10. Hukuk Dairesi 2014/17235 E. , 2014/18662 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Antalya 5. İş Mahkemesi
Tarihi : 18.06.2014
No : 2012/351-2014/349
Davacı, çalışma gücünün %60’ını kaybettiğinden bahisle maluliyet aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu somut olayda; davacının, 03.08.2010 tarihli maluliyet tespiti ve tahsis talebine istinaden Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 24.09.2010 tarihli kararı ile çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmediğinden bahisle, talebin reddedilmesi üzerine açılan iş bu davada, yargılama sırasında alınan 22.06.2012 günlü Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nin raporunda, davacının %70 malül olduğunun belirtilmesi ile 10.03.2014 günlü 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuyla, çalışma gücünün %60’ını kaybettiğine karar verilmesi suretiyle, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile bu raporlar arasında açık çelişki oluşmuştur.
Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, Kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S.Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı, diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri, 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir.
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390 / 449 sayılı kararında da belirtildiği şekilde, çelişkinin, Adli Tıp Kanunu"nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Genel Kurulunca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin, Yüksek Sağlık Kurulu ile Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde de, amacın, uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, Adli Tıp Genel Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla uyuşmazlık sona erdirilmelidir.
Kuşkusuz bu belirleme ve inceleme yapılırken, 5510 sayılı Yasanın 27 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak, maluliyet başlangıcı ve bu kapsamda maluliyet aylığı başlangıç tarihi de usulünce belirlenmelidir.
Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 25. ve devamı maddelerinde öngörülen sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ilişkin şartların varlığı da ayrıca irdelenmelidir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında; Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.