Esas No: 2020/42
Karar No: 2021/1323
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/42 Esas 2021/1323 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/42
Karar No : 2021/1323
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:Davacı tarafından, … Bilgi ve İletişim Hizmetleri Limited Şirketi adına düzenlenen … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
… Bilgi ve İletişim Hizmetleri Limited Şirketi adına düzenlenen … tarih ve …, … sayılı ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilmesi nedeniyle, söz konusu ödeme emirlerinin iptali istemiyle işbu dava açılmıştır.
İdari dava açılabilmesi için dava açan kişi adına kişisel hakkını ihlal eden bir işlemin tesis edilmiş olması gerekmektedir. Şirket adına düzenlenen uyuşmazlık konusu ödeme emirlerine karşı açılan bu davada, bizzat davacı adına düzenlenmiş bir ödeme emri bulunmadığından davacının dava açma ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın esasının incelenmesi olanaklı değildir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle davayı ehliyet yönünden reddetmiş, davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmetmiştir.
Davacının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacının esasa ilişkin iddiaları, kararın davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Yargılama giderleri yönünden ise; davacının asıl borçlu şirketteki hisselerini 13/07/2009 tarihinde devretmesine ve kanuni temsilcilik görevinden ayrılmasına karşın şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilmesi nedeniyle davacının bu ödeme emirlerine karşı dava açmasına sebebiyet veren davalı idarenin yargılama giderlerinden sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır.
Bölge idare mahkemesi, bu gerekçeyle davacının istinaf başvurusunu, Mahkeme kararının ehliyet yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrası yönünden reddetmiş; Mahkeme kararının, davacı aleyhine hükmedilen yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası yönünden istinaf başvurusunu kabul ederek, kararın değinilen hüküm fıkrasını kaldırmış ve davalı aleyhine yargılama giderlerine; davacı lehine ise vekalet ücretine hükmetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 01/04/2019 tarih ve E:2019/1729, K:2019/2486 sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesince, davalı idare tarafından davacıya ödeme emri tebliğ edilmek suretiyle davacının dava açmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle davalı aleyhine yargılama giderlerine ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinin davacı adına düzenlenmediği, şirket adına düzenlendiği dikkate alındığında davacının menfaatini etkileyen ve dolayısıyla dava açmasını gerektiren bir durumun varlığından söz edilemeyecektir.
Bu nedenle davalı aleyhine yargılama giderlerine ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle Bölge İdare Mahkemesi kararının yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkralarını bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesinde, yargılama giderlerinin kural olarak davada haksız çıkan, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceği hükme bağlanmıştır. Ancak Kanun dürüstlük kuralına aykırılık, kötüniyet gibi haller için farklı kurallar öngörmüştür.
Kanun'un 327. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da, bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenmesi mutlak bir kural değildir. Yargılama giderlerinin genel kuraldan farklı olarak, aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenmemesi gereken durumların tespitinde, Kanun'un bu konudaki temel yaklaşımının göz önünde bulundurulması gerektiği tabiidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine göre, idari davalar idari işlemlerden menfaatleri etkilenenler tarafından açılabilen davalardır.
İdarenin, tesis ettiği idari işlemleri, işlemin muhatabı olan kişiye veya muhatabı temsile yetkili veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişilere tebliğ etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, kendisine şirket adına düzenlenen bir ödeme emri tebliğ edilen ve şirketle geçmişte kanuni temsilcilik bağı bulunan kişinin, idarenin kendisini borcun ödenmesi konusunda muhatap aldığını, menfaatinin ihlal edildiğini düşünerek, işlemin iptali talebiyle dava açması mümkündür.
Davacı, şirketteki hisselerini 13/07/2009 tarihinde devretmiş ve kanuni temsilcilik görevinden ayrılmıştır. Nitekim, adı geçen şirket faaliyetine devam etmekte olup başka bir şahıs tarafından kanuni temsilcilik görevi yürütülmektedir.
Şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, davacıdan sonra atanan kanuni temsilciye tebliğ edilmeyip ödeme emirlerine ilişkin tebliğ zarfının üstüne davacının adı ve adresi yazılarak kanuni temsilcilik sıfatı sona eren davacıya tebliğ edilmesi nedeniyle davacının, bu idari işleme muhatap alındığını düşünmesine ve dava açılmaması durumunda cebri icra tehdidi ile karşı karşıya kalmamak amacıyla dava açmasına sebebiyet veren idarenin, davaya ilişkin yargılama giderlerinden sorumlu tutulması 6100 sayılı Kanun'a uygun bulunmaktadır.
Vergi Dava Dairesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu işleme karşı ehliyetli olmayan şahıs tarafından dava açılmasına idarelerinin sebebiyet verdiğinden söz edilerek aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka uygun düşmediği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından düzenlenen ödeme emrinin, uyarı ya da alelade bir bildirim olmadığı, ödeme emrine ilişkin tebliğ zarfında adına, T.C. kimlik numarasına ve adres bilgilerine yer verilmek suretiyle ödeme emrinin tebliğ edildiği dolayısıyla davanın açılmasına sebebiyet veren davalı idare aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
13/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.