Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/15623
Karar No: 2013/20375
Karar Tarihi: 04.07.2013

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/15623 Esas 2013/20375 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2012/15623 E.  ,  2013/20375 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA :Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde davalılardan ... ve ... ...... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, davalı.... Bakanlığı bünyesinde bulunan hastanede taşeron şirketin işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalılar temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1- İş yeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
    İş yeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
    Değinilen Yasanın 120 nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, iş yeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, iş yerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi iş yeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
    İş yerinin miras yoluyla intikali 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 599 uncu maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen madde hükmünde mirasbırakanın ölümü ile mirasçıların bir bütün olarak mirasa hak kazanacakları açıklanmıştır.
    İş yerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür iş yeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 9.HD. 22.7.2008 gün 2007/ 20491 E, 2008/ 21645 K.). Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
    İş yeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
    Basın İş Kanununa tabi iş yerleri bakımından, iş yerinin belirleyici unsurlarından olan marka, logo ve yayın imtiyaz hakları gibi maddî olmayan unsurların devri de işyeri devri olarak değerlendirilmelidir (Yargıtay 9. HD., 19.1.2010 gün, 2009/42958 E., 2009/354 K).
    Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, iş yeri devri olarak kabul edilmelidir.
    Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
    4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
    İş yerine Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından el koyulması ise iş yeri devri niteliğinde değildir. Bu durumda yönetim hakkına müdahale edilmekte veya bankacılık faaliyetleri askıya alınmaktadır.
    Yine özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de iş yeri devri olarak değerlendirilemez. Özelleştirmede iş yeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmektedir. Bununla birlikte, tamamı kamuya ait olan bir iş yerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri niteliğindedir (Yargıtay 9.HD. 8.7.2008 gün ve 2008/25370 E, 2008/ 19682 K.).
    İş yeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde iş yeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
    İş yerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup iş yeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre iş yeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İş yeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 9. HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/28944 K.).
    Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda iş yeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İş yeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
    Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
    İş yerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
    Somut olayda; dava dilekçesi ile davacı, davalı asıl işveren.... Bakanlığı"na bağlı ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nin mutfak ve yemek işlerini üstlenen alt işverenlerde, son olarak diğer davalı ... Temizlik Şirketi"nde 15.07.2010 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, iş akdinin ihalenin kazanılamadığı gerekçesiyle haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini, davalı.... Bakanlığı"nın üst işveren ... Şirketi"nin alt işvereni olarak alacaklarından sorumlu olduklarını iddia ederek alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı.... Bakanlığı vekili; hastane yönetiminin asıl işi olan tedavi ve.... hizmeti haricindeki diğer işleri üstlenen şirketler ile aralarında alt-üst işveren ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle Bakanlığa husumetin yöneltilemeyeceğini,.... Bakanlığı ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yemek hazırlama, pişirme, dağıtım ve sonrası hizmetlerini 19.12.2005 - 14.06.2008 tarihleri arasında .. Şirketi"nin, 2008/Temmuz - l5.07.2010 tarihleri arasında da imzalanan