Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/12377
Karar No: 2021/4701
Karar Tarihi: 12.10.2021

Danıştay 10. Daire 2019/12377 Esas 2021/4701 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/12377
Karar No : 2021/4701


DAVACI : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı / …
VEKİLLERİ : …

DAVANIN_KONUSU : 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin; 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresinin, 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibarelerinin, 2. maddesinde, 17. maddesinin 2. fıkrasının (ç), (d) ve (e) bentlerinde, 25. maddesinin 4. fıkrası ile bu fıkranın (b) bendinde yer alan "işleten" ibarelerinin, 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresinin, 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendinin, 17. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin, aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan "ÜYTE ünite sorumlusu tam zamanlı/kadrolu çalışır." ibaresinin, 19. maddesinin 7. fıkrasının, 20. maddesinin 4. fıkrasında yer alan "verici aday" ibaresinin, 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar" ibaresinin, 26. maddenin 4. fıkrasında yer alan "Müstakil merkezlerde doğum yaptırılamaz. Ancak, merkezler ÜYTE uygulaması sonucu oluşan gebeliklerin akıbetini idari olarak takip eder" ibaresinin, 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17’de yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresinin, 30. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "sorumlu olmayan" ibaresi ile "Müeyyide Formu" başlıklı eki EK-17'nin iptali istenilmiştir.

DAVACININ_İDDİALARI : Dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresi ile 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibareleri yönünden, sadece dini nikâhı olan ve evlilik dışı birliktelik yaşayan çiftlerin çocuk sahibi olabilmesine hukuken bir engel bulunmadığı, kanunda hüküm olmaksızın Yönetmelik ile üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinden yararlanma imkânının kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu; 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresi yönünden, özel teşebbüs kurma hürriyetinin Yönetmelik ile sınırlandırıldığı, temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği; 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendi yönünden, androloji laboratuvarının, sperm ile ilgili testlerin ve işlemlerin yapıldığı, fonksiyonlarının değerlendirildiği ve tedavi için hazırlandığı yer olduğu, burada dikkat edilmesi gereken hususun temizlik ve sterilizasyon olduğu, odanın “yarı steril” olmasının ve laboratuvara numune verme çekmecesi ile bağlantısının bulunmasının sterilizasyon kurallarına aykırı olduğu, bireylerin ve toplumun pek çok hastalık riski ile karşı karşıya kalacağı; 19. maddesinin 7. fıkrası yönünden, Anayasa’nın 20. maddesinin 3. fıkrası hükmü gereği kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızası ile işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği, dava konusu Yönetmelik ile kişisel verilerin paylaşımı konusunda düzenleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu; 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar" ibaresi yönünden, kişisel verilerin korunmasına ilişkin pek çok düzenlemede bu verilerin saklanması için öngörülen sürenin bir ila beş yıl arasında değiştiği, en uzun saklama süresinin beş yıl olduğu, Özel Hastaneler Yönetmeliğinde de hasta dosyalarının en az yirmi yıl süre ile saklanacağının düzenlendiği; 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17’de yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresi ve "Denetim Formu" başlıklı EK-17 yönünden, kanuni dayanağı olmaksızın Yönetmelik ile yaptırım öngörüldüğü, bu yaptırımlar sonucunda üremeye yardımcı tedavi merkezlerinin süresiz olarak kapatılma tehdidi ile karşı karşıya kaldığı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz ilkesinin ihlal edildiği iddia edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresi ile 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ibaresi ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibareleri yönünden, üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin evli çiftlere uygulanmasının amacının evlilik dışı doğan çocukların korunması olduğu, donasyonun yasaklanmasının soybağının ve nesillerin korunması açısından önemli olduğu; 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresi yönünden, mülga Yönetmelik ile planlama hükümlerinin getirildiği, bu Yönetmelik ile de bu hükümlerin korunduğu, yeni açılacak ÜYTE merkezlerinin kamu hastaneleri ve özel hastaneler bünyesinde ünite olarak açılması öngörülerek, kamu hastaneleri ve özel hastaneler bünyesinde halihazırda mevcut bulunan personel ve tıbbi cihazlarla en üst seviyede hizmet sunulmasının (özellikle ameliyathane ve yoğun bakım yönünden) amaçlandığı; 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendi yönünden, verilen spermin vakit kaybı olmadan güvenilir bir şekilde çekmece ile laboratuvara ulaşmasının numunelerin karışmasını önleyeceği, mahremiyeti sağlayacağı, ortamın yarı steril olmasından dolayı uygulamanın bu şekilde sürdürüldüğü, beş yıldır Bakanlığa herhangi bir şikayetin ulaşmadığı; 19. maddesinin 7. fıkrası yönünden, düzenlemenin faaliyeti sona eren kuruluşta yer alan belgelerin saklanmasına yönelik bir tedbir olduğu, kişisel verilerin işlenmesine ilişkin olmadığı, ileride doğacak hukuki durumlar için bu verilerin saklanmasının önem arz ettiği; 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar" ibaresi yönünden, söz konusu hükmün mülga Yönetmelikte de aynı şekilde olduğu ve mülga Yönetmeliğin hazırlık aşamasında sürenin otuz yıl olmasının Adalet Bakanlığınca önerildiği; 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17’de yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresi ile "Müeyyide Formu" başlıklı EK-17 yönünden, 3359 sayılı Kanun’un ek 11. maddesinde, sağlık hizmeti sunumu ile ilgili tüm iş ve işlemlerin Sağlık Bakanlığınca denetleneceğinin ve düzenleneceğinin belirtildiği, düzenlemenin üst hukuk normlarına uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ :Dava, 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğinin 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresi, 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ibaresi ve " Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibareleri, 2. maddesinde, 17. maddesinin 2. fıkrasının (ç), (d) ve (e) bentlerinde, 25. maddesinin 4. fıkrası ile bu fıkranın (b) bendinde yer alan "işleten" ibaresi, 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan " Müstakil merkez açılamaz." ibaresi, 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3. alt bendi, 17. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi, aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan "ÜYTE ünite sorumlusu tam zamanlı/kadrolu çalışır." ibaresi, 19. maddesinin 7. fıkrası, 20. maddesinin 4. fıkrasında yer alan "verici aday" ibaresi, 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan " Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar" ibaresinin, aynı maddenin 4. fıkrasında yer alan " Müstakil merkezlerde doğum yaptırılamaz. Ancak, merkezler ÜYTE uygulaması sonucu oluşan gebeliklerin akıbetini idari olarak takip eder" ibaresi, 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17’te yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresi ve 30. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "sorumlu olmayan" ibaresi ile "Denetim Formu" başlıklı eki EK-17'nin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 56. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; 3. fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; 4. fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği, 124. maddesinde, bakanlıkların kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3. maddesinin (a) bendinde; sağlık kurum ve kuruluşlarının yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde diğer Bakanlıkların da görüşü alınmak suretiyle Sağlık Bakanlığınca planlanacağı, koordine edileceği, mali yönden desteklenip geliştirileceği, (c) bendinde; bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık Bakanlığınca düzenleneceği kurala bağlanmış, 9. maddesinin 1. fıkrası (c) bendinde; bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususları yönetmelikle düzenleme yetkisinin Sağlık Bakanlığına ait olduğu düzenlenmiştir.
663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat, görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmiş, anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 40. maddesinde; Sağlık Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluk alanlarına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler yapabileceği kurala bağlanmıştır.
Anılan mevzuat hükümlerine dayanılarak hazırlanan ve 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, bu yönetmeliğin amacının; çocuk sahibi olamayan evli çiftlerden, tıbben uygun görülenlerin üremeye yardımcı tedavi metotları vasıtasıyla çocuk sahibi olmaları için yapılacak uygulamanın esaslarını, bu uygulamayı yapacak merkezlerin açılması, çalışması ve denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu ifade edilmiş,kapsam başlıklı 2. maddesinde, "Bu Yönetmelik, bünyesinde üremeye yardımcı tedavi merkezi bulunan üniversite ile kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ve hastaneleri, tıp merkezleri ile özel hastaneleri ve gerçek kişi ve özel hukuk tüzel kişilerine ait müstakil üremeye yardımcı tedavi merkezlerini ve bunların üremeye yardımcı tedavi yöntemleriyle ilgili faaliyetlerini ve işletenlerini kapsar." hükmü yer almış;Tanımlar başlıklı 4. maddesinin (ğ) bendinde, "Üremeye yardımcı tedavi (ÜYTE): Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin çeşitli yöntemlerle döllenmeye daha elverişli hale getirilerek, gerektiğinde vücut dışında döllenmesini sağlayıp, gametlerin veya embriyonun anne adayına transferini kapsayan ve modern tıpta bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kabul edilen uygulamaları,"ifade edeceği hükmü yer almış;Merkez açmaya yetkili kurumlar başlıklı 9. maddesinde, "(1) Merkezler; bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık dalı ile erişkin ve yeni doğan yoğun bakımı bulunan hastanelerde ünite şeklinde açılır. Bu ünite hastane hizmet binasının veya kampüsünün dışında ayrı bir yerde oluşturulamaz. Hastane bünyesinde birden fazla merkez açılamaz.(2) Kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı hastaneler ve özel hastaneler bünyesinde merkez açılabilir. Müstakil merkez açılamaz. (3) Özel hastane bünyesinde açılacak merkezler, öncelikle 27/3/2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliği kapsamında ruhsata esas projeye işlenir. Proje ve planlama ile ilgili izin alınmasını müteakip işlemlere devam edilir. (4) Kamuya ait hastane bünyesinde açılacak merkezler için öncelikle kurumların ilgili mevzuatına uygun olarak gerekli izinler alınır.(5) Müstakil merkezler için ruhsat düzenlenir. Diğer merkezler ise hastanenin veya tıp merkezinin ruhsatına ve/veya faaliyet izin belgesine işlenir." kuralı yer almış; Merkezin bölümleri ve özellikleri başlıklı 13. maddesinin a bendinin 3. alt bendinde, "Sperm verme odası: Yarı steril alanda oluşturulan ve sperm alınması için, androloji laboratuvarına numune verme çekmecesi ile bağlantısı bulunan içinde lavabo ve duş bulunan özel bir odadır." düzenlemesi yer almış; Personel durumu başlıklı 17. maddesinde Merkezlerde, bu maddede belirtilen personelin bulunacağı belirtilmiş, anılan maddenin 2. fıkrasının iptali istenilen c) bendinde de, "Mesul müdür, tabiplik mesleğini sadece mesul müdürlük yaptığı merkezde icra edebilir; muayenehane de dâhil olmak üzere, başka bir sağlık kuruluşunda mesleğini serbest icra etmesi yasaktır." hükmü yer almış:19. Maddesinde kayıt sistemi düzenlenmiş; 20. maddesinde üreme hücreleri ve gonad dokularının saklanma kriterlerine yer verilmiş; 25. maddesinde Merkezin taşınması, birleşme ve sahiplik değişikliğine ilişkin kurallara yrer verilmiş; 26. maddesinde Merkezin sorumlulukları ve uyması gerekli diğer hususlara ayrıntılı olarak yer verilmiş; 28. maddesinde müeyyideler yer almış; 30. maddesinde merkezlerde çalışmaya ilişkin hususlar düzenlenmiş ve EK-17. maddede de bu yönetmelik hükümlerine aykırılık halinde uygulanacak müeyyideler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Dava konusu yönetmeliğin, düzenli, etkin, verimli, kaliteli ve yaygın sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak üzere, çocuk sahibi olamayan evli çiftlerden, tıbben uygun görülenlerin üremeye yardımcı tedavi metotları vasıtasıyla çocuk sahibi olmaları için yapılacak uygulamanın esaslarını, bu uygulamayı yapacak merkezlerin açılması, çalışması ve denetlenmesi ile ilgili, usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarıldığı anlaşılmakta olup; anılan yönetmeliğin dava konusu edilen maddelerinde yer alan düzenlemelerin de bu amaç doğrultusunda, alanındaki sağlık hizmetinin daha etkin, verimli, kaliteli ve yaygın olarak sunulmasının sağlanmasına yönelik hükümler içerdiği ve geçici madde ile de daha önce açılan merkezlerin belirli bir süre içinde Yönetmelikle getirilen yeni düzenlemelere uyum koşullarını bir geçiş süreci içerisinde öngördüğü görülmektedir.
Bu durumda davalı idarece, Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname ile kendisine verilen görev ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve sağlık hizmetlerinin düzenli, verimli, kaliteli ve yaygın şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla hazırlandığı anlaşılan yönetmelik maddelerinde; anılan kamu hizmetinin gereklerine, kamu yararına, dayanağı yasa hükümlerine ve hukuka aykırılık bulunmamakta olup aksi yöndeki davacı iddiaları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 26/04/2017 tarihli ve E:2014/9572, K:2017/2051 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08/05/2019 tarih ve E:2017/3349, K:2019/2170 sayılı kararıyla kısmen onanıp kısmen bozulması üzerine, bozulan kısım hakkında Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
Dava; 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin; 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresinin, 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibarelerinin, 2. maddesinde, 17. maddesinin 2. fıkrasının (ç), (d) ve (e) bentlerinde, 25. maddesinin 4. fıkrası ile bu fıkranın (b) bendinde yer alan "işleten" ibarelerinin, 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresinin, 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendinin, 17. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin, aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan "ÜYTE ünite sorumlusu tam zamanlı/kadrolu çalışır." ibaresinin, 19. maddesinin 7. fıkrasının, 20. maddesinin 4. fıkrasında yer alan "verici aday" ibaresinin, 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar" ibaresinin, 26. maddenin 4. fıkrasında yer alan "Müstakil merkezlerde doğum yaptırılamaz. Ancak, merkezler ÜYTE uygulaması sonucu oluşan gebeliklerin akıbetini idari olarak takip eder" ibaresinin, 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17’de yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresinin, 30. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "sorumlu olmayan" ibaresi ile "Müeyyide Formu" başlıklı eki EK-17'nin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 26/04/2017 tarihli ve E:2014/9572, K:2017/2051 sayılı kararıyla, dava konusu Yönetmeliğin, 17. maddenin 2. fıkrasının (c) bendinin ve 30. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "sorumlu olmayan" ibaresinin iptaline, diğer maddeler bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08/05/2019 tarih ve E:2017/3349, K:2019/2170 sayılı kararı ile; Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresi, 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibareleri, 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresi, 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendi, 19. maddesinin 7. fıkrası, 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dökümanları en az otuz yıl saklar" ibaresi, 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17'de yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresi ve "Müeyyide Formu" başlıklı EK-17 yönünden davanın reddine ilişkin kısmının, "her bir düzenlemenin ayrı ayrı hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiği, bu maddeler yönünden ortak gerekçeye yer verilerek davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygun bulunmadığı" gerekçesiyle bozulmasına; kararın diğer maddeler yönünden davanın reddine ve 17. maddenin 2. fıkrasının (c) bendinin ve 30. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "sorumlu olmayan" ibaresinin iptaline ilişkin kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.
Anılan karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulmamıştır.
Buna göre, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararının gerekçesi doğrultusunda, bozulan kısımların yeniden esastan incelenmesi ve bir karar verilmesi gerekmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında da, idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği, ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, "Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır. Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir. Bu düzenleme ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılır." hükmü; (e) bendinde, "Tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesi sağlanır." hükmü; (g) bendinde ise, "Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı; sağlık ve yardımcı sağlık personelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdam planlaması yapar, ülke ihtiyacına uygun nitelikli sağlık personeli yetiştirilmesi amacıyla hizmet öncesi eğitim programları için Yükseköğretim Kurulu ile koordinasyonu sağlar. Serbest ya da kamu kuruluşlarında mesleklerini icra eden sağlık ve yardımcı sağlık personeline hizmetiçi eğitim yaptırır. Bunu sağlamak amacıyla üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarının imkânlarından da yararlanır. Hizmetiçi eğitim programının ne şekilde ve hangi sürelerle yapılacağı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca çıkartılacak yönetmelikte tespit edilir." hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, "Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir." hükmüne; ek 11. maddesinde, "Sağlık hizmeti sunumu ile ilgili tüm iş ve işlemler Sağlık Bakanlığınca denetlenir.
Olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana ve sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç, ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Özel izne tabi hizmet birimlerini Sağlık Bakanlığından izin almaksızın açan veya buralarda verilecek hizmetleri sunan sağlık kurum ve kuruluşları, bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yarısına kadar idari para cezası ile cezalandırılır.
Bakanlıkça belirlenen kayıtları uygun şekilde tutmayan veya bildirim zorunluluğunu yerine getirmeyen sağlık kurum ve kuruluşları iki defa uyarılır. Uyarıya uymayanlara bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yüzde biri kadar idari para cezası verilir.
Sağlık Bakanlığınca belirlenen acil hastaya müdahale esaslarına; personel, tıbbi cihaz ve donanım, bina ve hizmet birimleri, malzeme ile ilaç standartlarına uyulmaması hâllerinde bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yüzde beşine kadar idari para cezası uygulanır.
Bu maddedeki idari para cezasını gerektiren fiillerin bir yıl içinde tekrarı hâlinde idari para cezaları bir kat artırılarak uygulanır; üçüncü defa işlenmesinde ise sağlık kurum ve kuruluşunun ilgili bölümünün veya tamamının faaliyeti on güne kadar durdurulur. Aynı isim ve sahiplikte birden fazla sağlık kurum ve kuruluşu bulunması hâlinde idari yaptırımlar sadece ihlalin yapıldığı sağlık kurum ve kuruluşu ile sınırlı olarak uygulanır.
Bu maddede belirtilen idari para cezalarını vermeye valiler, faaliyet durdurma cezasını vermeye Sağlık Bakanlığı yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezleri yönünden Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.
663 sayılı -dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihteki adıyla- Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin -09/07/2018 tarihli mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile mülga- "Düzenleme yetkisi" başlıklı 40. maddesinde, "Bakanlık ve bağlı kuruluşlar görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilir." yönünde düzenlemeye yer verilmiştir.
Anılan mevzuat hükümlerine dayanılarak hazırlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Yönetmeliğin, "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu Yönetmeliğin amacı; çocuk sahibi olamayan evli çiftlerden, tıbben uygun görülenlerin üremeye yardımcı tedavi metotları vasıtasıyla çocuk sahibi olmaları için yapılacak uygulamanın esaslarını, bu uygulamayı yapacak merkezlerin açılması, çalışması ve denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir." kuralına;
"Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde, "Üremeye yardımcı tedavi (ÜYTE): Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin çeşitli yöntemlerle döllenmeye daha elverişli hale getirilerek, gerektiğinde vücut dışında döllenmesini sağlayıp, gametlerin veya embriyonun anne adayına transferini kapsayan ve modern tıpta bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kabul edilen uygulamaları ifade eder." kuralına;
9. maddesinin 2. fıkrasında, "Kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı hastaneler ve özel hastaneler bünyesinde merkez açılabilir. Müstakil merkez açılamaz.” kuralına;
13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendinde, "Merkezler genel ve uygulama olmak üzere iki bölüm olarak değerlendirilir.
a) Uygulama Bölümü: Hastaların ve personelin hazırlık alanlarından geçerek kontrollü olarak girebildiği yarı steril ve steril alanlardan oluşan ve ÜYTE uygulamalarının yapıldığı bölümdür. Uygulama bölümü girişinde birbirine senkronize ikinci kapısı sedye transfer noktası olan ve içine hiçbir mahal açılmayan sedye transfer holü/ yarı steril alan olmalıdır. Uygulama bölümünde şu birimler bulunur.
...
3) Sperm verme odası: Yarı steril alanda oluşturulan ve sperm alınması için, androloji laboratuvarına numune verme çekmecesi ile bağlantısı bulunan içinde lavabo ve duş bulunan özel bir odadır.” düzenlemesine;
“Kayıt sistemi" başlıklı 19. maddesinin 7. fıkrasında, “Faaliyeti sona eren merkezler, yazılı ve/veya elektronik kayıtlarını, defterleri ve diğer belgeleri arşiv ile ilgili mevzuatta belirtilen süre müddetince saklanmak üzere Müdürlüğe devreder.” düzenlemesine;
"Merkezin sorumlulukları ve uyması gerekli diğer hususlar" başlıklı 26. maddesinin 3. fıkrasında, "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar ve Bakanlıkça istenildiğinde gönderir.” düzenlemesine;
“Müeyyideler" başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasında, "Bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uymayanlar hakkında, Ek-17’te yer alan müeyyideler uygulanır.” kuralına yer verilmiş; EK-17’de ise, yasak fiiller ve bunların müeyyideleri düzenlenmiştir.
Ayrıca, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun'a, 05/12/2018 tarih ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7151 sayılı Kanun'un 16. maddesi ile eklenen ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren ek 1. maddede, "Doğal yollarla çocuk sahibi olunamadığı veya tıbbi gereklilik bulunduğu hâllerde, kadın ve/veya erkeğin üreme hücrelerinin tıbbi yöntemlerle döllenmeye elverişli hâle getirilmek ve vücut içinde veya dışında döllenmesini sağlamak suretiyle üreme hücreleri veya embriyo anne adayına uygulanabilir. Bu yöntem sadece evli olan eşler arasında gerçekleştirilir. Bu tedavi uygulamaları, Bakanlıkça belirlenen tıbbi esaslar çerçevesinde yalnızca Bakanlıkça yetkilendirilmiş hekimler tarafından ve Bakanlıkça ruhsatlandırılan üremeye yardımcı tedavi uygulama merkezlerinde gerçekleştirilebilir. Üremeye yardımcı tedavi uygulama merkezlerinin açılması, çalışması ve denetlenmesi usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
Eşlerden biri veya her ikisinden alınan üreme hücreleri ve bu hücrelerden elde edilen embriyonun, başka kişilere uygulanması yoluyla çocuk sahibi olmak ve taşıyıcı annelik yapmak yasaktır.
Başkasına ait üreme hücresi ve/veya embriyonun kullanılması suretiyle donasyon işlemi yapılması ve bu amaçla üreme hücresi ve/veya embriyo bağışlanması, satılması, bulundurulması, kullanılması, saklanması, taşınması, ithalatı, ihracatı ve bu işlemlere aracılık edilmesi yasaktır." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1) Dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresi ile 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibarelerinin incelenmesi:
Anayasa'nın 17. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; 20. maddesinde de, özel yaşama ve aile yaşamına saygı hakkı güvence altına alınarak, herkesin, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu ifade edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşme’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” kenar başlıklı 8. maddesinde de, “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir." denilmiştir.
Üreme hakkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında, hem özel yaşama saygı hakkı çerçevesinde hem de aile yaşamına saygı hakkı çerçevesinde görülmektedir. Bu hak çerçevesinde bir çiftin üremeye yardımcı tedavi yöntemlerini kullanarak çocuk sahibi olmayı istemesi, Sözleşmenin 8. maddesi kapsamında özel yaşama ve aile yaşamına saygı hakkının bir ifadesi olarak görülmüş, ancak üremeye yardımcı tedavide hızlı ilerleyen tıbbi ve bilimsel gelişmelere karşın, toplumların etik ve ahlak anlayışları dikkate alındığında bu konularda devletlerin geniş bir takdir alanına sahip olduğu kabul edilmiştir. (AİHM, S.H. ve diğerleri-Avusturya, Başvuru No:57813/00,T.01/04/2010; Evans-Birleşik Krallık, Başvuru No:6339/05, T.10/04/2007)
Ülkemizde de, üremeye yardımcı tedavi metotları vasıtasıyla çocuk sahibi olunabilmesi için yapılacak uygulamaların esasları, 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik ile belirlenmiştir.
Bu doğrultuda, Yönetmeliğin dava konusu edilen 1. maddesi ile, üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin sadece evli olan çiftler arasında gerçekleştirilmesi prensibi benimsenmiş; 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde, üremeye yardımcı tedavide, anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin kullanılacağı ifade edilerek tedavide eşlerin kendilerine ait üreme hücrelerini kullanabileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Davalı idare tarafından, anılan düzenlemeler yapılırken soybağına ilişkin yürürlükteki mevzuat hükümlerinin göz önünde bulundurulduğu, soybağı ve nesillerin korunması amacıyla hareket edildiği belirtilmektedir.
Buna göre, halkın değer yargıları, sosyo-kültürel yapısı ile soybağı ve miras hukuku hükümleri göz önünde bulundurularak, nesebin korunması amacıyla yapıldığı anlaşılan anılan düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Nitekim, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun'a, 05/12/2018 tarih ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7151 sayılı Kanun'un 16. maddesi ile eklenen ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren ek 1. maddede, üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin sadece evli olan eşler arasında gerçekleştirilmesine izin verilmiş, donasyon, üreme hücreleri ve embriyonun başkalarında kullanılması, taşıyıcı annelik gibi uygulamalar yasaklanmıştır.
Kanun'un gerekçesinde, düzenlemenin; halkın inançları, değer yargıları ve sosyo kültürü göz önünde bulundurularak yapıldığı, düzenlemeler ile nesebin korunması amacının güdüldüğü vurgulanmıştır.
2) 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresinin incelenmesi:
Üremeye yardımcı tedavi uygulamaları ve üremeye yardımcı tedavi merkezlerine ilişkin mevzuatın tarihsel gelişimi incelendiğinde, bu alanın, 1987 yılından başlamak üzere Yönetmeliklerle düzenlendiği görülmektedir. İlk olarak, bilinen ve mevcut tedavi yöntemleriyle gebe kalamayan evli kadınların bir kısmının, invitro fertilizasyon (İVF) ve embriyo transferi (ET) yoluyla gebe kalmasının sağlanmasını ve bu uygulamanın esaslarını, bu uygulamayı yapacak merkezlerin açılması, çalışması ve denetlenmesi ile bunların bağlı olduğu kamu kurum ve kuruluşlarının, gerçek kişilerin ve özel hukuk tüzel kişilerinin uymakla zorunlu olduğu esasları düzenlemek amacıyla, 21/08/1987 tarih ve 19551 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İnvitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi Merkezleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiş ve İVF ve ET merkezlerinin kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri tarafından, bunlara ait genel ve özel hastaneler bünyesinde bir ünite şeklinde veya sadece İVF ve ET uygulamak maksadıyla müstakil olarak kurulabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bununla birlikte, anılan Yönetmeliği yürürlükten kaldıran ve 06/03/2010 tarih ve 27513 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra müstakil merkez olarak faaliyet göstermek üzere merkez açma başvurularının kabul edilmeyeceği hükmüne yer verilmiş, böylece müstakil merkez açılması uygulaması sonlandırılmıştır. Ancak, anılan Yönetmeliğin geçici 2. maddesi ile, mevcut müstakil merkezlerin faaliyetlerine devam etmelerine olanak sağlanarak buna ilişkin koşullar düzenlenmiştir.
Müstakil merkez açılamayacağına ilişkin düzenlemeye, 06/03/2010 tarihli Yönetmeliği yürürlükten kaldıran ve 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan dava konusu Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinde de yer verilmiş; maddenin 1. fıkrasında, üremeye yardımcı tedavi merkezlerinin, bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık dalı ile erişkin ve yenidoğan yoğun bakımı bulunan hastanelerde ünite şeklinde açılacağı, bu ünitenin hastane hizmet binasının veya kampüsün dışında ayrı yerde oluşturulamayacağı kuralına yer verildikten sonra, dava konusu 2. fıkrasında, merkezlerin kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı hastaneler ve özel hastaneler bünyesinde açılabileceği, müstakil merkez açılamayacağı belirtilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, "müstakil merkez"; 21/08/1987 tarih ve 19551 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İnvitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi Merkezleri Yönetmeliği kapsamında Bakanlıkça hastane ve tıp merkezi binaları dışında müstakilen ruhsatlandırılmış merkezler olarak tanımlanmıştır.
3359 sayılı Kanun uyarınca; ülke sathında sağlık hizmetinin sunumunu tek elden planlamak, uygulamak, uygulatmak, koordine etmek, geliştirmek, denetlemek, sağlık kurumlarının niteliklerini ve dağılımını belirlemek konusunda yetkili olan Sağlık Bakanlığı tarafından, nitelikli sağlık hizmeti verilebilmesi ve sağlık hizmetinin ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması amacıyla planlama yapılabileceği açıktır.
Nitekim, dava konusu Yönetmeliğin "Merkezlerin planlanması" başlıklı 7. maddesinde de, Bakanlıkça atıl kapasite oluşturulmaması ve kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanılması için mevcut merkezlerin çalışma performansları ve hizmet kaliteleri de dikkate alınarak ülke, bölge ve il bazındaki ihtiyaca göre kamu ve özel hastaneler bünyesinde açılacak merkezler için planlama yapılacağı, yapılan planlama doğrultusunda kamu ve özel hastaneler bünyesinde merkez açılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Yine bu doğrultuda, Yönetmeliğin 9. maddesinde, nitelikli sağlık hizmeti verilebilmesi ve hizmet standartlarının yükseltilmesi amacıyla, üremeye yardımcı tedavi merkezlerinin, bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık dalı ile erişkin ve yenidoğan yoğun bakımı bulunan hastanelerde ünite şeklinde açılması öngörülmüş, müstakil merkez açılamayacağı belirtilmiştir.
Ayrıca davalı idare tarafından, üremeye yardımcı tedavinin zor ve zahmetli bir tedavi olduğu, tedavi sonrası oluşan gebeliklerin genelde çoğul gebelik olduğu ve riskli kabul edildiği, gerçekleşebilecek komplikasyonlara karşı hastaların tedavisinin, gebelik dönemi ve doğum evresi dahil, yoğun bakımı ve ameliyathanesi bulunan bir hastanede yapılması gerektiği, düzenlemenin anne ve çocuk sağlığının korunması amacını güttüğü de belirtilmektedir.
Buna göre, üremeye yardımcı tedavi merkezlerinin, özellikli sağlık hizmetlerinin sunulduğu hizmet birimleri olduğu, anne ve çocuk sağlığının korunması açısından bu merkezlerin yoğun bakımı ve ameliyathanesi olan hastaneler bünyesinde kurulmasının nitelikli sağlık hizmeti sunumunun gereği olduğu, dava konusu düzenlemenin kamu yararı ve hizmet gerekleri güdülerek hizmet standartlarının yükseltilmesi amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde; Yönetmeliğin yayımı tarihine kadar Bakanlıktan faaliyet izni/ruhsat almış olan müstakil merkezlerin halihazırdaki bina şartları, fiziki standartları, sağlık çalışanları bakımından mevcut durumları ile faaliyetine devam edecekleri yönünde düzenlemeye yer verilerek daha önce verilen izinler çerçevesinde açılmış olan müstakil merkezlerin mevcut halleriyle faaliyetlerine devam etmesine izin verilmek suretiyle, kazanılmış haklarının korunduğu da görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, müstakil üremeye yardımcı tedavi merkezi açılamayacağı yönündeki dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

3) 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendinin incelenmesi:
Yönetmeliğin 13. maddesinde, merkezlerin bölümleri ve özellikleri belirlenmiş; maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde, "uygulama bölümü"nün, hastaların ve personelin hazırlık alanlarından geçerek kontrollü olarak girebildiği yarı steril ve steril alanlardan oluşan ve üremeye yardımcı tedavi uygulamalarının yapıldığı bölüm olduğu ifade edilmiş; anılan bendin dava konusu edilen 3 numaralı alt bendinde, uygulama bölümünde yer alan birimler arasında sperm verme odası sayılmış, sperm verme odasının, yarı steril alanda oluşturulan ve sperm alınması için, androloji laboratuvarına numune verme çekmecesi ile bağlantısı bulunan, içinde lavabo ve duş yer alan özel bir oda olduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafından, androloji laboratuvarının sperm ile ilgili test ve işlemlerin yapıldığı bölüm olduğu, burada temizlik ve sterilizasyonun önemli olduğu, bu nedenle sperm verme odasının, yarı steril alanda olmasının ve androloji laboratuvarına çekmece ile bağlantısı bulunmasının sterilizasyon kurallarına aykırı olduğu iddia edilmektedir.
Dava konusu edilen düzenleme incelendiğinde; sperm verme odasının cerrahi ya da tıbbi müdahale yapılan bir birim olmadığı, hastaların numune verebilmeleri için oluşturulmuş, içinde lavabo ve duş bulunan bir bölüm olduğu, verilen numunenin laboratuvara gidilmeden odada bulunan çekmece yoluyla laboratuvara ulaştırılmasının sağlandığı, bunun steril laboratuvar ortamını etkileyecek bir durum oluşturmadığı gibi hasta mahremiyetini de sağladığı anlaşılmakla dava konusu düzenlemede, davacının iddia ettiği yönde bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

4) 19. maddesinin 7. fıkrasının incelenmesi:
Yönetmeliğin 19. maddesinin 7. fıkrasında, faaliyeti sona eren merkezlerin, yazılı ve/veya elektronik kayıtlarını, defterleri ve diğer belgeleri, arşiv ile ilgili mevzuatta belirtilen süre boyunca saklanmak üzere il sağlık müdürlüğüne devredeceği düzenlenmiştir.
1219 sayılı sayılı Tababet ve Şauabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 72. maddesinde, tabip ve diş tabiplerine, 13/01/1983 tarih ve 17927 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 32. maddesi ile Sağlık Bakanlığına bağlı yataklı tedavi kurumlarına, 27/03/2002 tarih ve 24708 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliği hükümleri ile özel hastanelere, tıbbi kayıtları tutma, bu kayıtları saklama yükümlülüğü getirilmiş; dava konusu düzenlemenin yayımı tarihinde yürürlükte olan 16/05/1988 tarih ve 19816 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik ile de, kamu kurum ve kuruluşlarına, iş ve işlemleri sonucunda oluşan belgeleri arşivde muhafaza etme yükümlülüğü getirilmiştir.
Anılan mevzuat incelendiğinde, tıbbi kayıtların arşivlenmesi ile; tıbbi kayıtların toplanmasının, düzenlenmesinin, kaybının engellenmesinin, ayrıca denetim, bilimsel çalışmalar, istatistiksel değerlendirmeler, adli mercilerce istenmesi, hastaların diğer müracaatları gibi durumlar için hazır bulundurulmasının amaçlandığı görülmektedir.
