10. Hukuk Dairesi 2014/9134 E. , 2014/10114 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Anadolu 9. (Kadıköy 3.) İş Mahkemesi
Tarihi : 20.09.2011
No : 2009/55-2011/696
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ile diğer davalılar ve dava dışı A.. Ç.. ve Ş.. Ç.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu. Davalılardan şirket yetkilisi ve Burak Çok tarafından, duruşma talebinde bulunulmuş ise de, temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılardan Kurum vekili ile diğer, davalıların, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davada taraf sıfatı bulunmayan A.. Ç.. ve Ş.. Ç.."un temyiz itirazlarının da reddi gerekir.
3-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup, anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Öte yandan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında, davalılardan şirket işyerinden 2001/1-31.03.2001, 2002/2. , 2002/3., 2003/1-10.02.2003, 05.08.2005-10.04.2007 ve 18.07.2007-2009/2. dönemlerinde tam bildirimleri bulunan davacının, 24.02.2003-24.05.2004 tarihleri arasında askerlik yaptığı ve askerlik sonrasında 05.08.2005 tarihinde yeniden işe başladığının bordrolu tanık anlatımları ile sübut bulduğu anlaşılmakla, tespitine karar verilen 01.04.2001 tarihi öncesi dönem bakımından hak düşürücü sürenin irdelenmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Davacı, davalılardan B..Ç.."a ait işyerinde geçen 2008/12. ayındaki hizmetinin tespitini talep etmiş ise de; 2008/12, 2009/1 ve 2. aylarında davalı şirket işyerinden tam bildirimlerinin bulunduğu anlaşılmakla, davalı B..Ç.. yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
O hâlde, davalı Kurum vekili ile diğer davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan E..H.. F.. G..ve Su A.. İşl. Taah. Turizm Tic. San. Ltd. Şti., E..G..O..-B.. Çok, A.. Ç.. ve Ş.. Ç.."a iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.