Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/3155
Karar No: 2021/4673
Karar Tarihi: 11.10.2021

Danıştay 10. Daire 2016/3155 Esas 2021/4673 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/3155
Karar No : 2021/4673

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...

İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; 16/06/2013 tarihinde ... için Kızılay'da düzenlenen cenaze törenine katılmak amacıyla bulunduğu Kurtuluş kavşağında kolluk güçlerince atılan gaz bombası fişeğinin başına gelmesi sebebiyle yaralanması olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarihli ve ... sayılı işlemin iptali ile oluşan zarara karşılık olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL maddi (miktar artırımı sonucu 116.495,32 TL) ve 40.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; davacının başına isabet eden gaz bombası fişeği dolayısıyla yaralanması sonucunda meydana gelen 'güç kaybı-efor tazminatı'nın ve tarafların kusur oranının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda özetle; davacının Kurtuluş kavşağında polis aracından atılan gaz fişeğinin başına isabet etmesi neticesinde yaralanarak %10 oranında malul kaldığı, gaz fişeğinin hangi polis memuru tarafından atıldığı henüz tespit edilememekle birlikte gerekli özeni göstermeden davacının başına isabet edecek şekilde atış yapılması ilgili polis memurunun görev kusurunu oluşturacağından olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak davacının kusursuz olduğunun kabul edildiği, maluliyet oranı dikkate alınarak sürekli iş göremezlik (maluliyet=efor kaybı) zararının 116.995,32 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği, bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde, 16/06/2013 tarihinde ... için Kızılay'da düzenlenen cenaze törenine katılmak amacıyla bulunduğu Kurtuluş kavşağında kamuoyunda akrep olarak bilinen araçtan atılan gaz bombası fişeğinin başına gelmesi sebebiyle davacının yaralandığı, polisin direnen kişilere karşı bedeni kuvvetin dışında, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar, jop, kelepçe, polis köpekleri kullanma yetkisinin olduğu, olayda polisin zor kullanma yetkisini aşmasının söz konusu olmadığı, ancak gaz bombası fişeğinin davacının kafasına gelecek şekilde sıkılmasında kusurlu olduğu, bahsedilen gaz bombası fişeğinin davacıya zarar vermeyecek şekilde de kullanılabileceği, bu nedenle davacının tazminat ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine yönelik işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan, davacının Kanuna aykırı olarak izinsiz bir şekilde düzenlenen, demokratik gösteri sınırlarını aşan, yasa dışı örgütlerin boy gösterdiği ve şiddet olaylarının yer aldığı eylem ve gösteriye bilerek ve isteyerek aktif bir biçimde katılmış olması nedeniyle takdiren %75 oranında müterafik kusurunun bulunduğu dikkate alındığında, zarar görenin kusuru oranında idarenin tazmin sorumluluğu azalacağından bilirkişi raporunda 116.995,32 TL hesaplanan maddi zararın davacının kusuruna isabet eden oranda indirilmesi sonucu 29.250,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği, olayın oluş şekli, zararın niteliği ve müterafik kusur da dikkate alınarak davacıya takdiren 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 29.250,00 TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 10/06/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından; olay yerinden uzaklaşmaya çalışan bir kısmı gösterici, bir kısmı gösterici olmayan kişilerin hiçbirinin emniyet kuvvetlerine yönelik herhangi bir saldırısı olmadığı, buna rağmen Mahkemenin, yaralama olayında kendi kusuru olduğu yönündeki yorumunun hatalı olduğu, mahkemece, dosyada bu şekilde bilgi ve belge bulunmamasına rağmen "terör örgütlerinin gösteride boy gösterdiği" şeklindeki gerekçesiyle kendisinin de örgütlerle birlikte hareket ettiğine dair imaj yaratıldığı, bu sebeple de kendisinin kusurlu bulunmasının yerinde olmadığı, davacının yaralandığı esnada, usulüne uygun bir şekilde gaz kullanmanın dahi koşullarının oluşmadığı, Harçlar Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca cismani zarar sebebiyle 1/20 oranında harç alınmadığı, gerekçeli kararda da bu hususun düzeltilmediği; davalı idare tarafından ise; olay günü, yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirmekten öte bir eyleminin olmadığı, olayın zarar görenin kendi kusurundan meydana geldiği, dolayısıyla davacının kusurlu davranışının idarenin eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını kestiği, davacının