Bu husus göz önünde bulundurulduğunda, tıp merkezlerinde tutulan kayıtların, merkezin faaliyeti sona erdikten sonra kaybolmasını engellemek ve saklama süresi boyunca muhafazasını sağlamak amacıyla getirildiği anlaşılan düzenlemenin kamu yararı, hizmet gereklerine uygun olduğu, bu itibarla düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

5) 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl saklar" ibaresinin incelenmesi:
Yönetmeliğin 26. maddesinin 3. fıkrasında, merkezlerin, Yönetmeliğin öngördüğü form ve dokümanları en az otuz yıl süreyle saklayacağı düzenlenmiştir.
Davacı tarafından, üremeye yardımcı tedavi merkezlerinin form ve ilgili evrakı otuz yıl saklama yükümlülüğüne tâbi tutulmalarının hukuka aykırı olduğu iddia edilmektedir.
Tıbbi kayıtların arşivlenmesinin yukarıda bahsedilen amacı ve üremeye yardımcı tedavi merkezlerinde tutulan tıbbi kayıtların ve saklanan diğer belgelerin hukukun pek çok alanını ilgilendirebilecek hassas veriler olduğu dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükmü ile bu belgelerin saklanması için öngörülen otuz yıllık süresinin makul olduğu, düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

6) 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17’te yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresi ve "Müeyyide Formu" başlıklı eki EK-17'nin incelenmesi:
Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında, bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uymayanlar hakkında, Ek-17’de yer alan müeyyidelerin uygulanacağı belirtilmiş; EK-17’de ise, yasak fiiller ve bunların müeyyideleri belirlenmiştir.
Davacı tarafından, kanuni dayanağı olmaksızın Yönetmelik ile yaptırım öngörüldüğü, böylece suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği iddia edilerek anılan düzenlemelerin iptali istenilmektedir.
3359 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, sağlık hizmetine dair bir çok düzenlenmenin Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle yapılmasının öngörüldüğü ve bu anlamda idareye geniş bir takdir hakkı tanındığı; anılan Kanun tarafından tanınan yetki alanlarından birinin de “sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi” olduğu görülmektedir.
Yine anılan Kanun'un ek 11. maddesinde, Sağlık Bakanlığının, "sağlık hizmet sunumuyla ilgili iş ve işlemleri denetleyeceği" belirtilmiş, maddede adli ve idari yaptırım gerektiren fiiller ve bunların müeyyideleri sayılmış, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Sağlık Bakanlığınca düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
Sağlık hizmetlerine dair temel bir kanun olan 3359 sayılı Kanun'da, bu hizmete dair bir çok düzenlenmenin Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle yapılması öngörülerek, tıbbi alandaki ihtiyaçlar ve teknolojik gelişmeler nedeniyle sürekli gelişen ve değişen bir kamu hizmeti alanı olan sağlık hizmetine dair idari politikaların daha etkin bir şekilde uygulanabilmesi için idareye geniş bir yetki alanı tanınmıştır.
Sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet standartlarının tespiti ile bu standartlara uyulup uyulmadığının denetimi bütünlük içinde yürütülmesi gereken hizmetlerdir. Kanun'un hizmet standartlarını belirlemeyi ve belirlenecek standartlara uyulup uyulmadığını denetleme görevini idareye vermesinin doğal sonucu olarak da hizmet standartlarına uymayanlara uygulanacak yaptırımları belirleyebileceğinin kabulü gerekir. (İDDK, 17/01/2018 tarih ve E.2015/2327, K.2018/42 sayılı kararı)
Bu durumda, dava konusu düzenlemelerin yasal dayanağının 3359 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükümleri olduğu sonucuna varılmakta olup, dava konusu düzenlemelerde bu yönüyle hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 30/09/2014 tarih ve 29135 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde yer alan "evli" ibaresi, 4. maddesinin (ğ) bendinde yer alan "kocanın" ve "Anne adayının yumurtası ile kocanın sperminin" ibareleri, 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Müstakil merkez açılamaz." ibaresi, 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 3 numaralı alt bendi, 19. maddesinin 7. fıkrası, 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Merkezler, bu Yönetmeliğin öngördüğü form ve dökümanları en az otuz yıl saklar" ibaresi, 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ek-17'de yer alan müeyyideler uygulanır." ibaresi ve "Müeyyide Formu" başlıklı EK-17 yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Sonucu itibarıyla dava kısmen ret, kısmen iptalle sonuçlandığından, davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin takdiren yarısı olan … TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan … TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, temyiz aşamasında davalı idare tarafından yapılan … TL yargılama giderinin yarısı olan 9,25 TL'nin davalı idare üzerinde bırakılmasına, … TL'nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
3. Davanın kısmen iptalle sonuçlanan ve kesinleşen kısmı için ilk kararda davacı lehine vekalet ücreti takdir edildiğinden, bu kararda davacı lehine yeniden vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4. Davalı idare lehine ilk kararda hükmedilen vekâlet ücretinin kaldırılarak, iş bu kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre duruşmalı işler için belirlenen … TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutar varsa kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde taraflara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 12/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi