Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4115
Karar No: 2020/1862

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/4115 Esas 2020/1862 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2019/4115 E.  ,  2020/1862 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/02/2020 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 20.10.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu ... ilçesi, ... köyünde bulunan 911 parsel sayılı taşınmazın 30.610 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup 10.000.-TL tazminatın tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; tazminat istemine konu taşınmaza ilişkin Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174 E. - 2004/864 K. sayılı dava dosyasının kesinleşmediği, tapu kaydının halen gerçek kişi adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 05/04/2018 gün ve 2016/6909 - 2018/2651 E.K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
    Bozma ilamında; "Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; dosya kapsamından ve UYAP ortamında yapılan incelemeden; ... köyünde 1977 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 911 parsel sayılı 46.960 m2 yüzölçümündeki taşınmazın Nisan 1975 tarih 18 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile ... ve müşterekleri adlarına tespit ve tescil edildiği, satışlar yoluyla 2/4 payının davacıya, 2/4 payının ...’a geçtiği, beyanlar hanesine “iş bu parsel kıyı kenar çizgisinin göl tarafında kalmaktadır” şerhinin 27.01.1999 tarihinde konulduğu, Hazine tarafından 911 ve dava dışı parseller hakkında açılan dava üzerine Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174 E. - 2004/864 K. sayılı ilamıyla 911 parsel sayılı taşınmazın 30.610 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, kıyı olarak kamuya terkinine karar verildiği, dava dışı pek çok taşınmaz hakkında da hüküm kurulduğu, dava dışı parsel maliklerinden ..., ...n ..., ..., ..., ...’un
    temyizleri üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.04.2014 gün 2014/3431 E. - 2014/7177 K. sayılı ilamıyla onandığı, dava dışı parsel malikleri İsa ... ve ...’in karar düzeltme isteklerininde reddedilerek 29.02.2016 tarihinde kesinleştiği, anılan ilamın davacı yönünden 2014 yılında kesinleştiği, davacının eldeki davayı 20.10.2015 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı TMK’nın 705/2 maddesinde “Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
    Dolayısıyla 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu kaydının iptaline ilişkin davaların kesinleştiği tarih itibariyle tapu malikinin mülkiyet hakkı son bulduğundan bu tarih itibariyle zarar oluşmuş olup tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının infaz edilmemiş olması sonuca etkili değildir.
    Somut olayda; davacının kayden paylı mülkiyet üzere maliki olduğu 911 parsel sayılı taşınmazın 30.610 m2 yüzölçümlü kesiminin tapu kaydı kıyıda kaldığı gerekçesiyle Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174 E. - 2004/864 K. sayılı ilamıyla iptal edilmiş olup, anılan taşınmaza ilişkin hüküm eldeki dava açılmadan önce kesinleşmiştir. Bu durumda tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihte davacının zararı oluştuğundan mahkemece işin esası hakkında inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken tapunun iptaline ilişkin davanın kesinleşmediği, tapu kaydının halen davacı adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir." hususlarına değinilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yargılama sırasında davacı vekili 22/01/2019 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile talebini 139.700,21.-TL"ye yükseltmiş, iptal davasının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın kabulü ile; Akşehir ilçesi, Gölçayır mahallesi, Ulupara mevkii 911 parsel sayılı taşınmazın iptal edilen 30.610 m²"lik kısmı için 139.700,21.-TL"nin 14/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04/02/1948 gün ve 10/3 sayılı kararına göre bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun değiştirilmesinin mümkün olmadığı, bu hususun 06/05/2016 gün ve 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de tespit edildiği gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece bozma kararından sonra gerçekleşen ıslah istemine göre karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
    Şöyle ki, dava konusu taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan , taşınmazın net gelire göre değerinin belirlenmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kök raporda bilirkişiler taşınmazın 1. sınıf sulu tarım arazisi vasfında olduğunu, sulama suyu göl yatağından dolayı taban suyunun yüksek olması ve doğal su arklarından yıl boyu sağlandığı belirtilmiş ayrıca taşınmazın toprak karakteri verim kabiliyeti değerlendirme tarihindeki gerçek arazi satışları bölgenin sosyo-ekonomik durumu, uygulanan münavebe sistem vs. gibi arazinin bütün özellikleri dikkate alınarak % 5 kapital faiz uygulanması gerektiği, imar planı ve yerleşim alanı dışında olduğu, 6360 sayılı Kanun ile belediye sınırları içine alındığı, mahallenin genişleme yönünde olmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanmadığı yerleşim yerine 2000 metre uzaklıkta olduğu, etrafında yapılaşma/yerleşim bulunmadığı belirtilerek, taşınmazın değerini olumlu etkileyebilecek herhangi bir objektif unsur bulunmadığından objektif değer
    artışı uygulanmadığı belirtilmiş, itirazlar sonucu ve mahkemenin talebi üzerine alınan ek raporda ise kapital faiz oranının % 4 olarak kabulü halinde, 2015 yılına ait resmi verilerin 2014 yılına endekslenmesi yoluyla değer tespiti yapılmış, mahkemece ek rapor hükme esas alınmıştır.
    Tazminata konu taşınmaza tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olan 2014 tarihi ilçe tarım müdürlüğünün o yörede ekilen münavebe ürünlerine ilişkin gelir gider tablosu esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, 2015 yılı resmi verilerine göre tespit edilen metrekare birim fiyatına endeks uygulanmak suretiyle değer biçen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru değildir. Taşınmazın 1. sınıf ve yıl boyu sulanabilen bir arazi olduğu anlaşıldığından % 4 kapital faiz uygulanması doğru ise de, yüzölçümünün büyüklüğü, ... mahallesine yakın oluşu ve pazarlama probleminin bulunmayışından dolayı objektif değer artışı uygulanması gerektiği düşünülmemiştir.
    O halde mahkemece, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, net gelir yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla taşınmazda meydana gelen gerçek zarar miktarı belirlenmeli, değerlendirme tarihi olan 2014 yılına ait münavabe ve ürün maliyet ve verim cetvelleri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmeli, taşınmazın objektif değerini etkileyen tüm unsurlar belirlenmeli ve oluşacak sonuca göre tapu sahibinin gerçek zararı saptanmalı ve bozmadan sonra ıslah olmayacağından ek bir dava açılmadığı takdirde dava dilekçesindeki talep ile bağlı kalınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2.540,00.-TL’nin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi