Esas No: 2021/7471
Karar No: 2021/11261
Karar Tarihi: 12.10.2021
Danıştay 6. Daire 2021/7471 Esas 2021/11261 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/7471
Karar No : 2021/11261
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Valiliği
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerinde, ... Enerji A. Ş. tarafından yapılması planlanan "Mekanik Ayırma Tesisi ve Biyometanizasyon Tesisi" projesi ile ilgili olarak davalı idarece verilen ... tarih ve ... sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; Mahkemelerince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda özetle; proje tanıtım dosyasının çevresel etkiler ve alınacak önlemler bakımından yeterli detaylar içerdiği, projenin, çevreye (hava, toprak, su) ve insan sağlığına muhtemel zararlarının kabul edilebilir sınırlarda olduğu ve çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğu, projenin yer seçiminin uygun olduğu, projenin çevre mühendisliği açısından yerinde olduğu; söz konusu sahanın ağır tonajlı hafriyat vb. ulaşım ağı için, civarda arter konumunda bulunan Çorlu Batı Çevreyolu bağlantılı D110-17 numaralı Çorlu-Tekirdağ yolu üzerinden ulaşım sağlanabileceği, projenin harita mühendisliği açısında yerinde olduğu; dava konusu alanda yapılacak tesis için verilen ÇED gerekli değildir kararının şehir plancılığı açısında yerinde olduğu; yer altı suyu kullanımı olmadığı için yer altı suyu çekimine bağlı rezervuarda gözlenebilecek olumsuz etkiler oluşmayacağı kanaatine varıldığı, proje sahasının yaklaşık 150 m kotunda, Marmara havzası, Silivri-Enez alt havzasında yer aldığı, jeolojik açıdan, proje sahasında sınır olarak yer alan Karatepe bazaltının (TKb), yer altı suyu taşıma ve iletme özelliği zayıf, geçirimsiz ve gözenekliliği düşük bir jeolojik birim olduğu, Çorlu Formasyonu (TPc-Tme), birim içerisinde bulunan kum taşlarının yer altı suyu taşıma ve iletme özelliği gösterdiği ve verimli akifer (su taşır) özelliği taşıdığı, bu formasyonun projeden kaynaklı yukarıda belirtilen atıksuları (kirleticileri) yer altı suyuna iletebilecek özellikte olduğu, bu nedenle hidrojeolojik koşullar açısından projeden kaynaklanacak olan evsel kaynaklı ve proses kaynaklı atıksuların yer altı suyuna karışmasının engellenmesi için proje tanıtım dosyasında belirtilen önlemlerin en üst düzeyde alınmasının gerekli olduğu, projenin hidrojeoloji mühendisliği açısından yerinde olduğu; yakma tesisinden atılan CO = 4886 m3/gün x 0,00005558 kg/m3 = 0,011kg/saat
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; ÇED raporu hazırlanması yükümlülüğünden kaçınmak için projenin kapasitesinin 100 tonun altında tutulduğu, Çorlu Belediyesinin günlük atık miktarının 300 ton olduğu, bilirkişi raporunda bu yönde değerlendirme yapılmadığı, bilirkişi raporunun bilimsellikten uzak olduğu, dava konusu alan üzerinden yüksek gerilim hatlarının geçtiği, DSİ tarafından yer altı suyu tahsisi yapılamayacağı belirtildiğinden kurulmak istenilen tesisin işletilmesinin mümkün olmayacağı, halihazırda Ekolojik Enerji Firmasının faaliyete bulunduğu, parçalar halinde birbirine bitişik olan alanların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, ayrıntılı bir çalışma sonucu ÇED raporu hazırlanması gerektiği, projenin Çorlu ilçesinin mevcut ve gelecekteki yerleşim yerlerinde insan ve çevre sağlığı açısından orta ve uzun vadede telefisi mümkün olmayan sonuçlar yaratacağı, tesisin ekonomik ömrünü tamamlamasından sonra kapatılması ve rehabilitasyon süreçlerinin uygulanması durumunda dahi insan yaşamını ve çevre sağlığını riske atacağı, çevre ve yaşam kalitesini düşüreceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerinde, ... Enerji A. Ş. tarafından yapılması planlanan "Mekanik Ayırma Tesisi ve Biyometanizasyon Tesisi" projesi ile ilgili olarak davalı idare tarafından 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca ... tarih ve ... sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir kararı verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 2. maddesinde, "Çevresel Etki Değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları... ifade eder.'' hükmüne; 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, "Tanımlar ve kısaltmalar" başlıklı 4. maddede, çevresel etki değerlendirmesi gereklidir kararı, seçme eleme kriterlerine tabi projelerin çevresel etkilerinin incelenerek, çevresel etkilerinin daha detaylı incelenmesi amacıyla çevresel etki değerlendirmesi raporu hazırlanmasının gerektiğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış; 6. maddesinde; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek ve tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için; Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, Seçme Eleme Kriterlerine tabi projeler için proje tanıtım dosyası hazırlamak, ilgili makamlara sunmak ve projelerini verilen karara göre gerçekleştirmekle yükümlüdürler. (2) Kamu kurum ve kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler.(3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez." kuralı yer almıştır.
Aynı Yönetmeliğin "Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı" başlıklı Ek-3 bölümünde, "Bölüm I: Projenin Tanımı ve Özelikleri a) Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği b) Projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje için seçilen yerin koordinatları Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri Proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, A, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, kültür varlığı ve sit özellikleri, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi (Ek-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özellikleri Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler Projenin; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyon miktarının belirlenmesi ve emisyonların azaltılması için alınacak önlemler, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme Planı (inşaat dönemi)" şeklindeki düzenlemeleri yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller" başlıklı 31. maddesinde; "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. Ancak, davanın ihbarı Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır" düzenlemesine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde;"1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. 2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir." hükmüne, 63. maddesinde; ''Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.'' hükmüne, 66. maddesinde; "Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir." hükmüne, 67.maddesinde; "(1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur. (2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir." hükmüne, 68. maddesinde; "(1) Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. (2) Mahkeme, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemleri müdahile de tebliğ eder." hükmüne, 69. maddesinde ise; " (1) Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin Ek-III bölümündeki unsurlar yönünden, ÇED kararlarının bir bütün olarak çevresel etkilerinin irdelenmesi gerekmektedir. Ayrıca, bilirkişi heyeti tarafından proje alanının ve etki alanının fora ve faunasının incelenmesi ve projenin flora-faunaya olabilecek etkilerinin azaltılmasına yönelik nihai ÇED raporunda yer alan önlemlerin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir
Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca; gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü oldukları; çevresel etki değerlendirmesine tabi projeleri için hazırlanması gereken proje tanıtım dosyasının, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Ek-3’te yer alan ÇED genel formatı esas alınarak hazırlanması gerektiği ve projenin kümülatif etkilerinin belirlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin kümülatif etkilerinin belirlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin ÇED Olumlu kararıyla ilgili yapılan bir başvuru üzerine verdiği 29/09/2020 tarihli, 2016/13031 Başvuru Numaralı kararında da, 25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-3, Bölüm 3, (a) bendi uyarınca, kümülatif etkilerin belirlenmesi hükmünün olayda uygulanmama sebebinin yargı kararında açıklanmamasının gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açtığı vurgulanmıştır.
Yine söz konusu hükümler uyarınca, çevresel etki değerlendirmesiyle, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin irdelendiği, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirildiği, ayrıca projelerin uygulanmasının izlendiği ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaların belirlendiği bir süreç öngörülmüş olup, Yönetmelik kapsamında yer alan bir faaliyet nedeniyle hazırlanacak ÇED raporunda özel format uyarınca, projenin gerçekleştirileceği yer ile alternatif alanlar belirlenerek projenin hizmet amacı, önem ve gerekliliği kapsamında yerin ve etki alanının çevresel özellikleri, çevresel etkiler ve alınacak önlemlerin tartışılması, faaliyet yerinin belirlenmesinde ise, faaliyetin büyüklüğü, amacı, ulaşım, iklim, toprağın ve çevrenin özellikleri, olası etkiler ve etkilerin azami giderilme olanakları gibi unsurların etkili olması, bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir çevre dengesinin sağlanması yolunda belirtilen nitelikteki bir faaliyete en uygun yerin seçilmesi esastır.