neyle yaralandığı hususu ile sorumlulularının henüz belirlenmediği, manevi tazminatın yasal koşulunun, ağır zarar ve ağır kusurun bir arada bulunması olduğu, olayda idarenin hangi bakımdan kusurlu olduğunun adli makamlarca araştırılıp ortaya konulmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının duruşma istemi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü 2. sınıf öğrencisi olan davacının, 16/06/2013 tarihinde, Ankara'da Gezi Parkı olayları sırasında ölen ... için Kızılay'da düzenlenmek istenen cenaze törenine katıldığı sırada güvenlik güçlerinin müdahalesi sonrasında Kurtuluş istikametine doğru kaçtığı, saat 13.47 sıralarında Kolej yönünden Kurtuluş istikametine doğru gelen ve kamuoyunda akrep aracı olarak bilinen araçtan Kurtuluş Kavşağı'nda atılan gaz bombası fişeğinin başına isabet etmesi sebebiyle yaralandığı, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 28/01/2015 tarihinde düzenlenen engelli sağlık kurulu raporunda; görme yetisinde kayıp ve kranial defekt (kafatası kırığı) sebebiyle günlük aktiviteyi orta derecede etkileyen baş ağrısının mevcut olduğu teşhisi konularak bu rahatsızlık sebebiyle %10 oranında engelli olduğuna ve engelinin sürekli olduğuna kanaat getirildiği, ayrıca Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu tarafından 18/09/2014 tarihinde düzenlenen raporda; davacının yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, kemik kırığına neden olduğu, parçalı kırığın yaşam fonksiyonlarını (4) ağır derecede etkilediği yönünde görüş bildirildiği, davacı tarafından 10/06/2014 tarihinde yapılan başvurunun 24/07/2014 tarihinde reddi üzerine olayda davalı idarenin hizmet kusuru olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle 12/09/2014 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Tazminat hukukunda asıl olan, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması olup, hizmet kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması şarttır. Zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabildiği hallerde öncelikle idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkesine göre zararın tazmin edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında bu hizmetten doğan nedenlerle kişilerin uğradığı zararların hizmetin sahibi idarece karşılanması esas olmakla birlikte, tazminata hükmedilirken, olayın meydana geliş şekline göre zarara uğrayan kişilerin de kusurlu olup olmadığının, dolayısıyla olayda müterafik kusur bulunup bulunmadığının da ortaya konulması gerekmektedir.
Müterafik kusur (ortak kusur), zarara uğrayanın; zararın doğumuna veya zararın artmasına yardım (etki) etmesidir. Böyle bir durumda, zarara uğrayana veya mirasçılarına ödenecek tazminat miktarları müterafik kusur oranında orantısal olarak azaltılmalıdır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince, davacının Kanuna aykırı olarak izinsiz bir şekilde düzenlenen, demokratik gösteri sınırlarını aşan, yasa dışı örgütlerin boy gösterdiği ve şiddet olaylarının yer aldığı eylem ve gösteriye bilerek ve isteyerek aktif bir biçimde katılmış olması nedeniyle takdiren %75 oranında müterafik kusurunun bulunduğu sonucuna varılarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan 116.995,32 TL efor kaybı tazminatına %75 oranında indirim yapılmak suretiyle 29.250,00 TL maddi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; olay mahallinde bulunan tanıkların, yürütülen adli soruşturma kapsamında alınan ifadesinde; kaldırımda yürüyen insanlara gaz bombası ve plastik mermi atıldığı, davacının bir an yere düştüğü, oradan geçen bir beyin cerrahi doktorunun ilk müdahaleyi yaptığı, sivil bir araçla Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldüğü, olay mahallinde bulunan mobese görüntülerinin yürütülen soruşturma kapsamında Jandarma Genel Komutanlığında görevli görüntü inceleme uzmanlarınca yapılan analizine ilişkin uzmanlık raporunda özetle; üç farklı kameranın da görüş alanı içerisinde, araçtan gaz fişeği atılma anı ile ... olduğu değerlendirilen şahsın düşme anını aynı anda gösteren görüntü karesinin olmadığının tespit edildiği, ancak şahsın yere düşme zamanı, akrep polis aracının şahsın yere düşmesinden hemen sonra görüntüye girmesi, aynı aracın şahsın kamera görüş açısında görüntüden çıktığı istikamete gaz fişeği atması gibi hususların zaman ve yer bakımından uyum sağladığı, bu nedenle de ...'un gaz fişeği atılarak başından yaralanması olayının, belirtilen aracın kule kısmında yer alan şahıs tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varıldığı görülmektedir.
