10. Hukuk Dairesi 2014/12826 E. , 2014/18245 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Kahramanmaraş 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 04.02.2014
No : 2012/254-2014/58
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalı işveren şirkete ait 469251 ve 1038149 sicil numaralı işyerlerinden 01.11.1987 – 30.04.1988, 20.11.1997 – 10.12.1997, dava dışı farklı işverenler adına tescilli işyerlerinden 16.09.1988 – 30.09.1988, 01.03.1991 – 11.03.1991, 18.03.1997 – 05.04.1997 dönemlerinde davalı Kuruma tam üzerinden eksiksiz sigortalılık bildirimleri gerçekleştirilen, anılan işyerlerinde 01.03.1991 ve 18.03.1997 tarihlerinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında işe giriş bildirgeleri düzenlenen davacının istemi, 12.11.1986 – 20.11.1997, 10.12.1997 - 1999 dönemlerinde hizmet akdine tabi aşçı olarak geçmesine karşın bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup mahkemece yapılan yargılamada kanıtlanamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden getirilen 5 yıllık süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre, ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Uygulama yapılırken, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak 5 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında farklı işverenlere ait işyerlerindeki çalışmalarla kesintiye uğrayan ve ayrıca tam bildirimi yapılan hizmet süreleri kapsamında 2012 yılında açılan dava değerlendirildiğinde, 12.11.1986 – 01.11.1987, 30.09.1988 – 01.03.1991, 11.03.1991 – 18.03.1997, 05.04.1997 – 20.11.1997 dönemlerine yönelik istemin hak düşürücü süreye uğradığı belirgin bulunduğu gibi dosya içerisinde yer alan tüm belgeler ile bilgi ve görgülerine başvurulan tanıkların aydınlatıcı anlatımları dikkate alındığında 30.04.1988 – 16.09.1988 tarihleri arasında hizmet akdine tabi çalışma olgusunun kanıtlandığı da açıktır.
10.12.1997 – 1999 dönemi yönünden ise öncelikle davacı vekilinden sorulmak suretiyle uyuşmazlık konusu dönemin sona erdiği tarih gün ve ay olarak belirlenmeli, sonrasında dönemsel sigorta primleri bordroları Kurumdan getirtilip sigortalılar dinlenilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak ifadeleri alınmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu istemin tümden reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.