5. Hukuk Dairesi 2013/16977 E. , 2013/20633 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki..."nun 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalı idare vekili ile davalı idare temsilcisi tarafından verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
1)Arsa niteliğindeki taşınmaza değer biçilirken Kamulaştırma Kanununun 11/1-g kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan, dava konusu taşınmaza yakın yerlerden, yakın tarihli ve benzer yüzölçümlü satışlar emsal alınıp, üstünlük oranlaması da yapılarak hesaplaması zorunlu olduğu halde, raporu hükme esas bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazdan farklı mahallelerde bulunan satışlar emsal alındığı gibi, emsaller değerlendirme tarihinden çok daha eski tarihli satışlar olduğundan alınan rapor geçersizdir.
Bu nedenle, taraflara taşınmazın bulunduğu yerden, yakın tarihli ve benzer nitelikte emsal bildirmeleri için imkan tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve mahallinde yeniden keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Değerlendirme tarihi olan 2009 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
3) Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının özelliklere dikkate alındığında, 3. Sınıf A grubu olarak nitelendirilmesi gerektiği düşünülmeden, 2. sınıf B grubu olarak kabul eden rapora göre hüküm kurulması,
4) 4721 sayılı TMK"nun 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan, Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almaktadır.
Bu itibarla, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tespit edilebileceği miktar olmalıdır.
Bu nedenle, mahkemece, davacının tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan gerçek zararına hükmolunması gerektiği düşünülmeden yasal olmayan gerekçelerle, tazminat miktarından indirim yapılması,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.