23. Hukuk Dairesi 2016/1491 E. , 2018/3097 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki rücuen alacak davasının uyulan bozma kararı yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı ve katılma yoluyla davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, işçilerin her türlü alacağından davalının sorumlu olduğunun düzenlendiğini, 16 işçinin müvekkilini de hasım gösterdiğini işe iade davalarını kazandıklarını, icra dosyalarına müvekkili tarafından toplamda 173.953,86 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek, anılan miktarın ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... vekili, iş mahkemelerinde davacı ile yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğunun ve müvekkline husumet yöneltilemiyeceğinin belirlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ....vekili, davacının talep ettiği alacağın davacı ile diğer davalı arasındaki sözleşmeden kaynaklandığını, müvekkiline husumet yöneltilemiyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, "... davadışı birkısım işçilerin açtıkları "işe iade ve tazminat" davaları sonucu, davacı asıl işverenin icra dosyasına ödeme yaptığı hususunda çekişme bulunmadığı, davadışı işçilerin davalı ....yanında çalışırken iş akitlerinin feshedilmesi nedeniyle işe iade ve tazminat davası açtıklarının dosya kapsamıyla sabit olduğu, taraflar arasınadki hizmet sözleşmesi dosyada bulunmamakla birlikte, idari şartnamenin 14/3 maddesinde ihbar, kıdem, kötüniyet tazminatı ve benzeri tüm yasal yükümlülüklerin yükleniciye ait olduğunun kararlaştırıldığı, davacıyı işveren konumundan çıkarmak için yapılan muvazaanın, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin uygulanmasında, davacının rücu talebini engelleyici bir etkiye sahip bulunmadığı, diğer davalı ... firmasının da davacı ile yaptığı sözleşme tarihi nazara alınarak icra dosyasına ödenen tazminattan sorumlu olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğine" dair uyulan 11 Hukuk Dairesi"nin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan 2006/676, 2007/617, 2017/618 sayılı hizmet alımı sözleşmelerinin eki olan teknik şartnamenin 14.02., 18.01. ve idari şartnamenin 25.03 maddelerinde işçi alacaklarının rücuuna ilişkin hüküm bulunduğu, İş mahkemesi kararlarında davalı iki firma arasında
../..
S.2.
organik bağ olduğu hatta bazı ortakların bile değişmediği, davacı kurumun İş mahkemesi kararlarıyla davadışı işçilere toplam 177.905,38 TL ödemek zorunda kaldığı, taraflar arasındaki rücu ilişkisinin işçi haklarına ilişkin olması sebebiyle ancak yasal faizin istenebileceği, İş mahkemesi kararlarında davacı ile davalılara birlikte davalı sıfatıyla husumet yöneltilmesi sebebiyle davacının davalıları ayrıca temerrüde düşürme zorunluluğunun bulunmadığı, bu nedenle ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Mahkeme hükmü davacı vekiline, 06.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK’nun 433/2. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 21.10.2015 tarihinde katılma yoluyla temyiz edilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas,1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz edenlerden davalılardan alınmasına, temyiz peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.