Uyuşmazlıkta; proje tanıtım dosyasında bulunan "Şekil.1 Proje Alanı ve Çevresinde Yer Alan Yerleşim Yerlerinin Mesafe ve Yönlerini Gösterir Uydu Görüntüsü" başlıklı krokide proje sahasının yakınında ... A. Ş. geri kazanım tesisi, maden ocağı, kırma eleme tesisi, asfalt plent tesisi ve hazır beton tesisinin bulunduğunun görüldüğü, ancak proje tanıtım dosyasında proje sahasının anılan alanlara mesafesinin yer almadığı, bilirkişi raporunda sadece proje sahasının taş ocağı maden sahasına 380 m mesafede bulunduğunun belirtildiği, proje sahasının diğer alanlara uzaklığının ise yer almadığı, bilirkişi raporunda, proje sahasının flora ve faunaya etkilerine ilişkin ve anılan tesisler ile davaya konu projenin çevreye kümülatif etkileri hususunda değerlendirme yapılmadığı, İdare Mahkemesince, anılan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacının dava konusu projeye ilişkin iddialarının da değerlendirilmesi suretiyle, proje sahasının yakınında bulunan ... A. Ş. adlı geri kazanım tesisi, maden ocağı, kırma eleme tesisi, asfalt plent tesisi ve hazır beton tesisinin proje sahasına mesafelerinin belirlenmesi suretiyle, anılan tesisler ile proje sahasının aynı etkilenme alanında çevreye etkileri yönünden kümülatif etki oluşturacak uzaklıkta bulunup bulunmadığı ve kümülatif etki değerlendirmesi yapılması gerekip gerekmeyeceğinin ve proje tanıtım dosyasında yer alan flora ve faunaya ilişkin açıklamaların, çevreye etkilerinin ve bu hususlara ilişkin önlemlerin yeterli olup olmadığının ortaya konulması, proje alanı ile etkilenme alanında tespit edilen flora ve fauna türleri ile endemik türlerin korunmasına ilişkin önlemlerin yeterli olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerektiğinden, özellikle aralarında çevre mühendisi, hidrojeoloji uzmanı, flora-fauna uzmanı ve kimya mühendisi bilirkişiler olmak üzere gerekirse başka dallardan da uzmanlar seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, proje alanının özellikleri ve davacının iddiaları değerlendirilmek ve yukarıda yer verilen hususlar da ayrıca açıklığa kavuşturulmak suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış olup, karara dayanak alınabilecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporu esas alınarak verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan; idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı idari yargıda görülmekte olan davalar yönünden uyuşmazlık konusu üzerinde hak iddia eden ya da davanın taraflarından birinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan üçüncü kişilerin davaya sadece şeklen değil etkili bir şekilde katılımının sağlanması, adil yargılanma hakkının güvencelerinin sağlanabilmesi için önemli bir müessese olduğundan, davaya konu projenin ... Enerji A. Ş. tarafından gerçekleştirilmesinin planlandığı göz önünde bulundurulduğunda, adıgeçen şirketin davanın sonucundan doğrudan etkileneceği ve hakkının davanın sonucuna bağlı olduğu anlaşıldığından, işbu davanın 2577 sayılı Kanunun 31. maddesi uyarınca ... Enerji A. Ş.'ye ihbar edilmesi gerektiğinden, davanın ihbarına ilişkin usul işletilmeksizin verilen temyize konu kararda bu yönüyle de hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 12/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyize konu edilen İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.