Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4086
Karar No: 2020/8055
Karar Tarihi: 03.12.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4086 Esas 2020/8055 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/4086 E.  ,  2020/8055 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili; müvekkili davacı ..."nun eşi ve diğer müvekkilleri ... ve ..." nun babası olan muris ..."nun 10.09.2012 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefat etmeden önce 2008 yılı içerisinde Türkiye Halk Bankası A.Ş ... Şubesi’nden 7 yıl süreli 20.000,00 TL bedelli tüketici kredisi kullandığını, kredinin teminat altına alınması amacıyla ilgili banka tarafından davalı Halk Hayat ve Emeklilik A.Ş"ye 3 yıl süre ile kredi hayat sigortası yaptırıldığını, bu hayat sigortasının süresinin 2011 yılının birinci ayında sonlandığını fakat daha sonra tamamiyle murisin bilgisinin dışında 05.01.2012/2013 vadeli ... nolu poliçe ile 1 yıl süreli sigorta poliçesi tanzim edildiğini, murisin vefatından sonra müvekkili davacılar tarafından davalı sigorta şirketine ilgili banka aracılığıyla başvuru yapıldığını, fakat davalı şirketçe, murisin 2 yıldır kanser tedavisi gördüğünü, murisin rahatsızlığının sigortalanmadan önce teşhis edilerek tedavisine başlandığını, bu durumun Hayat Sigortaları Genel Şartlarının C.2.2 maddesine aykırı olduğunu, murisin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini ve bu nedenle riziko gerçekleşmiş olsa bile sigortacının cayma hakkını kullanabileceğini, bu nedenle sözleşmeden cayıldığını ve sigorta bedelinin ödenmesinin söz konusu olmadığının beyan edildiğini, davalı tarafın bu beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, murisin kredinin kullanıldığı tarih olan 2008 yılı içerisinde hastalığa yakalanmamış olduğunu, murisin sigorta poliçesinin yenilenmesinden de haberdar olmaması nedeniyle beyanda bulunmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bildirerek, 15.967,30 TL poliçe teminat bedelinin poliçe başlangıç tarihi olan 05/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili davacılara verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulüne, 14.530,24TL tazminatın davalıdan tahsili ile ... 5. Noterliğinin 21/09/2012 gün ve 16603 yevmiye nolu veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine, hüküm altına alınan miktara 27/02/2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyizi üzerine Daire’nin 24.10.2018 tarih, 2015/19227 esas, 2018/9523 karar sayılı bozma ilamında özetle “...Somut olayda davacının murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 08.09.2008 başlangıç tarihli, 08.09.2011 bitiş tarihli hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçe primi 486,76 TL de ödenmiş, poliçenin bitim tarihinden sonra muris ..."nun bilgisi dışında 05.01.2012/05.01.2013 tarihlerini kapsayan, sigortalının sağlık durumu hakkında herhangi bir soru ve bilgi almaksızın ... nolu poliçe tanzim edilmiş 150,46 TL de prim belirlenmiş, poliçenin düzenlenmesinden sonra 10.09.2012 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir. Yargılama sırasında iç hastalıkları uzmanı doktor ve sigorta hukukçusundan alınan 15.11.2013 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacıların murisi ..."nun kanser hastalığına yönelik tanısının 11.11.2010 tarihinde konulduğu, davalı sigorta tarafından davacının murisine (sigortalıya) haber vermeksizin düzenlenen ... nolu poliçede davacıların murisine sağlığı ile ilgili soru sorulmadığı, davacının murisinin sözleşmenin yenilenmesinden haberinin olmamasına göre davalıya kasıtlı olarak sağlık durumu hakkında bilgi vermediğinin düşünülemeyeceği ancak bu durumda da TTK 1435 ve hayat sigortası genel şartlar C-3 ve devamı hükümlerinin tartışılarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." şeklindeki gerekçesi ile karar bozulmuş, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, hayat sigortası poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ... nolu poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının kanser hastalığı olup olmadığı, kanser hastalığını kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davacılar davalı tarafından düzenlenen sigorta poliçeleri gereğince sigorta bedelinin ödenmesini talep etmiş, davalı tarafça sigortalının rahatsızlığının 2. düzenlenen poliçe başlangıç tarihinden önce olduğunu, bu nedenle tazminat talebinin reddedildiğini beyan etmiş, mahkemece ilk hükmünde kasıt halinin bulunmadığı davalı sigorta şirketinin cayma hakkını kullanamayacağının, rizikonun gerçekleştiğinin ve sigorta tazminatını isteyebileceklerinin kabulü ile davanın kısmen kabulü ile 14.530,24 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıların veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir. Dairemiz bozma ilamı ile somut olayda sigortalının kasıtlı hareket ettiğinin düşünülemiyeceği TTK 1435 md.nin değerlendirilmesi istenmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
    Davacılar murisi ... ile davalı sigorta şirketi arasında 08.09.2008/08.09.2011 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 10.09.2012 tarihinde davacılar yakını sigortalı vefat etmiştir.