hizmet alım sözleşmeleri gereği davalı ... Şirketi"nin üstlendiğini, hizmet alım sözleşmeleri ve sözleşme eki teknik ve idari şartnamelerden de anlaşılacağı üzere işçi alınması, işçi çıkarılması ve işçi haklarının ödenmesinin yüklenici firmaya ait olduğunu, hastane idaresinin bu alacaklara ilişkin herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, yüklenici firmaya bağlı çalışan personelin şahsi sicil dosyalarının yüklenici şirket tarafından tutulduğunu, bu nedenle müvekkili Bakanlığa ait idarede kayıt bulunmadığını, 15.07.2010 tarihinde davalı ... Şirketi ile idare arasında imzalanan hizmet sözleşmenin sona erdiğini, bu tarihten sonra hastanenin yemek hazırlama, pişirme, dağıtım ve sonrası hizmetlerinin hizmet alım sözleşmesi ile ... Ticaret - ...... tarafından yerine getirilmeye başlandığını, idare ile herhangi bir iş sözleşmesi bulunmayan davacının iş akdinin feshinden doğan tüm hak ve alacaklarından ve iş akdinin haksız feshinden hastane idaresinin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, ayrıca talep edilen alacakların zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ... Şirketi vekili;.... Bakanlığı"na bağlı ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Kamu İhale Kanunu uyarınca bir kısım işlerini hizmet alım sözleşmeleriyle gördürdüğünü, öteden beri burada çalışmakta olan işçilerin gerçekte.... Bakanlığının işçisi olduğunu, 2008 yılından itibaren ihale ile söz konusu hizmetler belirli sürelerle üstlenilmiş olunduğundan süreli hizmet alım sözleşmesine bağlı olarak davacı ve diğer çalışanlarla belirli süreli akit yapıldığını, akdin belirli süreli yapılmasının bu objektif koşulu nedeniyle ardarda yapılan belirli süreli akitlerin belirli süreli niteliğini muhafaza ettiğini, davacı ve davacı konumunda bulunan tüm personelin hizmet akdi kendiliğinden asıl işveren.... Bakanlığı ve Kamu İhale Kanunu gereği aynı iş yerinde aynı hizmeti görmek anlamında ihaleyi alan yeni firma ile devam ettiğini, davacının hizmet akdinin ihaleyi alan en son müteahhit firma olan ... Temizlik - ......"ye devir ve teslim edildiğini, çalışmasına devam eden bir kısım işçilerin daha sonra iş akdinin feshedildiğini, feshe bağlı işçilik alacaklarından artık devralan işverenin sorumlu olacağını, davacının müvekkil şirketi ibra ettiğini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece; davalı.... Bakanlığı ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından işbu dava dosyası ile emsal dava dosyalarına ibraz olunan hizmet alım tip sözleşmelerinden hastanenin genel hizmetleri alımı işlerini ihale yöntemiyle sırasıyla .. Şirketi, ... Şirketi ve ... Ticaret - ......"nin üstlendiği, adı geçen şirketlerin ihale dönemi ve iş yerinin bulunduğu yer itibariyle ... aldığı sicil numaraları ile işlem gördüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu ... İl Müdürlüğünün mahkememize ve emsal derdest dava dosyalarına gönderdiği cevabi yazı ve eki belgelerden tescil edilen sicil numaralı işverenlerinin tespit olunduğu, davacı tanıklarının özetle; davalı Bakanlığın ... Eğitim Araştırma Hastanesinde taşeron .. şirketinin elemanı olarak çalıştıklarını, .. Şirketinin ihaleyi kaybetmesi ile ... Şirketinin ihale ile işi üstlendiğini ve ... Şirketinde de çalışmalarına devam ettiği, 2010/Temmuz ayında ... Şirketinin de ihaleyi kaybettiği, ... isimli başka bir firmanın ihaleyi aldığı, ... Şirketinin başka bir yerde çalışma teklifinde bulunmadığı, ihaleyi alan yeni şirketin (...) ise olumsuz koşullarda (maaşları düşürerek buna karşın çalışma saaderini arttırarak) iş teklif ettiği, ayrıca ibraname istediği, kabul etmeyince ihaleyi alan yeni şirket tarafından kabul etmeyen işçilerin çalıştırılmadığı, bu şekilde yaklaşık 75 işçinin iş akdinin feshinin ... Şirketi tarafından yapılan toplantıda yazılı olarak bildirildiğini ifade ettikleri, davalı tanıklarının özetle; davacıların yemekhanede çalışan işçiler olduğu,.... Bakanlığı"nın ... Eğitim Araştırma Hastanesinin yemek işlerinin taşeronlar tarafından üstlenildiği, ... Şirketi"nin ihaleyi kaybettiğini ve ... adında firmanın ihaleyi aldığını, davacının yeni şirkette çalışıp çalışmadığını, iş akdinin feshedilip edilmediğini bilmediklerini ifade ettikleri, ihale yöntemi ve hizmet alım sözleşmeleri ile işin gördürülmesinde ihaleyi kaybeden şirket tarafından iş akdinin feshedilmesi ya da diğer bir deyişle fesih bildirimi yapılması halinde akit bu fesih bildirimine dayalı olarak sona ermiş bulunacağından işçi daha sonra yeni ihaleyi alan şirket nezdinde çalışmaya başlasa dahi karşı tarafa ulaşan fesih bildirimi hukuki sonuçlarını doğuracağından akdin sona ermesine bağlı olarak ve diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde işçinin ihbar, kıdem ve izin ücreti alacağına hak kazanacağı veya açıkça bir fesih bildiriminde bulunulmamış olsa dahi ihaleyi yeni alan şirket tarafından işçiye iş verilmeme, eski işveren şirket tarafından da bir başka yerde iş teklif edilmemesi, çalıştırılmaması halinde işçinin iş akdi eylemli olarak son alt işveren tarafından feshedilmiş sayılarak bu durumda da akdin sona ermesi durumuna bağlı olarak ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve izin ücreti talebine hak kazanacağı, seri dava dosyalarının incelenmesinde bazı davacılara matbu olarak hazırlanmış davalı ... Şirketi"nin kaşe ve imzasını taşıyan FESİH BİLDİRİM YAZISI bulunduğu, özlük dosyalarından bu şekilde fesih bildirimi yapılan işçilerin; mahkemenin 2010/772 E kayıtlı ...,...sicil numarası ile tescil ve işlem gören ... Ticaret unvanlı ...... nezdinde çalışma kayıtlarının olmadığı, iş akitlerinin 15.07.2010 tarihi itibariyle sona erdiği, 17.08.2010 tarihinde tazminata hak kazanamayacak şekilde iş akdinin sona erdiğinin davalı tarafından kanıtlanamamış, dava tarihi itibariyle akit sona ermiş bulunduğundan davacının ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve izin ücreti alacağına hak kazandığı, belirtilen işçilerin iş akitleri yazılı fesih bildirimi ile veyahut yeni işi alan alt işverende çalıştırılmamak suretiyle iş akitleri işveren tarafından haklı bir nedene dayalı olmaksızın ve önelsiz sona erdirilmiş bulunduğundan ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve izin ücreti alacaklısı olduğu, ödemezlik savunması karşısında soyut olarak alacakları aldığı şeklinde beyanı içeren hangi alacak için hangi dönem karşılığında ve ne miktar ödeme yapıldığı belirtilmeden tüm alacaklarını aldığı şeklindeki ibranamenin İş Hukukuna hakim olan çerçeveler içerisinde geçerli kabul edilmediği, bir kısım davacıların özlük dosyası içerisinde yer alan yazılı hizmet sözleşmesinin incelenmesinde; belirli süreli akit yapılmasını gerektiren objektif nedenin bulunmadığı işlerde işçi ile akdedilen ya da akdedilmek istenilen sözleşmenin belirli süreli olarak kabul edilemeyeceği, bu sebeple belirsiz süreli iş akdi ile çalışanlara akdin sona ermesi ile ilgili olarak önce ihbarda bulunulması gerekmekte olup, bu yasal hükümlülüğe uyulmaması halinde ihbar tazminatı ve koşullarının bulunması halinde kıdem tazminatının ödenmesi gerekeceği anlaşılmış, davacının kıdem, ihbar ve izin ücreti alacaklısı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Emsal davada ... 2. İş Mahkemesi"nin, işçinin ihaleyi yeni alan ... Ticaret – ...... nezdinde çalışmasının devam etmesi sebebiyle feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatları ile izin ücreti alacaklarının reddine dair kararının davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi"nin 08.11.2012 tarih ve 2012/4970-24573 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin 15.07.2010 tarihinde feshedildiğini iddia ederek alacak isteklerinde bulunmuştur.
    Davacı tanıkları aynı yerde ihaleyi başka bir alt işverenin aldığını belirtmişlerdir. Bilirkişi fesih tarihini 15.07.2010 olarak almıştır. Dosya içerisinde bir kısım davacıların 15.07.2010 tarihinden itibaren ... Ticaret adlı işveren yanında çalışmaya başladığı bildirilmiştir. Dolayısıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul edilen fesih tarihi ve mahkemece davalı alt işverenin davacının iş sözleşmesini feshettiği yönündeki gerekçe hatalıdır.
    Davacının aynı iş yerinde ihaleyi alan yeni alt işveren nezdinde aralıksız olarak çalışmasına devam edip etmediği, böyle olunca da feshin gerçekleşip gerçekleşmediği açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ve farklılıklar bulunmasına rağmen tüm dava dosyaları için ortak gerekçe ile feshe bağlı kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının hüküm altına alınması hatalıdır.
    3- Davalı .. Şirketi bakamından davanın atiye terk edilmesine rağmen bu davalıya karar başlığında yer verilmemesi ve aleyhinde olumlu olumsuz hüküm kurulmaması hatalıdır.
    4- Yargılama giderlerine hükmedilirken davalıların sorumlu oldukları miktarın infazda tereddüte yol açmayacak şekilde belirtilmemesi de hatalıdır.
    5- Ayrıca dava dilekçesi ile faiz talep edilmediği gözetilmeyerek kısmi dava ile istenen alacak kalemlerine faiz uygulanmasıda hatalıdır.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi