakfa davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin, çalışanın aldığı maaş ve diğer unsurlar dikkate alınarak belli oranda hesaplandığı, çalışan personelin yükselmesine/kıdemine bağlı olarak şirket tarafından vakfa ödenen tutarın değiştiği, yapılan bu ödemeler karşılığında sadece çalışanlara özgü olmak üzere, çalışma süresi de dikkate alınarak, borç vermek, ölüm aylığı ve emeklilik aylığı bağlamak veya toplu ödeme yapmak gibi bir takım menfaatlerin sağlandığı hususları dikkate alındığında, şirket tarafından doğrudan ödenen ücrete ek olarak kendisine hizmet akdiyle bağlı çalışanlarına menfaat temin etmek üzere bizatihi davacı şirket tarafından kurulan vakıf aracı kılınarak işverenin tek taraflı iradesi ile sağlanan bu menfaatlerin ücret olduğunun kabulünün gerektiği, davacı şirket tarafından … Holding Emeklilik ve Yardım Sandığı Vakfına yapılan işveren katkı payı ödemelerinin esasında şirket çalışanlarına hizmet karşılığı sağlanan bir menfaat olduğu ve Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesi uyarınca ücret niteliği taşıdığı, ancak vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih itibariyle, vakfa ödenen işveren katkı paylarının ücret olarak vergilendirilmesi için öngörülebilirlik koşulunun sağlanmadığı, bu koşulun Anayasa Mahkemesince de belirtildiği üzere 2013 tarihli (2013 yılı sonunda verilen) Danıştay kararlarıyla sağlandığı anlaşılmakla; davacı adına tarh edilen gelir(stopaj) vergilerinde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İstinaf başvurusunun belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Kararın gerekçesinin hukuki öngörülebilirlik olmadığı şeklinde değil, işveren tarafından sosyal güvenlik kurumuna katkı payı ödenmesi ile çalışan için vergiye tabi ücret geliri oluşmadığı şeklinde ihdas edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACININ SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 07/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı şirket tarafından çalışanlarının emeklilik ve diğer hakları için, iştirakçisi olduğu …Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına yapılan işveren katkı payı ödemelerinin ücret mahiyetinde ve gelir vergisi tevkifatına tabi olduğundan bahisle tarh edilen 2010/1 ila 12 dönemleri gelir stopaj vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davada verilen kabul kararı, taraflarca temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde, ücretin, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği, bu Kanunun uygulanmasında, evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatlerin de ücret sayılacağı belirtilmiş, 94/1. maddesinde, hizmet erbabına yapılan ödemelerden tevkifat yapılması gerektiği ifade edilmiş, Kanunun 98. maddesinde de, 94. madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri belli süreler içinde ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 32. maddesinde genel anlamıyla ücret "bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar" olarak tanımlanmıştır. Gelir Vergisi Kanununda ise, bir ödemenin ücret sayılabilmesi için, bir iş yerinde bir işverene bağlı çalışma yapılması ve bunun karşılığında bir menfaat elde edilmesi gerekmektedir. Hizmet karşılığı yapılan ödeme nakit, ayın (çalışma karşılığının mal olarak verilmesi) veya para ile temsil edilebilen menfaatler (konut, araç sağlanması, borç verilmesi v.b) şeklinde olabilir. İşveren tarafından ücretin farklı isimler altında farklı usullerle ödenmesi yapılan ödemenin ücret olma niteliğini değiştirmez.
Uyuşmazlıkta, vakfa davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin, çalışanın aldığı maaş ve diğer unsurlar dikkate alınarak belli oranda hesaplandığı, çalışan personelin yükselmesine/kıdemine bağlı olarak şirket tarafından vakfa ödenen tutarın değiştiği, yapılan bu ödemeler karşılığında sadece çalışanlara özgü olmak üzere, çalışma süresi de dikkate alınarak, borç vermek, ölüm aylığı ve emeklilik aylığı bağlamak veya toplu ödeme yapmak gibi bir takım menfaatlerin sağlandığı hususları dikkate alındığında, şirket tarafından doğrudan ödenen ücrete ek olarak kendisine hizmet akdiyle bağlı çalışanlarına menfaat temin etmek üzere bizatihi davacı şirket tarafından kurulan vakıf aracı kılınarak işverenin tek taraflı iradesi ile sağlanan bu menfaatlerin ücret olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılarak temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.