Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2863
Karar No: 2022/900
Karar Tarihi: 17.02.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2863 Esas 2022/900 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/2863 E.  ,  2022/900 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R
    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Taraflar arasında 24.04.2012 tarihinde adi yazılı “İş Karşılığı Daire Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalanmış olup, davacı, davalının yüklenicisi olduğu ... Sitesindeki 2 blok'un şap, ince sıva, kaba sıva işlerinin yapımını taşeron olarak üstlenmiştir. Sözleşme uyarınca davalı yüklenici, davacının yapacağı işler karşılığı B blok 10. kattaki daireyi davacı taşerona devredecek, dairenin bedeli 85.000,00 TL kabul edilecek, davacının yaptığı işten dolayı kalan alacağı nakit olarak ödenecektir. Bu haliyle sözleşmede davacı taşerona iş bedelinin bir bölümünün daire verilerek ödeneceği kararlaştırılmıştır.
    Davacı davasında, sözleşme gereği üstlenmiş olduğu tüm işleri sözleşme teknik şartnamesine uygun olarak yapıp teslim ettiğini, davalının sözleşme gereği teslim etmesi gereken daireyi tapuda devir ve temlik etmediği gibi, yapmış olduğu işlerden arta kalan miktarları da ödemediğini belirterek, yapmış olduğu işlerin karşılığı olan rayiç bedelin tespitini ve şimdilik 85.000,00 TL’nin tahsilini istemiştir.
    Davalı yüklenici vekili ise, davacının işe hiç başlamadığını, işi hiç yapmadığını, tüm dairelerin şap ve ince sıva işlerinin müvekkilinin işçileri tarafından yapıldığını, sözleşmenin şekil şartları oluşmadığından geçersiz bir sözleşme olduğunu, davacının iddialarını senetle ispata mecbur olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, davacının sözleşmeye konu işi yaptığını ispat edemediği, yemin deliline de dayanmayacağını beyan ettiği, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Dava, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 355 ve devamı (dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı) maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış alacak davasıdır.
    Kural olarak; eser sözleşmelerinin geçerli olması herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Tarafların karşılıklı olarak "icap" ve "kabul" iradelerinin oluşmasıyla eser sözleşmesi ilişkisi kurulur. Yazılı olması ancak, taraflara ispat kolaylığı sağlar. Ne var ki, taşınmaz mülkiyeti nakli borcunu doğuran sözleşmelerin, sözleşme tarihi itibarıyla uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 213 (6098 sayılı TBK 237.md), TMK'nın 706, Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri uyarınca resmi yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu zorunluluk sözleşmenin geçerliliğine ilişkin olup, bu şekil şartına uymayan bir sözleşme geçerli olarak kabul edilemez. Sözleşmenin geçersiz hükümlerine rağmen diğer hükümleri itibarıyla taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılabiliyor ise tarafların hak ve yükümlülükleri bu sözleşmeye göre belirlenmelidir. Çünkü sözleşmenin yorumunda taraf iradelerine önem verilmesi ve sözleşmenin mümkün olduğunca ayakta tutulmaya çalışılması gerekir. Bu nedenledir ki şekil koşuluna uyulmadığından geçersiz olan bir sözleşme tümüyle geçersiz sayılmayıp, şekil koşulu gerektirmeyen hükümleri, kurulduğu anlaşılan eser sözleşmesi için uygulanması gereken geçerli hükümlerdir. Özellikle bedelin devredilecek taşınmaz olarak kararlaştırıldığı eser sözleşmesi, taşınmaz devri yönünden geçerli değil ise de yapılacak işin bedeli olarak geçerli ve bağlayıcıdır.
    Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşmenin, iş bedelini göstermek bakımından taşınmazın değerini belirleyen hükmü geçerli ve tarafları bağlayıcıdır.
    Taraflar arasında geçerli bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulması durumunda işi üstlenen yüklenicinin işe hiç başlamadığı ya da işi terk ederek yarım bıraktığı iş sahibi tarafından yasal delillerle kanıtlanmadıkça sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilen imalatın bu işi üstlenmiş olan yüklenici tarafından yapılmış kabul edilmesi gerektiği, Dairemiz uygulamalarında karine olarak kabul edilmektedir.
    Mahkemece, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosya kapsamı ile uyuşmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir. Az yukarıda da belirtildiği üzere bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, o sözleşme kapsamında kalan işlerin, o sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir.
    Somut olayda, davacı taşeron sözleşme kapsamındaki işleri bitirerek teslim ettiğini iddia etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme feshedilmeyip ayakta kaldığından, bu sözleşme kapsamında kalan işlerin tümüyle davacı taşeron tarafından ifa edildiği karine olarak kabul edilir. Bu karinenin aksini savunan davalı yüklenici, bu savunmasını yasal delillerle ispatlaması gerekir. Oysa davalı yüklenici tarafından sözleşme feshedilmediği gibi, davalı yüklenicinin davacı taşeronun işe hiç başlamadığına dair bir tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmamaktadır. Davalı yüklenici tanık deliline dayanmış ve 31.01.2019 tarihli keşifte tanıklarını dinletmiş ise de, tanık delili zayıf bir delil olup, tanığın bir vakıayı aklında tutması ya da gerçeği olduğu gibi aktarması zor olduğu gibi davanın tarafları ile arasındaki kişisel ilişki gereği tarafsız davranması da zordur.
    Bu durumda davalı yüklenici, sözleşme kapsamındaki işlere davacı taşeronun hiç başlamadığını, taşeronun işi terk ettiğini, işin kendi işçilerince (yüklenicinin işçilerince) yapıldığını kanıtlamakla yükümlü olup, eldeki davada davalı yüklenici bu hususu kanıtlayamadığından mahkemece, sözleşmenin taşınmaz devri yönünden geçerli değil ise de, yapılacak işin bedeli olarak geçerli ve bağlayıcı olduğu gözetilerek işin esası yönünden inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcın davacıya iadesine, bozma kararı istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin olduğundan HMK 373/1 maddesi gereğince bozma kararı doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine. 17.02.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi