10. Hukuk Dairesi 2013/20927 E. , 2014/10373 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 18. İş Mahkemesi
Tarihi : 19.07.2013
No : 2012/645-2013/521
Davacı, Alman sosyal sigorta rejimine tabi olarak çalıştığı 31.03.1974 tarihi Türkiye’de sigorta başlangıcı alınarak hak ettiği tarihten itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının sigorta başlangıcına ilişkin isteğinin kabulüne, yaşlılık aylığına ilişkin isteğinin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Yurtdışında (Almanya) geçen sürelerini 3201 sayılı Kanuna göre borçlanıp, borçlanma tutarını süresinde ödediği anlaşılan davacının sigorta başlangıcı olarak, Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanmış olan sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince A..R..sigortasına tabi olarak çalışıp 18 yaşını doldurduğu 31.03.1974 tarihinin esas alınması yerindedir.
3201 sayılı Kanuna göre borçlanılan süre Türkiye’de gerçekleşmiş sigortalılık süresi sayılacağından, aylık tahsis şartlarının borçlanılan süreler de gözetilerek belirlenmesi gerekir.
Bu durumda, yaşlılık aylığı yönünden uyuşmazlığın kaynağını, 4447 Sayılı Kanun ile eklenen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine 4759 Sayılı Kanun ile bir bölümü değişikliğe uğrayan 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesi oluşturmaktadır.
Anılan madde uyarınca, yaşlılık aylığı bağlama koşulları, 4447 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.09.1999; 4759 Sayılı Kanunun kabul edildiği 23.05.2002 tarihindeki “sigortalılık süresi” nin “kaç yıl” olduğu dikkate alınarak belirlenmektedir.
Buna göre, 1999 yılında sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanmaktadır. Sigorta başlangıcı 31.03.1974 tarihi alınan davacının değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.09.1999 tarihinde 23 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunmakta olup; yaşlılık aylığı bağlanması için 506 sayılı Kanunun 4447 sayılı Kanun ile değişiklik öncesinde yürürlükte bulanan 60. maddesine göre, 15 yıl sigortalılık süresi, 3600 prim gün sayısı ve 55 yaş şartının gerçekleştiği gözetilmelidir. Mahkemece, davacının yaşlılık aylığı şartlarının 506 sayılı Kanunun “A” bendi yerine, “B” bendi esas alınarak değerlendirilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
Ne ki, 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince, borçlanılan süreler gözetilerek yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurtdışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı yardım ilişkisinin sona ermesi gerekmekte olup; Mahkemece, yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu 19.06.2012 tarihi ve sonrası süre yönünden davacı için kesin dönüş şartının belirlenmesiyle ilgili olarak yurtdışından aylık alıp-almadığı veya yurtdışında çalışıp-çalışmadığı veyahut da çalışmaya dayalı olarak yardım alıp-almadığı resmi belgeler, yeni tarihli TR-4 belgesi vs. ile şartı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
3- Kabule göre de, kısmen kabulüne karar verilen davada yargılama giderlerinin taraflar arasında oranlanması gerektiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.