11. Hukuk Dairesi 2019/2254 E. , 2020/1380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15/11/2017 tarih ve 2016/1231 E- 2017/606 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 14/03/2019 tarih ve 2018/279 E- 2019/390 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ABD’de yaşadığını, 2011 yılında Türkiye’de evlendiğini, düğünde takılan takıları davalı bankanın Malatya şubesinde kasa kiralayarak koyduklarını, ertesi gün ABD’ye gittiklerini ve 2013 yılında döndüklerinde şubeye gittiklerini, kasa anahtarını kaybetmeleri nedeni ile kasanın çilingir vasıtası ile açıldığını, kasayı açtıklarında koymuş oldukları ve 50.000,00 TL değerindeki altınlarının kasada olmadığını gördüklerini, konu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturmanın sürdüğünü ileri sürerek, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 50.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili bankaya kiralık kasa sözleşmesi için başvuruda bulunduğunu, 217 numaralı kasayı kendisine kiraladıklarını, 28.03.2013 tarihinde şubeye kasayı açmak için başvurduğunu, anahtarını kaybettiğini beyan etmesi üzerine çilingir marifetiyle kasanın açıldığını, kasada olması gerekenlerin olmadığının iddia edildiğini, durumun emniyet birimlerine intikal ettirildiğini ve soruşturma başlatıldığını, davacının eşinin kolluk beyanında kasa anahtarının 6 ay önce davacının babasında iken kaybedildiğinin beyan edildiğini, buna karşın davacının banka personeline 3 gün önce kaybettiklerini beyan ettiğini, kasa anahtarının kaybedilmesi konusunda bankaya herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, davacının eşinin beyanları ve şube personeli beyanları dikkate alındığında kasayı davacının abisi Harun ve babası Mevlut Barutçu’nun açmış olabilecekleri ihtimaline binaen bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre; dava konusu olayın oluş şekli ve dinlenen tanık beyanlarından davacının kardeşi Harun’un da aynı şubede kiralık kasasının bulunduğu, sık sık kasayı ziyaret ettiği, oluşan güven sonucu banka görevlisinin dava dışı Harun’u sürekli gözetlemesi ve beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zaman zaman mahalden ayrılabileceği, bankada daha önce benzer bir olayın gerçekleştiği bilgisinin olmadığı, davacının kardeşinin kendi kasasını açmak üzere kasa alanına girmiş olduğunda görevlinin ayrılmasından yararlanarak bankanın kılavuz anahtarını kullanarak davacının babasına emanet ettiği anahtar ile davacının kasasını açmasının imkan dahilinde olduğu, ceza dosyasındaki davacı yakınlarının çelişkili beyanlarda bulunduğu, kasanın zorla açılmadığının tespit edildiği, davacının kendisine düşen özeni göstermediği, banka görevlilerinin kasada parmak izlerinin bulunmadığı, kasada bulunduğu iddia edilen ziynetlerle ilgili davalı bankaya atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı bankadan kiralamış olduğu kasanın rızası dışında 3. bir kişi tarafından açıldığı vakıasının ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince dava dışı Harun tarafından kasanın açılmış olabileceği yönündeki gerekçe içeriğindeki değerlendirmenin doğru olmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b-2 hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak davacının üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği gerekçesiytle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1.maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372.maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.