19. Hukuk Dairesi 2018/3676 E. , 2020/106 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından, süresi dışında davacı vekilince temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, davalının senede dayalı olarak aleyhine takip başlattığını, ancak takip konusu senet borcunu ödediğini, 5.500 TL ödeme için davalı vekili tarafından, 4.500 TL elden ödeme için de davalı tarafından ödeme makbuzu verildiğini ileri sürerek 9.000 TL senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve kendilerine 5.500 TL tutarında ödeme yaptığını, bu ödemeyi icraya bildirdiklerini, başka ödeme bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının ödeme belgesi olarak sunduğu 4.500 TL"lik makbuzun icra takibine yönelik olduğuna dair bir kaydı taşımadığı ve bu durumda ödemenin takip konusu senet borcuna yönelik olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı asil ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2016/9740 esas 2017/4849 karar sayılı ve 12.06.2017 tarihli ilamı ile; “ Dava, 9.000 TL"lik senet nedeniyle başlatılan takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Öncelikle dava değeri dikkate alınarak harç tahsili gerekirken eksik harç tamamlattırılmadan yargılamaya devam olunması doğru görülmemiştir. Diğer yandan, dava konusu senet 30.09.2013 vade tarihli olup, davacının ödeme makbuzu olarak sunduğu belge ise 22.10.2013 tarihlidir. Bu durumda senedin vadesinden sonra yapılmış olan ödemenin mevcut borca karşılık yapıldığının kabulü gerekir. Şayet, alacaklı bu ödemenin bir başka alacağa mahsuben yapıldığını ileri sürmekte ise alacağın ispatı davalıya aittir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden delil takdirinde ve ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; dosya borcuna mahsuben yapılan 07.02.2014 tarihli ve 5.500 TL miktarındaki ödemenin davalının kabulünde olduğu, davalının 22.10.2013 tarihli ödemenin ise başka bir borca istinaden yapıldığını ileri sürdüğü ancak buna ilişkin somut bir delil ileri süremediği, bu nedenle bu ödemenin de 30.09.2013 vade tarihli senede mahsuben yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
(1)Davacı vekili davalının temyizi üzerine katılma yolu ile hükmü temyiz etmiş ise de, temyiz dilekçesinin süresi geçtikten sonra verildiği anlaşıldığından davacının temyiz isteminin süre yönünden reddine,
(2) Davalının temyiz itirazına gelince; dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir. Dairemizin 2016/9740 esas 2017/4849 karar sayılı 12.06.2017 tarihli bozma ilamında, davacı tarafından davalıya ödendiği ispatlanan 22.10.2013 tarihli makbuzla 4.500 TL’nin davalı tarafından ödemenin başka bir alacağına mahsuben yapıldığı belirtilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyulmakla bu husus davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Davalı 22.10.2013 tarihli ödeme makbuzundaki ödemenin başka bir alacağa ait olduğunu ispatlayamamıştır. Bu durumda bu ödemenin icra takibine konu bonoya yönelik yapıldığının kabulü gerekir. Söz konusu ödeme icra takibinden önce yapılmakla davalı 9.000 TL’lik bonodan 4.500 TL’lik ödemeyi mahsup ederek icra takibine 4.500 TL asıl alacak ve bu miktar üzerinden takip tarihine kadar işlemiş faizin tahsilini isteyebilir. Davacı tarafından dava tarihinden önce 07/02/2014 tarihinde davalıya 5.500,00 TL daha ödendiği davalı tarafından da ikrar edilmiştir. Ancak davalı tarafından söz konusu ödeme dava tarihinden sonra icra dosyasına bildirilmiştir.
Menfi tespit davalarında tarafların haklılık durumunun dava tarihi itibariyle tespiti gerekir.
Mahkemece yapılacak iş dosyanın konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilerek 4.500,00 TL asıl alacağın bononun vade tarihinden icra takip tarihine kadar dönem için işlemiş temerrüt faizinin bulunması, takip tarihinden itibaren ise 5.500,00 TL ödemenin yapıldığı 07/02/2014 tarihine kadar asıl alacak 4.500,00 TL’nin işlemiş faizi ile birlikte icra dosyası harç, vekalet ücreti gibi giderleri için dosya kapak hesabı yaptırılarak dava tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespitine, halen borç var ise bu borç miktarı üzerinden davanın reddine, bakiye alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 28.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.