Öte yandan, olayla ilgili olarak şüpheli polis memuru ... hakkında, "bilinçli taksirle yaralama" suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu tarafından, yargılamasının ... Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmak üzere, 23/05/2018 tarihinde iddianame düzenlendiği, ancak ... Asliye Ceza Mahkemesince, davacının kaldırım üzerinde Cebeci istikametine yürümekteyken herhangi bir gösterinin bulunmadığı, yanında ve yakınında birlikte hareket ettiği başka herhangi bir kimsenin bulunmadığı, esasen gaz atılmasını gerektirecek bir durumun da olmadığı, eylemin kasten öldürmeye yönelik kasıtla işlendiğine dair iddiaların tartışılmasında hukuki zorunluluk bulunduğu, bu yönden tartışma yapma yetkisinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu sonucuna varılarak dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine çıkan görev uyuşmazlığında, ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin 28/06/2019 tarihli kararıyla, anılan yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılması gerektiği gerekçesiyle dosyanın ... Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
... Mahkemesi'nin ... tarih ve Başvuru Numarası: ... sayılı kararında özetle; "56. Somut olayda başvurucu, Savcılığa verdiği beyanında katıldığı gösteriye kolluğun müdahalesi sırasında başına gaz fişeği kapsülü isabet ettiğini söylemiş; başına gaz fişeği kapsülü isabet etmesi sonucunda yaralandığı şikâyetiyle hastanede tedavi altına alınmış; başvurucunun bu şikâyet nedeniyle tedavi altına alındığı yönünde sağlık raporları düzenlenmiş, epilepsi hastalığına yakalanması ile yaralanma olayı arasında illiyet bağı bulunduğu ise Adli Tıp Kurumu raporuyla tespit edilmiştir. Başvurucunun 18/12/2012 tarihli gösteriye katıldığı yönünde Ceza Mahkemesi kararı ile bu gösterilerde yaralandığını tespit eden İdare Mahkemesinin kararı dikkate alındığında başvurucunun katıldığı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kolluğun müdahalesi sırasında yaralandığı ve kamu makamlarının bu durumun aksini ortaya koyamadığı anlaşılmaktadır. Bu aşamadan sonra güç kullanımının kaçınılmaz hâle geldiğini ve kullanılan gücün orantılı olduğunu kanıtlama yükümlülüğü kamu makamlarına aittir.
...
58. Olayda her ne kadar görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği gerekçesiyle başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmişse de başvurucunun hangi eylemleri gerçekleştirdiği yönünde bir tespitte bulunulmamış, bir başka ifadeyle başvurucunun eylemleri somutlaştırılmamıştır (bkz. § 21). Öte yandan kolluğun yakalamaya veya etkisiz hâle getirmeye çalışırken başvurucuyu yaraladığı yönünde bir bulguya da rastlanmamıştır. Kaldı ki İdare Mahkemesi de başvurucunun yaralanması olayında idarenin hizmet kusuru olduğu sonucuna ulaşmış ve başvurucunun yaralandığı gösteriye katılması dışında bir kusurunun olduğundan bahsetmemiştir. Dolayısıyla güç kullanımının gerekliliği ve orantılığı kolluk birimlerince ortaya konulamamıştır.
59. Ayrıca başvurucunun kendi tutumundan dolayı kendisine karşı fiziksel güce başvurulduğunu düşünmeye sevk edecek bir delil soruşturma veya başvuru dosyasına yansımamıştır. Dolayısıyla başvurucuya yönelik güç kullanılmasının kaçınılmaz hâle geldiğinin kamu makamlarınca kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
60. Somut olayın gerçekleşme koşulları ve özellikleri, başvurucunun yaralanmasının niteliği ile başvurucu üzerindeki muhtemel fiziksel ve ruhsal etkileri dikkate alındığında kolluk görevlileri tarafından gerçekleştirilen muamelenin belli bir ağırlık derecesine ulaştığı ve olayda Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının gerektirdiği asgari ağırlık eşiğinin aşıldığı sonucuna varılmıştır.
61. Bu tespitten sonra kolluk görevlilerinin gerçekleştirdiği eylemin hangi boyuta ulaştığı değerlendirilmelidir. Bu kapsamda somut olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde, özellikle başvurucuda yarattığı etki nazara alındığında eylemin eziyet olarak nitelendirilmesi mümkün görülmüştür.
62. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan eziyet yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." değerlendirmesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden; davacının Ankara'da Gezi Parkı olayları sırasında ölen ... için Kızılay'da düzenlenmek istenen cenaze törenine katıldığı sırada güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaştığı, bu müdahaleden kaçmak amacıyla Kızılay istikametinden Kurtuluş istikametine doğru uzaklaşan davacının Kurtuluş kavşağında kaldırımda bulunduğu esnada kamuoyunda akrep aracı olarak bilinen araçtan atılan gaz bombası fişeğinin başına isabet etmesi sebebiyle yaralandığı, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli görevsizlik kararında; davacının kaldırım üzerinde Cebeci istikametine yürümekteyken, herhangi bir gösterinin bulunmadığı, yanında ve yakınında birlikte hareket ettiği başka herhangi bir kimsenin bulunmadığı, esasen gaz atılmasını gerektirecek bir durumun da olmadığı, eylemin kasten öldürmeye yönelik kasıtla işlendiğine dair iddiaların tartışılmasında hukuki zorunluluk bulunduğu, bu yönden tartışma yapma yetkisinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu sonucuna varılarak dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, nitekim her iki mahkeme arasında çıkan görev uyuşmazlığında, ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin 28/06/2019 tarihli kararıyla, anılan yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılması gerektiği gerekçesiyle dosyanın ... Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, sonuç olarak yukarıda aktarılan Anayasa Mahkemesi kararı da dikkate alındığında, davacının güvenlik güçlerinin olayın gerçekleştiği yerde yaptıkları uyuşmazlığa konu müdahaleyi gerektirecek eylemlerinin (müterafik kusura dayanak teşkil edecek fiillerinin) davalı idarece kanıtlanması gerektiği, oysa uyuşmazlıkta güç kullanımının gerekliliğinin ve orantılığının davalı idarece ortaya konulamadığı, nitekim olayın gerçekleştiği yerde davacının emniyet güçlerine yönelik herhangi bir eyleminin de bulunmadığı anlaşıldığından, meydana gelen olayda davalı idarenin tam kusurlu olması nedeniyle İdare Mahkemesi kararının, davacının %75 oranında müterafik kusuru bulunduğuna yönelik kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, davacının iş gücü kaybı nedeniyle oluşan zararının hesabını içeren ve 24/07/2015 tarihinde Mahkeme kaydına giren bilirkişi raporunda; olay tarihinde Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler bölümü 1. sınıf öğrencisi, raporun tanzim edildiği tarihte ise 3. sınıf öğrencisi olan davacının, normal şartlarda 2016 yılı Haziran ayında mezun olacağı, muhtemelen 2016 yılı Eylül ayında serbest piyasada bir iş bulup çalışabileceği ya da KPSS'ye girip başarılı olması halinde devlet memurluğuna girebileceğinin düşünüldüğü, internet üzerinden yapılan araştırmada, yeni işe başlayan bir sosyal hizmet uzmanının ya da sosyal çalışmacı bir memurun 2015 yılı ilk altı ayında net 2.369,00 TL maaş alabileceğinin tespit edildiği, yine internet ortamında sosyal hizmet uzmanı serbest piyasa ücretleri için yapılan araştırmada, 2015 yılı için sosyal hizmet çalışanının tecrübesine göre değişmekle birlikte 2.300,00 TL ila 3.200,00 TL aralığında ücret alabileceği anlaşılmakla serbest piyasa ücretleri ile kamuda çalışan sosyal hizmet çalışanı maaşının birbirine yakın olduğundan 2015 yılı sosyal hizmet uzmanının maaşının tazminat hesabında esas alındığı belirtilmiştir.
Buna göre, İdare Mahkemesince, davacının iş gücü kaybı nedeniyle oluşan maddi zararının hesaplanması için, 2016 yılının ilk altı ayı için kamuda veya serbest piyasada çalışan bir sosyal hizmet uzmanının aldığı net maaş tutarının, ilgili meslek kuruluşlarından veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan sorularak ve/veya alanında uzman bilirkişiye yaptırılacak inceleme sonucu düzenlenecek rapor esas alınarak, davacının maluliyet oranı dikkate alınıp gerçek zararının tespit edilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, internet üzerinden yapılan araştırma sonucuna göre bulunan maaş esas alınarak yapılan hesaplamayı içeren bilirkişi raporunu hükme esas alan mahkeme kararında bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, İdare Mahkemesince, 15/09/2015 tarihinde kayda giren miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edilip dosyanın tekemmülünün sağlanmadığının anlaşılması karşısında, yeniden düzenlenecek bilirkişi raporunun taraflara tebliğinden sonra miktar artırımı müessesinin işletilip dosyanın tekemmülünün sağlanması; tazminat talebinin reddine dair ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali istemi yönünden ise söz konusu işlemin ön karar niteliğinde idari davaya konu olabilecek bir işlem olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği de açıktır.
Ayrıca, Mahkeme tarafından, hükmedilen manevi tazminata yasal faiz işletilmediği anlaşıldığından, yeniden yapılacak yargılama sonucu hükmedilecek manevi tazminat miktarına da davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi