Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5913
Karar No: 2019/6319

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5913 Esas 2019/6319 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/5913 E.  ,  2019/6319 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin....bulunan ofisinde uzun yıllardır arsa alım satımı ve parselasyon işleriyle uğraşan bir iş adamı olduğunu, 09/07/1999 tarihinde tarla olarak görünen ve maliki ....olan araziyi, 22/07/1999 tarihinde tarla olarak görünen maliki .... olan araziyi, 21/09/1999 tarihinde tarla olarak görünen malik....olan araziyi, 22/07/1999 tarihinde tarla olarak görünen maliki.... olan araziyi, 09/07/1999 tarihinde tarla olarak görünen maliki .... olan araziyi iyiniyetli olarak satın aldığını ve üzerine tescil ettirdiğini, bu arazilerde imar ve parselasyon işlerini tamamlamak için harekete geçen müvekkilinin bu kapsamda ilgili kamu kurumlarında girişimlerde bulunduğunu ve masraf yaptığını, Hazinece bu arazilerin taşlık, kayalık ve çalılık olduğu iddiasıyla özel mülkiyete konu olamayacağı, hata sonucu özel mülkiyete tescil edildikleri ve arazileri satın alan müvekkilinin mülkiyet hakkını kazanmasının mümkün olmayacağı gerekçeleriyle tapu iptali ve tescil davası açıldığını, 246 ada 14, 17, 18 ve 244 ada 10 ve 14 sayılı parsellerde kayıtlı bulunan taşınmazların .... Asliye Hukuk Mahkemesi ilamıyla taşlık, çalılık ve kayalık olduğu, bu nedenle özel mülkiyete konu olamayacağının kabul edildiğini, müvekkili adına olan tapu kaydının ... adına düzeltildiğini, Kaymakamlık tarafından ilgili arazilerin 30/05/2008 tarihli ihaleyle özel şahıslara satıldığını, müvekkilinin tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle zarara uğradığını, Hazinenin kusursuz sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak şimdilik 135.000 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
    Davacı vekili 10/04/2015 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile tazminat talebini; 168.357,00-TL"ye artırmış, yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği 168.357,00-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğine ilişkindir.
    Tazminat istemine dayanak ....köyü 244 ada 10 ve 14, 246 ada 14, 17 ve 18 parsel sayılı sırasıyla 19.112,28 m², 4.689,95 m², 20.410,23 m², 17.371,92 m2 ve 18.543,37 m2 yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmazlar, 3402 sayılı Kanuna göre 1999 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı kişiler adına tespit ve tescil edilmiş, davacı taşınmazları güven ilkesine dayalı olarak 27.07.1999, 09.07.1999, 22.07.1999, 21.09.1999 tarihlerinde satın almış ve adına tescil edilmiştir. Dosyaya getirtilen tapu kayıtları ile belgelerin ve kesinleşmiş ilâm örneklerinin incelenmesinde; dava konusu 244 ada 10 sayılı parselin tapu kaydının .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/373 E. – 2003/169 K. sayılı kararı ile 244 ada 14 sayılı parselin tapu kaydının ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/371 E. – 2003/168 K. sayılı kararı ile, 246 ada 14 sayılı parselin tapu kaydının .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/210 E. – 2004/127 K. sayılı kararı ile, 246 ada 17 sayılı parselin tapu kaydının .... Mahkemesinin 2004/209 E. – 2004/126 K. sayılı kararı ile 246 ada 18 sayılı parselin tapu kaydının .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/423 E. – 2003/361 K. sayılı kararı ile taşınmazların taşlık ve kayalık olması sebebiyle iptal edilerek ... adına tesciline karar verildiği ve 244 ada 10 sayılı parsel yönünden verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 13.11.2003, 244 ada 14 sayılı parsel yönünden verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 20.11.2003, 246 ada 14 ve 17 sayılı parseller yönünden verilen kararların temyiz edilmeksizin 06.10.2004, 246 ada 18 sayılı parsel yönünden verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 18.02.2004 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Eldeki dava 12/07/2013 tarihinde açılmıştır. Davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; özel mülkiyete konu olamayacak nitelikteki taşınmazlar için tapu kütüğünün davacı adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihini esas alarak değer belirlemesi yapan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması doğru değildir.
    O halde, çekişmeli taşınmazlar arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazın sulu-kuru olup olmadığı, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davalarında verilen kararların kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, ilçe tarım müdürlüğünden getirilecek yörede yetişen münavebe ürünlerine ilişkin üretim gelir ve giderlerini gösteren tablo ile bilirkişi raporu denetlenerek gerçek zararının saptanması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi