7. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/42133 Karar No: 2016/10703 Karar Tarihi: 12.05.2016
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/42133 Esas 2016/10703 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2015/42133 E. , 2016/10703 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, hak ettiği fazla çalışma ücretinin ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece istek kısmen hüküm altına alınmış, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin ilamı ile dosya içindeki bilgi ve belgelerin yeniden değerlendirileceği konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, bozma doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda mahkemece bozmadan önceki kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda ise, davacının Mayıs 2011 tarihinden sonra haftada 12 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Dolayısıyla mahkemece ilk kararı davacının temyiz etmemesi nedeniyle davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınmadan yapılan hesaplamaya değer verilerek hüküm kurulması isabetsizdir. O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.