Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/1734 Esas 2019/4497 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1734
Karar No: 2019/4497
Karar Tarihi: 07.05.2019

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/1734 Esas 2019/4497 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme kararı, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için yalan beyanın kanıtlama gücünün yeterli olmadığına ve belgenin düzenlenmesi sırasında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde TCK 206. maddesi uygulanacağına dair bir açıklama içermektedir. Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi ise görevlilerin kimlik bilgilerini vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişilere idari para cezası öngörmektedir. Sanığın eyleminin TCK 206. maddesi kapsamında oluşmadığına karar verilerek, Kabahatler Kanunu'nun 20/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine yer olmadığı belirtilmiştir.
11. Ceza Dairesi         2017/1734 E.  ,  2019/4497 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu hallerde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda bu suçun oluşmayacağı açıktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun "Kimliği bildirmeme" başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası "Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.", 2. fıkrası ise "... bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır." hükmünü taşımakta olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK"nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerekir. Açıklamalar ışığında; uyuşturucu madde ticareti suçundan kesinleşmiş hükmü bulunan ve cezasını infaz etmek için hakkında arama kararı bulunan sanığın yakalandığında kolluk görevlilerine kendisini ... olarak tanıtıp ... adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanını ibraz ettiği ancak görevlilerin şüphelenerek yaptıkları araştırma sonucu gerçek kimliğinin tespit edildiği, düzenlenen belge ve tutanaklarda da sanığın gerçek isminin ilk yakalandığı andan itibaren bilinmesine rağmen sonrasındaki bazı belgelerde beyan ettiği ... isminin yer aldığı somut olayda; 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı, fiilin 5236 sayılı Kabahatler Kanunu 40. maddesi kapsamında kamu görevlisine kimliği ile ilgili gerçeğe aykırı beyanda bulunma kabahatini oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Kanun"un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Kanun"un 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 17.09.2010 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK’nin 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 07.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.