2. Hukuk Dairesi 2007/2914 E. , 2007/4989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma
Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin *03.10.2006 gün ve *3213-13051 sayılı ilamiyle *bozulmasna karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı Kanunun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren (140) YTL. para cezasının davalıya (160) YTL para cezasının davacıya, Harçlar kanunu uyarınca (27.00)"er YTL. ilam harcının karar düzeltme steyenlere yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi. 27.03.2007
KARŞI OY YAZISI
Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) açıldığı ve davacı kadının davasının davalı kocanın “tamamen kusurlu” olması sebebiyle kabulüne karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Çekişme nedir?;
Davalı koca tarafından gerçekleştirilen eylemlerle evlilik birliğinin temelinden sarsılması olgusu kanıtlanmış mıdır/kanıtlanabilmiş midir?
Yerel mahkeme davalı kocayı “tamamen kusurlu” kabul ederken aşağıdaki sebeplerin gerçekleştiği inancındadır; ....
-Davalı koca eşine “şiddet” uygulamaktadır
-Davalı koca eşini “başka kadınlarla” aldatmaktadır
-Davalı koca eşine “sık sık hakaret” etmektedir.
Eşine şiddet uyguladığı ve başka kadınlarla aldattığı kabul edilen kocayı davacı kadın vekili dava dilekçesinde (sayfa:2) aynen şu şekilde tarif etmektedir;
“…1978 yılında…..geçirdikleri bir trafik kazası sonucunda davalı felç olmuştur. Göğsünden aşağısını kullanamamaktadır. Sadece kolları ve başını kullanabilmektedir”
Dava dosyası içinde bulunan sağlık kurulu raporu ile davalı kocanın sakatlık derecesi:%98 olarak belirlenmiştir.
Bu belirlemeler delillerin takdiri/tanıkların inandırıcılığı açısından kenarda kalsa/değerlendirme dışı bırakılsa bile tarafların 2002 Mayıs ayında birlikte Antalya’ya gittikleri davacı kadının tanıklarının anlatımı ile bile sabittir. Tarafların 2002 yılı Eylül ayına kadar birlikte kaldıkları da sabittir.
Dolayısıyla 2002 Mayıs öncesi bütün olaylar “varsa bile” kadın tarafından hoşgörü ile karşılanmıştır. 2002 Mayıs öncesini anlatan davacı tanıklarının anlatımının hiçbir değeri yoktur. Bu sebeplerle boşanmaya neden olarak gösterilen olaylardan sonra evlilik birliğinin makul süre başka şehirde de sürdürülmesi evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında af niteliğinde davranışlardan olduğundan böyle bir durum gerçekleşmişse daha sonrasında yeni bir olayın varlığı da kanıtlanmamışsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasının reddi gerekir.(Dairemin emsal kararları: Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 340-341)
Ne olmuştur?
Davacı kadın 2002 Eylül ya da Ekim başında kocasının yanından ayrılmıştır. Davalı koca tekerlekli sandalyede devamlı oturduğundan arka tarafında “yaralar” oluşmuştur. Bu sebeple “3 kez ameliyat” olmuştur. Davacı kadın kocası yanından ayrıldıktan sonra dava tarihine kadar yaklaşık iki yıl boyunca hangi gerekçeyle olursa olsun bakıma muhtaç kocasıyla ilgilenmeyerek onu yalnız bırakmıştır. Bu eylemler davacı kadının “en azından” ağır kusurlu olduğunun açık kanıtıdır.
Yukarıda açıkladığımız gerekçelerle evliliğin devamında felçli koca açısından yarar bulunduğu gerçeği karşısında davanın reddi yerine felçli davalı kocayı “tam kusurlu” kabul etmek suretiyle hüküm tesisi görüşümüze göre olanaklı değildir.
Değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum.