....

Taraflar arasındaki eser sözleşmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında 18.03.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme uyarınca üzerine düşen edimleri yerine getirmeyerek zamanında yer teslimi yapmaması nedeniyle inşaat ruhsatı alınarak inşai faaliyetlere başlanamadığını ileri sürerek, inşaat ruhsatı alma ve kat irtifakı kurma konusunda yetki verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekili, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada, sözleşme gereği edimlerini yerine getirmeyerek inşaat ruhsatı almayan yüklenicinin kusuru nedeniyle, sözleşmenin feshini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı arsa sahibince yol fazlası yerin alımı ve sözleşme konusu parselle tevhit işleminin 04.08.2011 tarihinde tamamlandığı, bu tarihten itibaren kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde davacı müteahhit tarafından belediyeye ruhsat için başvuruda bulunulduğu, belediyece taşınmazın cephe aldığı yolun kamulaştırma işlemleri nedeniyle ruhsat işlemlerinin durdurulduğunun belirtildiği, kamulaştırma işleminin idari bir tasarruf olması ve bir dizi prosedür gereği ruhsat işlemlerinin sürüncemede kalmasında davacı müteahhide yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, davalı arsa sahibinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshine ilişkin irade açıklamasının geçerli ve haklı bir yönü bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı yapı ruhsatı alma ve kat irtifakı kurma konusunda yetki, birleşen dava ise sözleşmenin feshi istemine ilişkindir.
Asıl davada davacı yüklenicinin; sahte imza ile yapı ruhsatı başvurusu yaptığı iddiasıyla açılan ve özel evrakta sahtecilik suçundan yargılandığı ceza davasının sonucu beklenerek, yüklenicinin davalı arsa sahibinin imzasını taklit etmek suretiyle atılı suçu işlediğinin sabit hale gelmesi durumunda, bu eylemin arsa sahibi yönünden güven sarsıcı bir hareket olduğu ve bu haliyle sözleşme ile bağlı kalmasının davalıdan beklenip beklenemeyeceği, bahsi geçen davranışın sözleşmenin haklı feshi nedenini oluşturup oluşturmadığı hususları bir arada değerlendirilerek, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
.../...
S.2

2-Kabule göre, asıl davada davanın kabulüne karar verildiği halde, verilen yetkinin içeriği tek tek belirtilmeyerek HMK"nın 297/2 maddesine aykırı şekilde infazı kabil bir hüküm kurulmaması da doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerdee açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davalı- birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.