Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/4842
Karar No: 2020/3264
Karar Tarihi: 24.06.2020

Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/4842 Esas 2020/3264 Karar Sayılı İlamı

Özet:


İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi'nde görülen davada sanık, uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûm edilmiştir. Ancak kararın bazı noktalarda kanuna aykırı olduğu belirlenmiştir. Öncelikle, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı iddiasıyla sanığın duruşmada beyanda bulunması ya da diyeceklerini yazılı olarak bildirmesi gerektiği uyarısının yapılmadan veya sanık dinlenmeden mahkûmiyet kararı verilmesi hatalıdır. Ayrıca, tebligat işlemlerinde bilinen son adrese göre hareket edilmesi gerektiği halde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazısının MERNİS adresine doğrudan usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemesi de kanuna aykırıdır. Sanığın daha önce aldığı tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında bu suçu işleyip işlemediği belirlenmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı için bu eylem için ayrıca dava açılması gerekmektedir. Son olarak, sanığa gönderilen ihtarların yasal süresine uygun olarak yapılmadığı ve sanığın yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmediği için hüküm kurulamayacağı belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi ve 5
20. Ceza Dairesi         2019/4842 E.  ,  2020/3264 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkeme : İSTANBUL 3. Çocuk Mahkemesi
    Suç : Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1-)5237 sayılı TCK"nın suç ve 23.05.2013 tarihli hüküm tarihinde yürürlükte olan 191. maddesinin 5. fıkrasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceğinin öngörülmüş olması karşısında; sanığa bu durum nedeniyle “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya katılıp bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, aksi takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının kabul edilerek, cezaya hükmolunabileceği” uyarısını taşıyan duruşma günü davetiyesi tebliğ edilmeden ya da sanık dinlenmeden mahkûmiyet hükmü kurulması,
    2-) 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesinde yer alan “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile
    ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazısının öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, sanığın MERNİS adresine doğrudan Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, somut olayda ise; 07/01/2015 tarihli çağrı yazısının sanığın doğrudan mernis adresinde Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
    Kabule göre;
    3-)Sanık hakkında, bu eylemi nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı, dolayısı ile hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın bu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra, işlemiş ise 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi,
    4-)28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır " hükmü gereğince sanığa Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 14.03.2014 tarihli uyarı davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; ancak sanığın yasal sürede müracaat etmemesi üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtarat gönderilmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın ilk ihtarata uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 24/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi