KARŞI OY YAZISI
Tarafların belirlenen sosyal ve ekonomik durumlarına göre, boşanma yüzünden davacı kocanın mevcut ve beklenen menfaatinin zedelenmesi söz konusu olmadığından, maddi tazminatın reddine ilişkin hükmünde onanması gerektiği düşüncesiyle, davacı kocaya maddi tazminat verilmesi yolundaki, bozma kararına katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Davacı koca tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasında tarafların boşanmalarına, davacı kocanın maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Çekişme nedir?;
Değerli çoğunluğun davacı kocaya maddi tazminat verilmesi yönündeki düşüncesine iki sebeple katılmamaktayım.
I) MADDÎ TAZMİNATIN MADDÎ KOŞULLARINDAN OLAN “ZARAR” KOŞULU DAVACI KOCA YÖNÜNDEN GERÇEKLEŞMEMİŞTİR
Davacı koca tarafından bir “zarar oluştuğu” kanıtlanamamışken “koca yararına maddi tazminat verilmelidir” görüşü sergilenmiştir.
Değerli çoğunluğun düşüncesine maddî tazminatın maddî koşullarından olan “zarar” koşulunun (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 665-672) gerçekleştiği dava dosyası içerisinde kanıtlanmadığından koca yararına maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilemeyeceği gerekçesi ile katılmıyorum.
Maddî tazminatın “maddî koşullarını”;
- maddî tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olması,
- maddî tazminat istenenin kusurlu olması,
- zarar,
- nedensellik bağı,
- hukuka aykırılık olarak sıralayabiliriz. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Ankara 2007 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 1443)
TMK. m. 174 f. I hükmüne göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanma davasında koşulları varsa “hem kadın hem de koca yararına” maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilebileceği kuşkusuzdur.
Bu çerçevede/kapsamda dava dosyası incelenecek olursa;
A) MEVCUT MENFAATLER YÖNÜNDEN İRDELEME
Öncelikle belirtmeliyim ki “mevcut menfaatlerin” boşanma yüzünden zedelenmesi dava dosyasında kanıtlanmış değildir.
Bilindiği üzere TMK. m.185-186 hükümleri evliliğin genel hükümleri arasında yer alır. (GENÇCAN-TMK, s.1068-1082, Ömer Uğur GENÇCAN, “4721 Sayılı Türk Medenî Kanununa Göre Evliliğin Genel Hükümleri”, Yargıtay Dergisi, Cilt:29, Ocak-Nisan 2003, Sayı:1-2, Sayfa:43-49.)
TMK. m.185-186 hükümlerine ilişkin “yoksunluk” açılan “her boşanma” davasında istekte bulunan tarafa (kadın ya da koca) “otomatik olarak” maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilmesini gerektirmez.
Başka bir anlatımla boşanma davasında maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilebilmesi için maddi tazminat isteyen eşin mutlaka “maddi bir zararı” (Bilge ÖZTAN, Aile Hukuku, Ankara-2004, s. 482) mevcut olmalı ve bu maddi zarar dava dosyasında “kanıtlanmış” olmalıdır. ../...
2006/16357-2007/4987 -3-
Dava dosyasına göre maddi tazminat isteyen koca ise;
- Babasına ait evde oturur,
- Tekstil firmasında çalışır
Dava dosyasına göre maddi tazminat istenilen kadın;
- Ev hanımı,
- Herhangi bir geliri bulunmayan,
- Üstelik “ailesinin yardımı ile geçinen” bir kişidir.
Görüldüğü üzere maddi tazminat istenilen kadın maddi anlamda “katkısı istenilecek” bir kişi olmayıp aksine başkalarının yardımına muhtaç bir kişidir. Kadının “varlığı” ile “yokluğu” karşılaştırıldığında maddi tazminat isteyen kocanın sanılanın aksine değil zararı, boşanma sebebiyle elde ettiği bir menfaat (=Kadının yeme, içme, giyinme, sağlık vb. giderlerinden kurtulma anlamında)
söz konusudur ( BGE 114 II 118ff).
Kocanın boşanma sonucunda kendi hayat standardını kendi kazancı ile sağlayabileceği de (ÖZTAN, s. 484) dosyadaki delillerle bellidir.
B) BEKLENEN MENFAATLER YÖNÜNDEN İRDELEME
“Beklenen menfaatler” yönünden ise kocanın statüsü sadece bir beklentiden (Hoffnung) ibaret olup “somutlaşmış” bir menfaat bulunmamaktadır.( Lüchinger/Geiser, Art. 151, n.2, s. 768, Öztan, s. 485)
Maddî tazminatın maddî koşullarından olan “zarar” koşulu davacı koca yönünden gerçekleşmediği konusunda yerel mahkeme hakimi ile “aynı görüşü” paylaşıyorum.
Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı düşüncesine” katılmıyorum.