Esas No: 2016/12822
Karar No: 2021/4706
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/12822 Esas 2021/4706 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/12822
Karar No : 2021/4706
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait Muş ili, Korkut ilçesi, ... köyü, ...Mevkii, ... ada, ... nolu parselde bulunan taşınmazın 1586 m2'lik kısmının köyden geçen dere yatağının taşması sonucu meydana gelen sel nedeniyle zarar gördüğü ve kullanılamaz hale geldiğinden bahisle, oluştuğu ileri sürülen zararın ödenmesi yolundaki talebinin zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile taşınmazda oluştuğu ileri sürülen zarara karşılık 33.359,62 TL ve 649,85 TL tespit davası masrafı olmak üzere toplam 34.009,47 TL'nin ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; dava dosyasına ibraz edilen ve olaya ilişkin olarak ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... Değişik İş sayılı dosyasında ziraat mühendisi bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor esas alınarak bir kısmı dere yatağı haline gelen, kalan kısmında ise ekonomik olarak tarım yapılamayan davacının taşınmazında 33.359,62 TL toplam zararın meydana geldiğinin, davacı tarafça delil tespiti için 649,85 TL masraf ödendiğinin anlaşıldığı, davalı idarenin hizmet kusuru teşkil eden eylemi nedeniyle davacının uğradığı maddi zararın idarece ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 34.009,47 TL'nin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; karara esas alınan delil tespitinin yokluklarında tek taraflı yaptırıldığı için hukuka uygun olmadığı, bu nedenle İdare Mahkemesince tespit dosyası ile yetinilerek karar verilmesinin hatalı olduğu, dava konusu olayın idarelerinin bir eylemi ya da eylemsizliğinden kaynaklanmadığı, gerekirse mahallinde keşif yapılarak kusur durumunun bilirkişi marifetiyle takdir ve tayininin yapılması gerektiği, zararın meydana geldiği yerin tamamen dere yatağında ve taşkın sahası içerisinde bulunduğu, İdare Mahkemesince bu hususta hiç araştırma yapılmadığı, İdare Mahkemesince dere yatak kapasitesi ile yağış değerleri karşılaştırması yapılmadığı, bu değerler ve veriler elde edilmeden dere taşmasına sebep olarak idarelerinin gösterilmesinin ve bu yönde hüküm kurulmasının bozma nedeni olduğu, dava konusu olayda idarelerine atfedilebilecek bir hizmet kusuru ve zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ :.Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlık konusu olayla ilgili olarak Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, havaların ısınmasıyla birlikte eriyen kar suları ve 16/03/2013-18/03/2013 tarihleri arasında yaşanan şiddetli yağışlar nedeniyle Muş ilinde bulunan Karasu Nehrinin yükselmesiyle oluşan sele ilişkin fevk raporu düzenlenmiştir.
Davacı, aynı olay kapsamında; Muş ili, Korkut ilçesi, ... köyü, ... Mevkii, ... ada, ...nolu parselde bulunan taşınmazının 1.586,00 m2'lik kısmının köyden geçip Karasu Nehrine karışan dere yatağının taşması sonucu meydana gelen sel nedeniyle zarar gördüğünden bahisle, ne kadar alanın selden etkilendiğinin, gelir kaybının, ağaçların yok olması nedeniyle ne kadar zarar gördüğünün, taşınmazın eski hale getirilmesi için meydana gelen zararın tespiti istemiyle ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... Değişik İş sayılı dosyası nezdinde tespit davası açmıştır.
Anılan dosya kapsamında Fen Bilirkişisi tarafından hazırlanan 08/04/2013 tarihli krokide derenin yatak değiştirmesiyle taşınmazı etkilediği alanın 1586 m2 olduğu, Ziraat Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 10/05/2013 tarihli raporda ise taşınmazın m2 değerinin 12,17 TL olduğu ve bu değerin zarar gördüğü ileri sürülen 1586 m2 ile çarpılması suretiyle nehir yatağı haline gelen alanın değerinin 19.301,62 TL olduğu, taşınmazın üzerindeki ağaçların değerinin 14.058,00 TL olduğu, 01/04/2013 tarihi itibarıyla zarar gören taşınmazdaki alanın ve ağaçların toplam değerinin 33.359,62 TL olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Davacının, 08/07/2013 tarihli başvurusu davalı idare tarafından zımnen reddedilmiş, bunun üzerine davacı tarafından 21/10/2013 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir anlatımla, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir.
Bu bakımdan, idare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Öte yandan; idari işlem ve/veya eylem sonucu zararın oluşmasında zarara uğrayanın veya üçüncü kişinin kusurunun bulunması halinde, kusurun niteliğine ve sonuca etki oranına, dolayısıyla idari işlem ve/veya eylem ile zarar arasındaki illiyet bağının kesilip kesilmediğine bağlı olarak idarenin tazmin sorumluluğunun tamamen ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Vazife ve Salahiyetler" başlıklı 2. maddesinde, taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak, anılan tesislerin çalıştırma, bakım ve onarım dahil işletmelerini sağlamak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... Değişik İş sayılı dosyası kapsamında Ziraat Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen ve İdare Mahkemesince temyize konu karara esas alınan 10/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda; "... Halihazırda bir kısmı dere yatağı haline gelen parselin kalan kısmında ekonomik olarak tarım yapılamadığı görülmüştür. ... Taşınmaz üzerinde 50 adet 10 yaşlarında söğüt ağacı ve 50 adet 12 yaşlarında kavak ağacı bulunmaktadır. Tapu kaydında 6 nolu parselin tamamı 5898,00 m2'dir. Fen bilirkişi raporunda nehir yatağı haline gelen alan 1586,00 m2 olarak belirlenmiştir. Tarafımdan yapılan değerlendirmede nehir yatağı haline gelen taşınmazın geri dönüşümünün mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. ... Sulu taşınmazın değeri 12,17 TL/m2 olarak belirlenmiştir. ... Kanaatimce geri dönüşümü mümkün olmayan, nehir yatağı haline gelen bu alanın kamulaştırılması gerektiğidir..." şeklindeki tespit ve değerlendirmelere yer verilerek; nehir yatağı haline gelen alanın değeri ve taşınmazdaki ağaçların değeri 33.359,62 TL olarak hesaplanmış, davacı tarafından bu bedelin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava neticesinde İdare Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle; davacının adli yargıda açtığı davada yalnızca zararının tespitini talep etmesi, buna bağlı olarak bilirkişi raporunda da sadece zararın varlığına ve miktarına yönelik tespitler yapılması karşısında; olayda idari eylem ile zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının, bu kapsamda Meteoroloji Genel Müdürlüğünce fevk raporu düzenlenen olayın mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin, illiyet bağı mevcutsa zararın hizmet kusuru sonucu oluşup oluşmadığının herhangi bir teknik ve özel bilgi içeren bilimsel raporla ortaya konulmadığı görülmektedir.
Buna ilaveten; anılan bilirkişi raporunda, nehir yatağı haline geldiği ileri sürülen alanın geri dönüşümünün mümkün olmadığı, bu alanın kamulaştırılması gerektiği yönünde değerlendirmelere yer verilmiş olması karşısında, İdare Mahkemesince nehir yatağı haline geldiği ileri sürülen taşınmazın 1586,00 m2 yüzölçümlü kısmının, uyuşmazlığa konu olay nedeniyle kamulaştırılıp kamulaştırılmadığının, taşınmazın olay tarihinden önceki ve olay sonrası devam eden süreçte kullanım şeklinin ortaya konulması gerekmektedir.
Zira, taşınmazın kamulaştırılmış olması halinde, hem kamulaştırma bedelinin ödenmiş olması hem de taşınmazın ve ağaçların değerine karşılık olarak tazminata hükmedilmesinin; taşınmazın kamulaştırılmamış olması halinde ise, davacının mülkiyetinde kalmaya devam edecek olan taşınmazın değeri tutarında tazminata hükmedilmesinin sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı açıktır.
Öte yandan; İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 6 parsel sayılı taşınmazın tamamının üzerinde bulunan ağaçların değeri hesaplanmış olmakla birlikte, bu ağaçların tamamının zarar görüp görmediği, nehir yatağı haline geldiği ileri sürülen taşınmazın 1586,00 m2 yüzölçümlü kısmı üzerinde ağaç bulunup bulunmadığı ve davacı tarafından iddia edildiği gibi yok olup olmadığı gibi hususlar incelenmemiş, ayrıca anılan ağaçların kereste değeri düşülmemiştir.
Bu durumda, Mahkemece ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... Değişik İş sayılı dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporuyla yetinilmeyerek taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, davacı tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle dava açılıp açılmadığı ve davacının gelir kaybına ilişkin bir tazminat isteminin bulunup bulunmadığı ortaya konulduktan sonra, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için mahallinde yapılacak keşfe istinaden hazırlanacak bilirkişi raporu ile taşınmaz kamulaştırılmamışsa (kamulaştırılmışsa, kamulaştırma tarihine kadar) davacının taşınmazı kullanmaya ve gelir elde etmeye devam edip etmediği, taşınmazın üzerindeki ağaçların ne durumda olduğu hususları araştırılarak, illiyet bağının ve davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünce düzenlenen fevk raporu da dikkate alınmak suretiyle belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken, gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucu verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, davacı tarafından, idareye tazminat istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiş, Mahkemece bu istem yönünden bir hüküm kurulmamış ise de, idari eylemlerden doğan tam yargı davalarında, idareye başvurarak ön karar alınması zorunlu olduğundan, başka bir ifadeyle dava ön şartı niteliğinde bulunduğundan, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamında yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin, idari davaya konu olabilecek nitelikte bir işlem olmadığı gözetilerek bozma kararı sonrasında verilecek kararda iptal istemi yönünden davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.