    Davalı taraf, davacılar murisine, ilk poliçe tanziminden sonra 11.11.2010 tarihinde, ikinci poliçe tanziminden önce kanser hastalığı tanısı konulduğunu, mevcut olan kanser hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması ve devamı sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece bozma ilamından sonra;“Sigortalının, sözleşme düzenlenirken kasıtlı olarak sağlık durumu hakkında bilgi vermediğinin düşünülemeyeceği sabit olmakla beraber, öğrenme tarihinden sonra mevcut durum hakkında (sigortacıya) bilgi verilmediği de anlaşılmaktadır. TTK"nun 1435 maddesi (6762 Ticaret Kanunun m. 1290) ile Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-3 maddesi uyarınca, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları, sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu gibi, bu ödevi, sigorta sözleşmesinin devamı süresince de mevcuttur. Buna ilişkin olarak, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-3/1. maddesinde "Sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan, rizikoya etki edebilecek hususlarda meydana getirilen değişikliklerin 8 gün içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir." denmektedir. Dolayısıyla, sigortalı, poliçeden haberdar olduğu andan itibaren anılan yükümlülüğünü yerine getirerek, sigortacının yasadan kaynaklanan (cayma hakkı gibi) haklarını kullanmasının önünü açmalıdır. Davacıların murisi bu gerekliliği yerine getirmemiştir. Kanser hastalığı rizikoya etki edecek önemli bir husustur. Sigortalı tarafından sözleşme yapılmadan önce bilinmesi halinde, sözleşmenin yapılmayacağı veya başka koşullarda yapılacağı açıktır. Yine sözleşmenin devamı esnasında bu halin sigortacı tarafından öğrenilmesi halinde yasal ve sözleşmesel haklarını (TTK"nun 1439 vd. m.) kullanacağı tabidir. Sigortacı, bu yükümlülüğü sözleşmenin devamı süresi içerisinde yerine getirmediğinden, nizalı poliçeye dayanarak rizikonun gerçekleştiği iddiası ile tazminat talebinde bulunulamayacaktır.”şeklindeki gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
    6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
    Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
    Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi (eki 1290. maddesi) “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Aynı yükümlülüğü sözleşmesinin devamı süresince de vardır.” Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, "rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder" şeklinde düzenlenmiştir.
    TTK"nun 1435 ve devamı maddeleri ile genel şartlar C.3 maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğu kabul edilmiştir. Sigortalının kendisinin bilgisi dışında düzenlenen ikinci poliçenin tanzimi sırasında sağlık durumuna ilişkin beyanda bulunmasının mümkün olmadığının kabulü ile bildirimde bulunmadığı düşünülebilirse de, daha önce ilk poliçe süresi içerisinde kanser hastalığı tanısı konulmuş olması ve sigortalının sağlığı konusunda doğru beyan yükümlüğünün sözleşme süresince devam ettiğinin kabulü karşısında bildirim yapılmayışının da sigortalının ihmali davranışı olduğunun kabulü gerekir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacılar murisinin, sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğünü ihmal suretiyle ihlal ettiği; ihmal suretiyle beyan yükümlülüğüne uymama hali için tazminattan indirim gerektiğinin düzenlendiği de gözetilmek suretiyle, davalı sigorta şirketinin hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, hükmüne uyulan bozma ilamında belirlenen hususlar gözardı edilerek yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 03/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi