11. Hukuk Dairesi 2019/3561 E. , 2019/6522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 14/12/2017 tarih ve 2015/1122-2017/229 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı ... arasında 09.03.2004 tarihinde Beyoğlu 27. Noterliğinin 03744 yevmiye nolu acentelik sözleşmesi akdedildiğini ve davalının müvekkili şirketin acenteliğine tayin edildiğini ve kendisine sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi verildiğini, müvekkilinin tahsil edilen primlerin ödenmesini davalıdan talep ettiğini ancak ödeme yapılmaması ve tahsilat problemleri sebebi ile davalının acentelik sözleşmesinin, Beyoğlu 10. Noterliğinin 29.05.2012 tarih ve 06733 yevmiye nolu azilname ve fesih ihbarnamesi ile feshedildiğini, davalının müvekkili şirkete 29.02.2012 tarihi itibariyle 53.504,02 TL anapara borcu bulunmakta olup bu borcun tahsili için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; Çorum 3. İcra Müdürlüğünün 2012/4373 E. sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından hiçbir ödeme yapılmayarak haksız ve kötü niyetli olarak bu takibe itiraz edildiğini, Çorum 3. İcra Müdürlüğünün 2012/4373 E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, likit alacağa ilişkin takibe davalı haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden % 40"dan az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının haklı bir alacağı olmadığı gibi, müvekkilinin de davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın davalı ile olan ticari ilişkisini takip ettiği cari hesabın bakiyesi 29/02/2012 tarihi itibariyle 53.315,47 TL, 25/07/2012 itibariyle 52.616,28 TL borç bakiyesi verdiği, 16/02/2012 tarihinde alınan toplam 17.150,00 TL tutarında 11 adet senetten 31/03/2012 vadeli 1.500,00 TL"lik senedin tahsil edildiği ve bu tutarın davalının cari hesabındaki bakiyeden düşüldüğü ve davacı tarafın kendi ticari defter kayıtlarındaki hesaba göre inceleme tarihi itibariyle davalı taraftan 44.111,36 TL alacaklı olduğu, 25/05/2012 vadeli 35.000,00 TL"lik senetle ilgili olarak da Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/64 Esas sayılı menfi tespit davasının devam ettiği, senet halen tahsil edilemediğinden davalının cari hesabından düşülmediği, davacı taraf icra takip tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için 1.655,08 TL temerrüt faizi talep edebileceği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile davalının Çorum 3. İcra Dairesinin 2012/4373 Esaslı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, 44.111,35 TL asıl alacak, 1.655,08 TL temerrüt faizi üzerinden takibin devamına, hüküm altına alınan asıl alacak miktarına bilirkişi incelemesi neticesinde ulaşılmış olması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak, her ne kadar davalı aleyhine icra takibine girişildikten sonra, davalı tarafından yapılan ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsubu mümkün ise de; davacı, yapılan kısmi ödemelerin tamamının asıl borçtan mahsup edilmesine itiraz etmediğinden, mahkemece davadan sonra yapılan ödeme miktarında davanın konusuz kaldığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen reddine, kabul-ret oranına göre yargılama giderlerinin taraflara paylaştırılmasına ve reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmesi isabetli olmamış, kararın davacı lehine bozulmasını gerektirmiştir.
3- Ayrıca, mahkemece davalı tarafından davacıya verilen 25/05/2012 vadeli 35.000,00 TL meblağlı bono tahsil edilmediğinden bono miktarı asıl borçtan düşülmeksizin karar verilmiştir. Ancak, bononun davalı tarafından ciro edilerek dava konusu borç için davacıya verildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığına göre, bononun karşılığının ödenmiş olması halinde borç ifa edilmiş sayılır. Bu durumda, mahkemece, davacıya ifa uğruna verilen bonunun ibraz ettirilerek davalıya iadesi karşılığında alacağa hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.