21. Hukuk Dairesi 2018/1778 E. , 2018/4724 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 33. İş Mahkemesi
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve 22/10/2008 – 21/13/2010 dönemi için borçlu olmadığının tespiti için açtığı davada ... 10. İş Mahkemesinin 2013/1724 esas 2015/140 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilip kesinleştiğini, belirtilerek, bu defa, 01/10/2011 tarihinden itibaren yeniden yetim aylığı bağlanması, aylıkların faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Davalı ... vekili özetle; kurum işleminin yerinde olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece Mahkemesince; “ Toplanan tüm kanıtlar davacının 2010 yılında yapılan tespitten sonra boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığını doğrulamakta olup 5510 sayılı Yasa"nın 56/son maddesi kapsamında ölüm aylığı almasını engelleyecek herhangi bir kanıta ulaşılamadığından davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın KABULÜNE, Davacıya 01/10/2011 tarihinden itibaren ölüm aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine, aylıklarının ödenmesi gereken tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davalı Kurum vekili; davacının eşiyle birlikte yaşadığı yönünde kesinleşmiş yargı kararı olduğu halde yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yeterli inceleme yapılmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden incelenerek icranın ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince “.....eşiyle birlikte yaşadığı için aylığının kesildiği tarih 21/03/2010 tarihinden öncesi için boşandığı eşiyle birlikte yaşama olgusu kesinleşmiş yargı kararıyla saptandığından o dönem için yetim aylığı bağlanmasını isteyemeyeceği açıktır. Ancak, hayatın her alanında olduğu gibi insan yaşamı da değişkendir. Davacı, durumu değiştiğinde yani eşinden fiilen ayrıldığında yeniden aylık bağlanmasını her zaman isteyebilecektir. Davacı da 12/09/2011 tarihinde yaptığı başvuru ile yeniden aylık bağlanmasını talep etmiş olup Kurumca yapılacak inceleme ile yeni dönem için davacıya yetim aylığı bağlama koşullarının oluşması halinde aylık bağlanması gerekirken, kesinleşmiş yargı kararının varlığı öne sürülerek aylık bağlama talebinin reddi yerinde değildir. O halde davacıya yeniden yetim aylığı bağlanması gerekmektedir.” gerekçesiyle “Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davalı ... vekili; “Mahkemece gerekli incelemeler yapılmadan usul ve yasaya aykırı hüküm kurulmuştur. Davacının eski eşi ile boşanmasının fiili ve gerçek olmadığını tespit edilmiş ve aylığı kesilmiştir. Bu durum kesinleşmiş yargı kararıyla da hüküm altına alınmış olması sebebiyle, Davacının eski eşinin ikametgahının başka yerde bildirilmiş olması aksini ispat etmez. Tanık ifadelerine itibar edilmemesi gerekirdi.” gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin kesinleşmesinden sonra bu defa, 01/10/2011 tarihinden itibaren yeniden yetim aylığı bağlanması, aylıkların faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ...’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı ..."nun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı ..."nun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı ...’in 03/06/1986 tarihinde eşi ...’tan boşandığı, 1975 yılında vefat eden babası ...’ten dolayı yetim aylığı aldığı, ... Denetmeni tarafından düzenlenen 15.01.2010 tarihli ve HG-2010/1 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 22/10/2008 – 21/13/2010 tarihleri arasında ödenen toplam 9.833,93 TL tutarındaki aylıklar ve işleyen faizinin borç çıkarıldığı, davacının 22/10/2008 – 21/13/2010 dönemi için borçlu olmadığı ve Kurum işleminin iptali için açtığı davada, Ankara 10. İş Mahkemesinin 2013/1724 E. ve 2015/140 K. sayılı kararıyla davacı ...’in davasının reddine karar verildiği, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, bu defa davacının bu dönemi kapsamayacak şekilde yeniden aylık bağlanması talebinde bulunduğu, anlaşılmıştır.
Somut olayda ; davacının talebine ilişkin Kurum tarafından, yeni bir araştırma yapılmadan, keşinleşen davadaki denetmen raporu gerekçe gösterilerek talebi reddedilmiştir. Kesinleşen dava dosyasından sonra artık yeni talebine ilişkin ispat külfeti davacıya geçmiştir. 01/10/2011 tarihinden itibaren eşiyle birlikte yaşamadığını davacı ispatlamalıdır. Mahkemece, adres,seçim kayıtları araştırması ve davacının İstanbul’daki adresi için kolluk araştırması yapılmış ancak toplanan delillerin kabule yeterli olmadığı görülmüştür.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda izah edilen açıklamalar doğrultusunda; davacı ve eşinin kayıtlı olduğu adreslerdeki tüm abonelik kayıtlarını araştırmak, komşu ve muhtarların tanık olarak beyanına başvurmak, Kurumdan davacı ve eşinin Medula sistemindeki kayıtlarını, getirtmek, 2011 yılından itibaren hangi şehirlerde tedavi olduklarını sorgulamak, davacının eşinin kayıtlı olduğu adresteki yaptığı işi, emekli ise maaş aldığı bankayı tespit etmek, davacı ve eşinin ... ve ...’de tespit edilen adreslerinde zabıta araştırması yaptırtarak adres beyanlarının doğruluğunu sorgulamak, kirada oturdukları takdirde kira sözleşmelerini getirtmek ve tüm delilleri topladıktan sonra sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.