19. Hukuk Dairesi 2018/3651 E. , 2020/100 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalı banka nezdinde Amerikan Doları ve Türk Lirası cinsinden iki ayrı hesabının bulunduğunu, bu iki ayrı hesabından davalı bankanın Sirkeci şubesi çalışanlarından ... tarafından davacının herhangi bir talimatı olmaksızın işlem yapılarak, zimmetine para geçirildiğini, davalı bankanın kendisine tevdii edilen paradan sorumlu olduğu gibi personelin her türlü kusurundan ve en küçük ihmalinden dahi sorumlu olduğunu, davacının hesabından alınan paranın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalı bankadan konut kredisi kullandığını, yapılan işlemlerin davacının bilgisi dahilinde kredi borcunu kapatmaya yönelik bankacılık işlemleri olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı banka çalışanı hakkında zimmet suçundan mahkumiyet kararı verildiği, zimmet suçunun kesinleştiği diğer yönlerden kararın bozulduğu, bu nedenle ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesinin beklenilmesine gerek görülmediği, davalı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu gibi bir güven kurumu olarak objektif özen borcunun gereği hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 60.000,00 TL ana para üzerinden iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2014/7520 esas ve 2014/9924 karar sayılı ve 28.05.2014 tarihli kararı ile; "Mahkemece gerekçeli kararında anılan ceza dosyasındaki maddi olgular esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de sözkonusu ceza mahkemesi kararı kesinleşmemiştir. Bu durum karşısında 818 sayılı B.K.nun 53. (6098 S. T.B.K. 74) maddesi hükmüne göre ceza mahkemesince saptanan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı hususunun gözetilerek yerel mahkemece ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi bekletici mesele yapılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı bankanın Sirkeci şubesinde Amerikan Doları ve Türk Lirası cinsinden hesaplarının bulunduğu, davalı banka çalışanı ... tarafından davacının hesaplarından zimmetine para geçirildiği, ..."in zimmet suçu işlediği iddiasıyla yapılan ceza yargılamasının mahkumiyetle sonuçlanarak kesinleştiği, davacının davalı bankadan takip tarihi itibarı ile talep edebileceği alacak tutarının Türk Lirası yönünden 5.475 TL asıl alacak, 273,37 TL işlemiş faiz olmak üzere 5.747,37 TL, Amerikan Doları yönünden 37.791,56 USD olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kabul edilen asıl alacağın dava tarihindeki değeri üzerinden davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı alacaklı takip talebinde 15.000 TL ve 37.790 USD alacağı için takip tarihinden itibaren faiz istemiş olup, takip talebinde işlemiş faiz talebi bulunmamaktadır. Mahkemece takip talebinden fazlasına ve takip talebinde yer almayan bir alacak kalemine hükmedilemez. Buna rağmen 5.475 TL asıl alacağa, 273,37 TL faiz işletilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekirse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “...TL cinsi alacak yönünden 5.475,00 TL asıl alacak 273,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.748,37 TL üzerinden asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte” sözcüklerinin çıkarılarak “...TL cinsi alacak yönünden 5.475,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte” sözcüklerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, icra inkar tazminatının asıl alacak üzerinden hükmedildiği, dolayısıyla icra inkar tazminatı yönünden hükümde düzeltme yapılması gerekmediği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “...TL cinsi alacak yönünden 5.475,00 TL asıl alacak 273,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.748,37 TL üzerinden asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte” sözcüklerinin hükümden çıkarılarak yerine “...TL cinsi alacak yönünden 5.475,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte” sözcüklerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 28.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.