12. Hukuk Dairesi 2019/12802 E. , 2019/17047 K.
"İçtihat Metni"
Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık ..."nin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair ... 1. İcra Ceza Mahkemesinin 31/01/2019 tarihli ve 2018/1764 esas, 2019/325 sayılı kararı aleyhine..... Bakanlığının 14/10/2019 gün ve ..... sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2019 gün ve KYB......9 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun"un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği halde, 31/10/2017 tarihli taahhütnamede asıl alacak miktarı 32.900,00 Türk lirasına işlemiş faiz, komisyon, vekalet ücreti, tahsil harcı, tebligat masrafı, başvuru harcı, peşin harç, yolluk, taksi gideri, işlemiş faiz ve işleyecek faiz miktarları ilave olunarak 58.301,56 Türk lirası hesaplanan toplam borçtan 8.324,08 Türk lirası tahsilatın alacaklı vekili tarafından feragat edilen ilk hesaba dahil edilmiş sekiz kalem faiz, masraf ve ücret gibi ferilerin çıkarılmasından sonra toplam borcun 34.614,40 Türk lirası olarak hesaplandığı, feragat edilen kalemlerin asıl borca eklenip tahsil edilen miktarın bu toplamdan düşülmesi şeklinde yapılan hesabın hukuka aykırı olduğu ve bu nedenlerle taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığa isnat edilen suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle, sanığı beraati yerine, yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Borçlu sanık hakkında ... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/4082 esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibi sırasında, 31/10/2017 tarihli borç ödeme taahhütnamesi ile sanığın, borcun 34.614,4 Türk liralık kısmı için ödeme taahhüdünde bulunduğu, oysa icra takibi borcunun, dosya hesabı olan 58.301.56 TL’den haricen tahsil edilen 8.324,08 TL düşüldükten sonra Toplam: 49.977,48 Türk lirası olduğu, alacaklı vekilinin taahhüdü 34.614,4 TL için kabul ettiği nazara alındığında, taahhüt edilen alacak miktarı hususunda taraf iradelerinin birleştiği, icap ve kabulden oluşan ödeme anlaşmasının gerçekleştiği, bu sebeple taahhüdün geçerli olduğu anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 26/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.