Esas No: 2021/908
Karar No: 2021/1717
Karar Tarihi: 11.10.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/908 Esas 2021/1717 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/908
Karar No : 2021/1717
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA (MÜDAHİL) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU :Danıştay Altıncı Dairesinin 21/10/2020 tarih ve E:2020/8232, K:2020/9848 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 18/02/2014 tarih ve 28917 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/01/2014 tarih ve 271 sayılı "Tarihi Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları" İlke Kararı'nın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/01/2019 tarih ve E:2017/188, K:2019/117 sayılı bozma kararına uyularak verilen Danıştay Altıncı Dairesinin 21/10/2020 tarih ve E:2020/8232, K:2020/9848 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlıkta, dava konusu İlke Kararı'nın tüm maddelerinin iptali istenilmiş ise de davacının hukuka aykırılık iddialarının, İlke Kararı'nın (a) ve (e) maddelerindeki "kamu hizmet yapıları" ibareleri ile (f) maddesindeki "koruma amaçlı imar planları onaylanmadan" ibaresine yönelik olduğu anlaşıldığından, anılan maddelerdeki ibareler yönünden inceleme yapıldığı belirtilerek,
İlke Kararı'nın (a) maddesindeki "kamu hizmet yapıları" ibaresi yönünden;
19/04/1996 tarih ve 421 sayılı "Tarihi Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları"na ilişkin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararı'nda "a) Uzun devreli gelişme planı ilgili koruma bölge kurulunca uygun görülünceye kadar zorunlu altyapı uygulamaları dışında, bitki örtüsünü, topografik yapıyı, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir inşai ve fiziki uygulamada bulunulamayacağı" düzenlemesi bulunmakta iken, dava konusu İlke Kararı ile bu maddenin "Milli Park bulunan yerlerde uzun devreli gelişim planı, milli park bulunmayan yerlerde alanın tarihi ve kültürel değerlerini koruyan koruma amaçlı imar planları ilgili koruma bölge kurulunca uygun görülünceye kadar zorunlu altyapı uygulamaları ve kamu hizmet yapıları dışında, bitki örtüsünü, topografik yapıyı, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir inşai ve fiziki uygulamada bulunulamayacağı" şeklinde yeniden düzenlendiği,
Anılan İlke Kararı'nın tüm maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, tarihi sit alanlarının doğal yapısıyla birlikte korunmasının esas olduğunun anlaşıldığı,
Dava konusu düzenleme ile; tarihi sit alanlarındaki bitki örtüsünü, topografik yapıyı, siluet etkisini korumaya yönelik olarak getirilen inşai ve fiziki uygulama yasağının istisnası kapsamına alt yapı uygulamalarının dışında, kamu hizmet binalarının da dahil edildiği görülmekte ise de kamu hizmet binalarının, tarihi sit alanlarında meydana getireceği bitki örtüsünü, topografik yapıyı, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik sonuçlarının koruma kapsamından çıkarılmış olmasının, 2863 sayılı Kanun'da öngörülen koruma esaslarına ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu'nun 10. ve 14. maddesi hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenle, dava konusu İlke Kararı'nın (a) maddesindeki "kamu hizmet yapıları" ibaresinde hukuka uyarlık bulunmadığı,
İlke Kararı'nın (e) maddesindeki "kamu hizmet yapıları" ibaresi yönünden;
19/04/1996 tarih ve 421 sayılı İlke Kararı'nın (e) maddesinde "Bu alanlar içinde yer alan anıt ve şehitliklerin düzenleme ve gerekli onarımları için projeleriyle birlikte koruma bölge kurulundan izin alınması" şeklinde düzenleme bulunmakta iken, dava konusu İlke Kararı ile aynı maddenin "Bu alanlar içinde yer alan kamu hizmet yapıları, altyapı hizmetleri ile anıt ve şehitliklerin düzenleme ve gerekli onarımları için projeleriyle birlikte koruma bölge kurulundan izin alınması" şeklinde düzenlendiği,
