11. Hukuk Dairesi 2018/5463 E. , 2019/6504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/11/2017 tarih ve 2017/33 E- 2017/449 K. sayılı kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 27/09/2018 tarih ve 2018/242 E- 2018/976 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin "CEP" esas ibareli tanınmış çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, davalı gerçek kişinin kötü niyetli olarak 9.sınıftaki ürünleri içeren "CEP PLUS" ibareli 2015/25918 sayılı marka tescil başvurusunda bulunduğunu, anılan başvuruya müvekkilince kötüniyet, tanınmışlık ve iltibas vakıalarına dayanılarak itiraz edildiğini, itirazlarının nihai olarak YİDK kararıyla reddedildiğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturacağını, ayırt edici hiçbir unsur içermediğini, "PLUS" ibaresinin artı veya fazlası gibi anlamlara geldiğini, başvuru markasının tescili halinde seri marka olarak algılanma ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek, YİDK"in 2016/M-11501 sayılı kararının iptalini, davalıya ait 2015/25918 sayılı "CEP PLUS" ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; başvuru konusu ibare ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun "CEP" ibaresinden oluştuğu, "CEP" ibaresi zayıf da olsa marka kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için asgari bir koruma sağlayacağı, dava konusu başvuru markasındaki "PLUS" ibaresinin artı ve fazlası gibi anlamları olan, herkes tarafından bilinen ve kullanılan bir kelime olduğu, işarete cep ve fazlası gibi bir anlam kattığı, bu haliyle başvuru konusu işaret ile davacının "CEP" ibareli markalarının karıştırılabilecek seviyede benzer oldukları, ayırt edici niteliği düşük bir unsurun markalarda ortak olarak yer almasının, olağan şartlarda karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı, bununla birlikte, markanın diğer bileşenleri de düşük ya da daha düşük derecede ayırt edici niteliğe sahipse veya diğer bileşenler görsel izlenimde önemsizse yahut markaların bütün olarak ortaya çıkardıkları izlenim benzerse veyahut markaların bütün olarak oluşturdukları izlenim aynı veya yüksek derecede benzer ise karıştırılma ihtimalinin mevcudiyetinin kabulünün gerekli bulunduğu, yargılama konusu "CEP" ibareli markalar ile "CEP PLUS" ibareli başvuru konusu işaretin ayırt edici niteliği düşük olan "CEP" unsurunu ortak olarak içerdikleri, ortak olmayan "PLUS" ibaresinden oluşan unsurun markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime olan etkisinin fevkalade silik olduğu, başvuru kapsamında yer alan 9.sınıf ürün ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetler ile aynı türden olduğu, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi koşullarının somut olayda bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"in 2016/M-11501 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescil olunan markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Kurumdan alınmasına, 21/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.