20. Hukuk Dairesi 2017/4986 E. , 2019/6322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 13/12/2011 harç ve havale tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin ....köyü/mahallesinde bulunan 527 parsel sayılı tarla niteliğindeki 480 m2 yüzölçümündeki taşınmazı 31/07/2002 tarihinde satın alarak malik olduğunu, taşınmazın tapu kaydına 06/08/2010 tarih ve 9271 yevmiye numaralı işlem ile orman şerhi konulduğunu ancak söz konusu şerhin yasal dayanağının bulunmayıp yolsuz olduğunu belirterek öncelikle tapu kaydında yer alan şerhin terkin edilmesini olmadığı takdirde ise fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 25.000 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesini ve taşınmazın davalı adına tescil edilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, tapu kaydına konulan şerhin yasal dayanağının bulunduğunu, ayrıca taşınmazın halen davacı adına tapuda kayıtlı bulunduğundan tazminat istenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı ... Bakanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, Hazineye karşı açılan davanın ise çekişmeli taşınmazın orman sınırları içerisinde bulunması nedeniyle davacının tapu kaydında yer alan orman şerhinin terkini isteminin reddine, taşınmaz halen davacı üzerinde tapuda kayıtlı olduğundan tazminat isteminin yasal koşullar oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, terditli olarak açılan öncelikle tapu kaydında yer alan şerhin terkini, olmadığı takdirde tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tescili ile tazminat isteğine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1948 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre 1996 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1973 yılında kesinleşmiştir.
Çekişmeli 527 parsel sayılı taşınmaz.... Hakimliğinin 1973/27-1976/15 sayılı kararı ile hükmen 24.05.1983 tarihinde dava dışı kişi adına tarla niteliği ve 480 m2 yüzölçümü ile tescil edilmiş, davacı taraf 31.07.2002 tarihinde taşınmazı satın alarak malik olmuştur. Taşınmazın tapu kaydına 06.08.2010 tarih ve 9271 yevmiye numaralı işlem ile orman şerhi konulmuştur.
Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; çekişmeli 527 sayılı parselin tapu kaydında orman şerhi bulunmakta olup, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının 1948 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosuna göre orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiştir. Ancak dosyada çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman kadastrosuna ilişkin belgeler yer almadığından rapor denetlenememektedir.
Davacının satın alma yoluyla malik olduğu taşınmazın orman tahdit haritası içinde kalması halinde tapu malikinin mülkiyet hakkının kısıtlanacağı kuşkusuzdur. Bu durumda davacının kayden maliki olduğu taşınmazın orman sınırları içinde kalan kesiminin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescili ve tazminat istemiyle dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Ne var ki, mahkemece taşınmazın tamamının orman sınırları içinde kaldığı kabul edilmesine rağmen taşınmazın halen davacı adına tapuda kayıtlı olması nedeniyle tazminatın yasal koşullarının oluşmadığından söz edilerek tazminat talebinin reddedilmesi anılan gerekçeye istinaden doğru görülmemiştir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararları). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
O halde; Devlet ormanlarının mülkiyeti Hazineye kullanma ve yararlanma hakkı Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğundan tapunun iptali ve tescil isteği yönünden dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye Orman Yönetimine tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, Orman Yönetiminden delil ve belgeleri istenmeli, 17.04.1998 gün 1996/3-1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ve Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı Kararı gözetilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın dava tarihi itibariyle arsa veya arazi niteliğinde olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, yörede yapıldığı anlaşılan orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma işlemlerine ilişkin işe başlama, işi bitirme, sonuçları askı ilan tutanağı, orman kadastrosu çalışma tutanakları ve orijinalinden renkli orman tahdit haritası, aplikasyon ve 2/B haritaları Orman İdaresinden getirtilmeli, bir orman ve bir fen bilirkişi ile davaya konu taşınmazın belirlenen niteliği itibariyle alanında uzman bilirkişiler huzuruyla yeniden yapılacak keşifte taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası içinde kalıp kalmadığı yönünde orman bilirkişiden rapor alınmalı, davalı yerin kısmen veya tamamen kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığının ve arsa niteliğinde bulunduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre dava tarihindeki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre şerhin terkini, tapu kaydının iptali orman niteliği ile tescil ve tazminat istekleri yönünden bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.