9. Hukuk Dairesi 2011/23059 E. , 2013/20895 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, ücret, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile dini ve resmi bayram tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin aylık 1.500 TL ücret karşılığında davalıya ait işyerinde 02.02.2009-15.12.2009 arasında pide fırın ustası olarak çalıştığını, iş akdinin işverence 4857/17 uyarınca bildirimsiz feshedildiğini, 4 aylık ücretinin de ödenmediğini, davacının 02.02.2009 tarihinde çalışmaya başlamasına rağmen, 2009 Haziranına kadar ... başvurusunun yapılmadığını, davacının 30.09.2009 tarihinde aldığı vizite kağıdı neticesinde bu konuya muttali olduğunu, bu tarih sonrasında doğal olarak anlaşmazlık oluştuğunu, işyerinde çalışma koşullarının çok ağır olduğunu, ücretinin ...’da gösterildiği gibi asgari ücret olmadığını, davacıya bordrosunun asla gösterilmediğini, davacının 08.00-23.00 arasında çalışmak zorunda kaldığını, işyerinde başkaca bir pide ustası olmadığını, davacı ile davalı arasındaki anlaşmazlık sonrasında ücret alacaklarının ödenmemeye başladığını iddia ederek ücret, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, dini, resmi ve ulusal bayram izin ücretlerinin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, beyan dilekçesinde özetle davacının hiçbir mazeret beyan etmeden çekip gittiğini, işten ayrıldığını, günlük yevmiyesinin 25 TL olduğunu, işyerinde yiyip içen, yatıp kalkan ve işyerini ikametgah olarak kullanan kişi olduğunu, davacının maaşını ve fazla çalışmalarını alamadığının doğru olmadığını, işyerinde toplam 2 kişi çalıştığını ve iş mevsiminin 2 ay olduğu... iskelede işini yevmiyesini almadan gitmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, her hafta bir gün veya iki haftada bir gün izin kullanan kişinin işyerinde kasa hesap ve malzemelerin elinin altında olduğunu, davacının borcu olan tanığı işyerine çağırdığını, davalıya da 2.000 TL borcu olduğunu söyleyerek tanıştırdığını ve işyeri sahibinden tanık Mehmet’e 2.000 TL olan borcunu ödemesini istediğini, iş sahibinin de “ sen yevmiyeni her gün alıyorsun, senin borcun beni ilgilendirmez” deyince eşyalarını toplayıp gitmek istediğini, fakat davalının bırakmadığını, davacının yevmiye karşılığı ücretlerini tamamen aldığını, fazla çalışma alacağının olmadığını savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ihbar tazminatı, ücret, genel tatil ücreti, hafta tatili, fazla mesai ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin pide fırın ustası olarak 1.500 TL ücretle çalıştığını iddia etmiş, davalı işveren davacının 25 TL yevmiye ile çalıştığını savunmuştur. Davacının eşi olan davacı tanığı davacının 1.500 TL ücret aldığını beyan etmişken, davalı tanıkları ise davacının yevmiye olarak 25 TL olduğunu beyan etmiştir. Bilirkişi tarafından, dosyaya sunulan asgari ücret üzerinden düzenlenmiş ücret bordrolarında davacının imzasının
olmadığı, davacının... iskelesi gibi bir mevkide kurulu olan işyerinde pide ustası olarak çalıştığı dikkate alındığında ücretinin günlük net 50,00 TL üzerinden aylık net 1.500,00 TL olduğunun kabulünün daha uygun olacağı gerekçesi ile hesaplama yapılmıştır.
Dosya içeriğinden emsal ücret araştırması yapılmadığı anlaşılmakla, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde emsal ücret araştırması yapılarak sonuca ulaşılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
3-Bilirkişi gerekçeli raporunda 361,94 TL genel tatil ücret alacağı olduğu konusunda belirleme yapmış olup, sonuç kısmında genel tatil alacağı 1.794,72 TL olarak gösterilmiş, davacı tarafından genel tatil ücreti alacağı ıslah yolu ile 1.794,72 TL olarak artırılmış ve mahkemece bu miktar üzerinden 1/3 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak talep hüküm altına alınmıştır.
Raporda hesaplanan genel tatil ücreti alacağı net 361,94 TL olup, raporun sonuç kısmında bu miktarın hatalı olarak 1.794,72 TL gösterilmesi sonucunda hükmün anılan miktara göre oluşturulması isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.