1. Hukuk Dairesi 2016/4322 E. , 2019/912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS-ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın süreden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan...nin tek erkek evladı olması nedeniyle davalıyı daha fazla koruyup kolladığını, duygu ve düşünceleri ile bu durumu belli ettiğini, paydaşı olduğu 1614 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki payının yarısını 24.10.1972 tarihinde davalıya bağış suretiyle devrettiğini, bu hususun ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/188 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile öğrendiklerini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmazsa tenkise, değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere 1.000 TL ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın bağış suretiyle yaptığı temlikte muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceği tenkis talebininde TMK"nın 571. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürede ileri sürülmediğinden hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan...’nin 26.02.2013 tarihinde öldüğü, geriye çocukları davacılar ..., ..., davalı ... ile dava dışı .... ve ....’nin mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 1614 ada 6 (eski 425 ada 391) parsel sayı 630,30 m2 miktarlı kargir ev ve arsası nitelikli taşınmazın 4/8 payı mirasbırakan ...adına kayıtlı iken 2/8 payını davalı ...’e 24.10.1972 tarihinde bağış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; TMK"nın hak düşürücü süreler başlıklı 571. maddesinde; “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işleyemeye başlar. Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir” hükmüne yer verilmiş olup, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisindeki
düzenlemenin aksine, tenkis davasının bağlı olduğu süreler, zamanaşımı süresi olmaktan çıkarılmış, hak düşürücü süre hâline getirilmiştir. Öte yandan, 4722 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 17.maddesi gereğince, mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihindeki yürürlükte olan hükümlere göre belirlenecektir. Anılan sürenin hak düşürücü nitelikte olması nedeniyle re’sen gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.
Hemen belirtilmelidir ki, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrenme tarihi, murisin ölüm tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre murisin ölüm tarihinden sonraki bir tarih de olabilecektir. Bir başka ifadeyle, murisin ölüm tarihinden sonra da davacı mirasçının saklı payının zedelendiğini öğrenmesinin mümkün olduğu kuşkusuzdur.
Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir. Davalı tarafın bu tarihten daha önceki bir tarihte davacının saklı payının zedelendiğini öğrendiğini iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat etmek zorundadır.
Somut olayda; mirasbırakan Hüseyin Tekeli 26.03.2013 tarihinde ölmüş olup, buna göre eldeki davada uygulanması gereken yasal düzenleme 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 571. maddesi olacağı açıktır. Davacıların, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/188 Esas sayılı (mirasçılar... ve ... tarafından İsmail’e karşı dava dışı 207, 198, 202 ve 206 parsel sayılı taşınmazlar için muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istekli) dava dosyasında alınan 21.10.2014 tarihli bilirkişi raporu ile temliki öğrendiklerini iddia ederek eldeki davayı açtıkları, davalı ise; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/188 Esas sayılı davanın açıldığı 18.04.2013 tarihinden itibaren davacıların temliki bildikleri ve davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını iddia ederek, davanın reddini savunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davacının tenkise konu işlemleri öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin hak düşürücü sürenin başlangıcı kabul edilmeyerek, davalının öğrenme tarihinin daha önce olduğunu savunması durumunda, davalının bu savunmasını ispat zorunluluğunda olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 20.04.1983 gün ve 1980/1-1846-397 sayılı ve HGK"nun 01.06.2011 gün ve 2011/14-281-373 sayılı kararlarında aynı hususa işaret edilmiştir.
Hal böyle olunca, davalının öğrenme tarihinin daha önce olduğunu kanıtlaması halinde tenkis talebinin süre yönünden reddine karar verilmesi, davalının aksini kanıtlayamaması halinde ise işin esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün bu bölümünün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.