20. Hukuk Dairesi 2019/2695 E. , 2019/6297 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... ile davalı Hazine vekili ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ..... miras yolu ile intikal eden dava konusu taşınmazın iyi niyetli malikleri olduğunu, dava konusu taşınmazın 2510 sayılı Kanuna istinaden dağıtılan yerlerden olduğunu, Hazine ve müvekkilleri tarafından açılan ve dosyaları birleştirilen .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/130 Esas - 2008/186 Karar sayılı tespite itiraz davası sonucu dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiğini, Devletin kesinleşmiş orman tahdidi içerisinde kalan alana tapu vererek ve gerekli denetim ve işlemleri zamanında yapmayarak müvekkillerinin zararına sebebiyet verdiğini, bu sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğunu, taşınmazın kayıtlarında da evvelinin de orman olduğuna dair hiçbir kayıt ve şerh olmadığı gibi tapuda tarla vasıflı bu taşınmazı ekip biçtiklerini, Devletin bu yerin tapusunu ihtiyaç sahiplerine bir bedel karşılığında verip daha sonra da orman olduğundan dolayı Devlete olan güven ilkesini bertaraf ederek mülkiyet hakkına ve tapu kayıtlarına güven ilkesine aykırı bir şekilde verdiği tapuyu geri almasının yasalara olan güveni ortadan kaldırmakta olduğunu, Devlet İdaresine bağlı olan ve hatalı tapu kaydının oluşmasına katılan maki tefrik komisyonu, orman tahdit komisyonu, toprak tevzi komisyonu, tapu dairelerinin hatalı işlemleri sonucu tapu sicili oluşturulması, bu sicile bağlı mülkiyet tesisi ile mülkiyetin müvekkili tarafından tapu siciline güvenerek iktisap edilmiş olması karşısında uğranılan zararın Devlet Hazinesi tarafından karşılanmasının hukukun ve emsal Yargıtay içtihatlarının gereği olduğunu, tüm bu nedenlerle, 2510 sayılı Kanuna göre dağıtılan yerlerden bulunan müvekkiline ait iyiniyetli malik sıfatı ile kullanıldığı ..... mevkiinde kain 13 cilt, 68 sahife, 117 sırada kayıtlı 91 ada 1 parsel numaralı taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tescili ve müvekkilleri adına olan kaydının iptali dolayısı ile taşınmazın değeri itibari ile ortaya çıkan müvekkillerinin uğramış olduğu zararların şimdilik 25.000,00-TL HMK"nın 107. maddesine göre dava değeri belirsiz dava olarak açıldığını, tazminatın iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 29.11.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 2.213.280,00 TL"ye arttırarak, kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile, 2.213.280,00-TL"nin .... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1991/5 Esas ve 1991/501 Karar sayılı mirasçılık belgesindeki ve .... 1. Noterliğinin 19/03/2014 tarih 4447 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki paylar oranında 19/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine böge adliye mahkemesince; “tazminata konu taşınmazın kısmen ..... köyü 309 kısmen de 312 nolu parseller içinde kaldığı, 1968 yılında yapılan tapulama çalışmasında ..... köyü 309 parsel sayılı 134.300 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydına dayanılarak...... adına, 312 parsel sayılı 93125 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ise, hali ve fundalık yerlerden olduğundan söz edilerek Hazine adına tespit edildiği, 309 sayılı parsel hakkında Hazinenin kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğu, ... vekilinin dayandıkları tapu kaydının (1946 tarih 117 nolu tapu) kapsamında kaldığı iddiası ile yaptıkları itiraz, tapulama komisyonunca yetkisizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine gönderildiği, .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Kadastro Mahkemesi Sıfatıyla ) yapılan yargılama sonunda; 12/06/2008 tarih ve 2008/130-186 Esas karar sayılı ilamla 309 ve 312 parsellerin ayrı ayrı tamamının orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği, Yargıtay aşamasından geçen kararın 19/10/2009 tarihinde kesinleştiği, bu kararda da belirtildiği gibi Pirinççi köyü 309 ve 312 numaralı parsellerin 1939 yılında yapılan ve 1940 yılında ilan edilerek kesinleşen ve daha sonra Temmuz 1945 tarih 39 numarada 1957 Hektar 2500 m2 yüzölçümü ile tapuya tescil edilen Devlet Ormanı içinde kaldığı, bu ormanın bir bölümünün 1951 yılında makiye ayrıldığı ve makiye ayrılan yerlerin bir bölümünün 4753 sayılı Kanun gereğince tevzi edildiği, 309 ve 312 numaralı parsellerin ise makiye ayrılmasına rağmen kimseye tevzi edilmediği, tarafların tevzi tapusuna dayanmadıkları, 22.03.1996 gün ve 1993/5-1 sayılı Y.İ.B.B.G.K. ile kesinleşen orman sınırları içerisinde iken makiye ayrılan ve makiye ayrılmasından sonra özel yasalar uyarınca oluşturulan tapu kayıtlarına değer verileceğinin kabul edildiği, davacı ...... mirasçılarının dayandığı Aralık 1946 tarih 117 numaralı üç sınırı funda, güney sınırı yol olan 9222 m2 yüzölçümlü tapu kaydının her yere uyabilecek nitelikte bir tapu kaydı olduğu ve 2510 sayılı İskan Kanunu hükümlerine göre oluşturulduğu, sözü edilen tapu kaydının, çekişmeli 309 ve 312 sayılı parseller 1940 yılında kesinleşen ve Temmuz 1945 tarih 39 numarada tapuya tescil edilen ... Ormanının sınırları içinde iken, 26 Kasım 1946 tarihinde oluşturulduğu, ormanların tevzi edileceği veya iskan suretiyle verileceği konusunda 2510 sayılı Kanunda herhangi bir hüküm bulunmadığı, kesinleşen orman sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitireceğinden ve orman sınırı içinde olan bir yer için oluşturulan bu tür kayıtlara değer verilemeyeceği, bu nedenlerle davacıların murisine verilen iskan kaydının kadastro tapusuna dönüşmesinin hukuken mümkün olmadığı, davacıların malik olduğunu belirleyen geçerli bir kayıttan bahsetme olanağı söz konusu olmadığından devletin bu tapu kaydından dolayı tazminat ödeme sorumluluğunun bulunmadığı, ilk derece mahkemesince, yargılamada bir eksiklik bulunmamakla birlikte yasanın olaya uygulanmasında hata edilmiş olup bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gerekçeleriyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yukarıda açıklanan nedenlerle, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat talep koşulları bulunmadığından davacıların davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeniyle Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taktir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, HMK"nın 302/5. ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 05/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.