18. Hukuk Dairesi 2015/13568 E. , 2016/4438 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak ... İli ... Mahallesi 835 ada 21 parsel ve 2772 ada 11 parsel sayılı taşınmazların bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davacı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan 15.03.2016 gününde temyiz edenlerden davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av.... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki;
1-Dava konusu 2772 ada 11 parsel sayılı taşınmazın imar planında park alanı olarak belirlendiği ancak fiilen el konulmadığı halde idare tarafından 3194 sayılı İmar Kanununun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planında park alanı olarak kamu hizmetine tahsis edilmesi nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin hizmetlerin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem; görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmakta olup; somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el koyma durumu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığının söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238E. 2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiş; ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasında da, uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabileceği, bu madde hükümlerinin karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bu nedenlerle; davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dava konusu 21 parsel yönünden yapılan incelemede ise; taşınmaza yol olarak el atılmışsa da hangi tarihte fiilen el atıldığı ve el atma tarihindeki niteliklerinin tespit edilmediği anlaşılmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 6487 sayılı Yasa ile değiştirilen geçici 6.maddesi uyarınca 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasında fiilen el atılan taşınmazlarla ilgili bedel talep edilmesi halinde el atma tarihindeki nitelikleri esas alınarak dava tarihindeki değeri tespit edilmelidir. Buna göre öncelikle taşınmaza fiilen el atma tarihi tespit edilip (idarenin resmi belgeleri, tarafların beyanları, tanık anlatımları vs tüm delillerle) el atma tarihinin yukarıda belirtilen tarihler arasında olduğu anlaşılması halinde bu tarih itibariyle dava konusu taşınmazın imar planı içinde olup olmadığı, imar planı içinde ise ilk olarak imara alınış tarihi, ölçeği ve türü (nazım-uygulama), nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, belediye sınırları içinde bulunup bulunmadığı, beldenin gelişme yönünde olup olmadığı, belediye ve diğer altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma durumu, etrafının meskûn bulunup bulunmadığı, yerleşim merkezine uzaklığı ilgili belediye başkanlığından sorularak taşınmazın niteliği (arsa-arazi) tespit edilerek sonucuna göre bir değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
3-Kabule göre de;
Taşınmaz bedelinin tespitine ilişkin alınan bilirkişi raporunda; emsal olarak incelenen satışların vergiden kaçırmak için düşük gösterildiği belirtilerek piyasa araştırmasına göre soyut nitelikteki değerlendirmelerle değer tespit edildiğinden hüküm kurmaya elverişli değildir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edildiğine göre; Kamulaştırma Kanununun kıymet takdiri esaslarını gösteren 11. maddesinin 1.fıkrasının özellikle arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, değerlendirme gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tesbiti ve bedelin tesbitinde etkisi olan diğer unsurlar da dikkate alınarak her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin tespiti gerekmektedir.
Emsalin kamulaştırılan taşınmazla aynı konumda ve taşınmaza yakın mesafede bulunması, aynı nitelik ve özellikleri taşıması, benzer yüzölçümünde olması veya kamulaştırmaya yakın günlerde satılması zorunlu değildir. Aynı özellik ve nitelikleri taşıyan başka yerlerde bulunan ve kamulaştırma gününden önce satılan taşınmazlar da emsal alınabilir. Bu emsalin satış fiyatına ... üretici fiyat endeksi uygulanmak suretiyle değerlendirme tarihinde oluşan fiyatları bulunduktan sonra dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar gösterilip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu belirtilmeli ve bu suretle yapılacak karşılaştırma ile dava konusu taşınmazın değeri tespit edilmelidir.
Emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten sonra bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptanmalıdır. İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası"nın 18.maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
2942 sayılı Yasa"nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması buna göre dava konusu taşınmaz ve emsallerin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından 2013 yılı itibarıyla getirtilerek karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmesi gerekir.
Mahkemece tarafların bildireceği veya re"sen belirlenecek emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten sonra bilirkişi incelemesi yapılarak yukarıda açıklanan esaslara uygun şekilde hazırlanacak rapora göre karar verilmesi gerekirken geçersiz rapora itibarla hüküm kurulması,
4-Kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak açılan davalarda el atılma tarihi araştırılarak 09/10/1956 ile 04/11/1983 tarihleri arasında taşınmaza fiilen el konulduğu anlaşıldığı takdirde 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi karşısında harç ve vekalet ücretlerinin maktu olarak, el atma tarihinin 04/11/1983 sonrası olması halinde ise nispi olarak belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.