Bu durumda; anıt ve şehitliklerin tarihi sit alanının bir parçası olduğu hususu dikkate alındığında, bu alanlardaki anıt ve şehitliklerin koruma bölge kurulundan izin alınmak suretiyle düzenleme ve gerekli onarımlarını gerçekleştirmeye yönelik uygulamaların koruma esaslarına uygun olduğu; ancak, bu düzenlemenin kapsamına kamu hizmet yapılarının da dahil edilmesinin, yukarıda yapılan açıklamalar da dikkate alındığında, 2863 sayılı Kanun'da öngörülen koruma esaslarına uygun olmadığı sonucuna varıldığı,
Dava konusu İlke Kararı'nın (f) maddesindeki "koruma amaçlı imar planları onaylanmadan" ibaresi yönünen;
19/04/1996 tarih ve 421 sayılı İlke Kararı'nın (f) maddesinde; "Önceden süregelen tarımsal faaliyet ile bağ ve bahçeciliğin devam ettirilebileceği, bu amaç dışında kesinlikle kullanılamayacağı" şeklinde düzenleme bulunmakta iken, dava konusu İlke Kararı'nın (f) maddesi ile bu hükmün, "koruma amaçlı imar planları onaylanmadan, bu alanların bu amaç dışında kesinlikle kullanılamayacağı" şeklinde yeniden düzenlendiği,
Tarihi sit alanlarının doğal yapısıyla birlikte korunması gerektiğinden, bu alanlarda, bitki örtüsünü, topoğrafik yapıyı, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik inşai ve fiziki müdahale yasağı getirildiği,
Ancak; bu alanlarda tarımsal faaliyet ile bağ ve bahçecilik faaliyetlerini yürüten kişilerin, bu alanların tarihi sit alanı ilan edilmesi durumunda, bu statü nedeniyle zarar görmemeleri için, anılan faaliyetlerin doğal yaşama ilişkin olması ve doğal yapıya zarar vermeyeceği hususu da göz önünde bulundurularak, bu faaliyetlerin devamına izin verildiği, bu alanların bu amaç dışında kullanılmasına ise kesin olarak yasak getirildiğinin anlaşıldığı,
Koruma amaçlı imar planları onaylandıktan sonra, bu alanların bu amaç dışında kullanılabilmesine imkan veren dava konusu düzenlemenin, tarihi sit alanlarının doğal yapısıyla birlikte korunması ilkesine aykırı olduğu, bu nedenle; anılan maddedeki "koruma amaçlı imar planları onaylanmadan" ibaresinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu İlke Kararının (a) ve (e) maddelerinde geçen "kamu hizmet yapıları" ibareleri ile (f) maddesindeki "koruma amaçlı imar planı onaylanmadan" ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, mevzuatımızda tarihi sitlerde yapılaşma yasağının bulunmadığı, modern yaşamın ihtiyacı olan kamu hizmetlerinin etkin ve hızlı sağlanabilmesi adına kamu yapıları açısından düzenleme yapıldığı, bu alanlarda yapılacak her türlü yapı ve uygulamaların koruma bölge kurullarının iznine tabi olduğu, tarihi sit alanlarında koruma amaçlı imar planıyla ve ilgili koruma bölge kurulunun izni doğrultusunda farklı bir uygulamaya gidilmesinin 2863 sayılı Kanun ve mevzuata aykırılık taşımadığı, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin ikinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulmasının;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkün olduğu belirtilmiş; dördüncü fıkrasında, "Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır." hükmüne yer verilmiş; 50. maddesinin dördüncü fıkrasında ise, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/01/2019 tarih ve E:2017/188, K:2019/117 sayılı kararında belirtilen bozma gerekçesi göz önüne alınarak verilmiş bir karar olduğundan, usul ve hukuka uygun bulunmakta ve bozulmasını gerektirecek bir hukuka aykırılık taşımamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE;
2. Dava konusu İlke Kararının (a) ve (e) maddelerinde geçen "kamu hizmet yapıları" ibareleri ile (f) maddesindeki "koruma amaçlı imar planı onaylanmadan" ibaresinin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 21/10/2020 tarih ve E:2020/8232, K:2020/9848 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.