4. Hukuk Dairesi 2016/7498 E. , 2018/6284 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/09/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/02/2016 günlü kararın ve temyiz başvuru dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşıldığından HMK 432-426/F maddelerine göre temyiz talebinin reddine dair verilen 02/05/2016 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosya kapsamından, mahkemece davacının temyiz başvurusunun süresinde olmadığı anlaşıldığından HMK 432-426/F maddelerine göre temyiz talebinin reddedildiğine dair 02/05/2016 tarihli kararın verildiği anlaşılmıştır. PTT AŞ"nin gönderi takibine ilişkin kayıtların tetkikinde gönderinin 14/04/2016 tarihinde teslim edildiği, davacının 29/04/2016 tarihinde temyiz başvuru harcı ve karar harcını yatırarak aynı tarihli temyiz talebini içeren dilekçesini gönderdiği, yerel mahkemece 02/05/2016 tarihli ek kararla, kararın süresi içinde temyiz edilmediğinden bahisle davacının temyiz talebinin reddine karar verildiği, ek kararın 10/05/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve ek kararın süresinde temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Şu durumda davacının kararı temyiz hakkı bulunmaktadır. Açıklanan nedenle, karara karşı davacının temyiz talebinin reddine ilişkin 02/05/2016 günlü ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda;
Dava, haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kendisi hakkında sahtecilik suçu işlediğini beyan ederek ... Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdiğini, yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalının asılsız iddiaları nedeniyle derin elem ve üzüntü duyduğunu belirterek; oluşan manevi zararın tazmini talebinde bulunmuştur. Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; şikayeti haklı gösterecek zayıfta olsa bazı somut emareler ve hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa"nın 36. maddesinde; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını ve cezalandırılmasını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa"nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın "Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği" başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu
belirtildikten başka 17. maddesinde de herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır.
Türk Medeni Kanunu"nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK"nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda, hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava konusu olay ile ilgisi bulunan, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2686 soruşturma numaralı ve ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/605 esas, 2015/741 karar sayılı dosyalarının incelenmesinde; davalının, dava dışı Av. Berrin Dağdeviren’in müvekkili, davacının ise adı geçen avukatın çalışanı olduğu, davalı ile dava dışı avukat arasında ibraname belgesinin düzenlendiği, düzenlenen bu belgedeki imzanın davalıya ait olmadığının, davalı tarafından ileri sürülerek, dava dışı avukat ile davacının belgede sahtecilik yaptıklarına dair şikayet dilekçesi verildiği, soruşturma konusu belge üzerinde yapılan kriminal inceleme sonucunda, belgedeki imzanın davalı ...’e ait olduğunun tespit edildiği, davacı hakkında özel belgede sahtecilik suçundan yapılan soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlandığı, davalı hakkında ise dava dışı avukata karşı iftira suçundan ceza yargılaması yapılarak mahkumiyetine ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği ve davacının ceza yargılamasında katılan olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında mevcut deliller, davaya konu şikayete sebep olan soruşturma ve ceza dosyaları ile davacı hakkında sahtecilik iddiasının ileri sürüldüğü belgede yapılan kriminal inceleme sonucu birlikte değerlendirildiğinde; davalının, davacıya yönelik şikayeti haksız olup, davanın reddi doğru olmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ve şikayet hakkının sınırları aşıldığı, bunun da hukuken korunamayacağı gözetilerek, davacı yararına somut olaya uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.