1. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4213 Karar No: 2019/975 Karar Tarihi: 14.02.2019
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/4213 Esas 2019/975 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu dava, tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Davacılar, 1973 yılında yapılan kadastro tespitinde belirtilen parselin 1985 yılında kesinleştiğini, ancak 1975 yılında tapuda resmi akitle satın aldıklarını öne sürerek tapu iptali-tescil talebinde bulundular. Davalı taraf ise davanın reddini savundu. Mahkeme, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine hükmetti. Ancak, davaya konu olan taşınmazın kadastro tespit tarihinden sonra satın alındığı göz önüne alındığında, davanın kadastro öncesi nedenlerden kaynaklanmadığı ve hak düşürücü süreye tabi olmadığı sonucuna varıldı. Bu nedenle, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddedilmesi isabetsiz bulundu ve hüküm bozuldu. Kanun maddeleri olarak ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi 2016/4213 E. , 2019/975 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tecsil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş ise de dava değeri yönünden duruşma isteği reddedildi, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR- Dava,tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, davaya konu 3044 nolu parselin 1973 yılında yapılan kadastro tespitinin ... adına 1985 yılında kesinleştiğini, henüz kadastro tespiti kesinleşmeden anılan taşınmazı 1975 yılında tespit maliki..."den tapuda resmi akitle satın aldıklarını ileri sürerek tap iptali-tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı taraf davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, getirtilen kayıt ve belgelerden; davaya konu 3044 nolu parselin kadastro tespitinin 1973 yılında yapıldığı, davacıların ise anılan taşınmazı kadastro tespit tarihinden sonra 25.02.1975 tarihli resmi akitle satın aldıkları ve bu satın almaya dayalı olarak eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, kadastro öncesi ile kadastro sonrası zaman dilimlerini ayıran işlemin kadastro tespit işlemi olduğu kuşkusuzdur. Somut olayda; dava, kadastro tespitinin yapıldığı 1973 yılından sonra gerçekleşen 25.02.1975 tarihli satın almaya dayandırıldığına göre, davanın kadastro öncesi nedenden kaynaklandığını ve Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hak düşürücü süreden davanın reddedilmesi isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.