11. Hukuk Dairesi 2018/5235 E. , 2019/6508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30/03/2017 tarih ve 2015/1105-2017/386 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının ekspertiz alanında faal müvekkilinin bünyesinde 02.06.2012 yılında çalışmaya başladığını, anılan sektörde eğitim verildiğini, davalının 01.07.2014 tarihinde işten ayrıldığını, sonrasında müvekkilinin şubesinin yakınında aynı alanda faal işyeri açarak çalıştığını, bu durum üzerine taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ilgili hükümlerine dayalı olarak dava konusu icra takibi ile 10.000 USD cezai şartın talep edildiğini, davalının anılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine vaki davalı itirazının iptalini, asıl alacağın %20 oranında tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; iş sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin davacının dayatmasıyla sözleşmenin son sayfasını imzaladığını, diğer sayfalarda imza olmadığı gibi yapılan eklemelerde müvekkilinin parafının bulunmadığını, anılan sözleşmedeki rekabet yasağına ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunu, sınırlarının net olarak belirtilmediğini, bütün alanlarda müvekkilinin çalışma hakkının kısıtlanamayacağını, davacı işyerine yakın yerlerde aynı alanda faal işyerlerinin bulunduğunu, zararın ispatlanamadığını, müvekkilinin oto boyama alanında davacının işyerinde çalışmaya başlamadan önce yetkin olduğunu, bu hususta eğitimler aldığını, davacı tarafından eğitimin verilmediğini, davacının çalışanlarını ilk işe giriş tarihini kapsayan yeni sözleşmeler imzalamaya zorladığını, kötü niyetle davanın ikame edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin geçerli olduğu ve bu sözleşmeye göre davalının bir yıl süre ile İzmir de kendi nam ve hesabına işveren ile rekabet edecek herhangi bir iş yapmamayı ve meslek sırlarından yararlanarak danışmanlık veya başka bir iş yerinde çalışmamayı taahhüt ettiği, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre davacı iş yeri ile davalının ortağı olduğu iş yerinin birbirine çok yakın olup aynı iş kolunda çalıştığı, davalının, davacının yanında çalıştığı süre zarfında onun işleri hakkında bilgi edinme imkanı bulunduğu, bu imkanları ve bilgileri sahip olduğu iş yerinde kullanmasının davacının önemli bir zararına sebep olacağının muhtemel olduğu, sözleşmedeki hükümlerin B.K." da öngörülen sözlemeler için aranan yer, zaman, işin nevi hususundaki kısıtlamaları karşıladığı, kararlaştırılan cezai şartın fahiş olduğu, taktiren %50 oranında indirimin uygun olduğu, alacağın belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2014/9463 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 10.500,00 TL üzerinden iptaline, icra inkar talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şartın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece, talep edilen cezai şartın fahiş olması nedeniyle takdiri indirim uygulanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, indirim yapılan kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak reddedilen kısmın mahkemece takdiren indirim yapılması nedeniyle ortaya çıktığı göz önüne alınarak davalı lehine, takdiren indirilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp kararın bu yönden bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hüküm fıkrasının 6. paragrafındaki “Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ye göre takdir ve tayin edilen 1.980,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,” şeklindeki ibarenin hüküm fıkrasından tamamen çıkarılmasına, hükmün bu şekliyle davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 537,86 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21/10/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, işçinin rekabet etme yasağına aykırılığa dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Ceza koşulunun kendisi başlı başına bir borcun konusu değildir. Ceza koşulu, daima ifası gereken bir asıl borcun varlığını arar. Zira ceza koşulu, borçlunun borca uygun davranmasını temin eden bir tür güvencedir. Yine ceza koşulu asıl borca bağlı (fer"i) nitelikte bir borç doğurur.
Ceza koşulu TBK. m. 179"da (Eski BK. m. 158) düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, ceza koşulunun türleri, seçimlik ceza koşulu, ifaya eklenen ceza koşulu ve ifa yerine ceza koşulundan (Dönme cezası) ibarettir. Bu genel düzenlemenin yanında BK. m 351/2"de (yTBK. m. 444/2) dönme cezası özel olarak düzenlenmiştir. Bu BK. m. 351/2, (YTBK 4454/2) aynı Yasa"nın 158 (YTBK m. 179) maddesine bir aykırılık oluşturur. Sözleşme cezası burada da madde 158"de (YTBK m. 179) olduğu gibi, kural olarak, ödenmesi ile akitten cayma hakkını verir. Ne var ki madde 158"in (YTBK m. 179) aksine madde 351/2 (YTBK m. 444/2) gereğince ifayı yada sözleşme cezasını talep etmek isteyip istemediğini alacaklı seçemez. Aksine işçi sözleşme cezasını ödeme ile rekabet yasağından kurtarabilir (Becker, Herman, İsviçre Borçlar Kanunu Şerhi, Yargıtay Yayınları, sayfa 577). Bunun yanında TBK m. 445/2"nin, özellikle işverenin üstleneceği karşı edimin bulunup bulunmadığı göz önüne alınarak sürenin belirlenmesi gerekerkin bu hususun değerlendirilmemesi de gerekir.
İşveren ancak, işçinin kusurunu ve uğradığı zararı kanıtlayarak TBK m. 444 (BK m. 351/1) uyarınca zararının tazminini isteyebilir.
Bu nedenlerle, yukarıdaki gerekçeyle kararın bozulması görüşünde olduğum için çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.