Esas No: 2016/1123
Karar No: 2021/4705
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/1123 Esas 2021/4705 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1123
Karar No : 2021/4705
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
UETS: (...)
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
VEKİLLERİ : Av. ..., Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların maliki olduğu, Erzurum ili, Pasinler ilçesi, ... köyü, ... parselde bulunan tarla vasıflı taşınmazın, 2005 yılından itibaren sulama kanalındaki sızma nedeniyle hasat mevsiminde sular altında kalması ve hiçbir ürün ekilememesi nedeniyle kullanılamaz hale geldiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık olarak miktar arttırımı sonrası toplam 33.216,00 TL tazminatın, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava tarihi olan 16/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; idare hukuku prensipleri çerçevesinde davanın açıldığı tarihten geriye doğru 5 yıllık zararın tazmini mümkün bulunduğundan, 2008-2012 yılları arasındaki zararın tazmin edilmesi gerektiği, söz konusu zararın bilirkişilerce muhtemel bitkisel üretim faaliyetleri kapsamında 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılı için toplam 12.482,53 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle 33.216,00 TL'lik maddi tazminat isteminin 12.482,53 TL'lik kısmının kabulüne, söz konusu tutara ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davanın açıldığı tarih olan 16/07/2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ve anılan tazminatın davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; Demirdöven sulama tesisinin 09/08/2001 tarihli Bakanlık oluru ile Demirdöven Sulama Birliği'ne devredildiği, sulama tesisinin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunun Demirdöven Sulama Birliği'ne ait olduğu, sulama kanalından su sızması sorunu var ise bu durumun işletme sorumluluğunu haiz sulama birliği tarafından zamanında onarım yapılarak giderilmemesinden kaynaklanmış olabileceği, dolayısıyla zarara sebebiyet verenin sulama birliği olduğu ve davanın idarelerin aleyhine olan kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün Demirdöven köyünde inşa ettiği sulama kanallarının zamanla bozulduğunu ve su sızdırdığını, bu nedenle maliki oldukları Erzurum ili, Pasinler ilçesi, ... köyü, ... parselde bulunan tarla vasıflı taşınmazlarında 2005 yılından beri her yıl ektikleri mahsulün çürüdüğünü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne yaptıkları başvuruya rağmen kanalların tamir edilmediğini ileri sürerek 2005 yılından 2012 yılına kadar taşınmazda oluştuğunu ileri sürdükleri zararın karşılığı olarak 5.000,00 TL maddi tazminatın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Demirdöven Sulama Birliği Başkanlığı tarafından ödenmesine karar verilmesi istemiyle 16/07/2012 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:... sayılı dosyası nezdinde dava açmıştır.
Anılan davada; ... Asliye Hukuk Mahkemesince, idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle reddi yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı, Yargıtay ... Hukuk Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla onanarak 21/04/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar tarafından 24/04/2014 tarihinde idari yargıda açılan davada, ... İdare Mahkemesince ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararla dava dilekçesinin reddine karar verilmiş ve bu karar 15/05/2014 tarihinde davacılar vekiline tebliğ edilmiştir.
Bunun üzerine; davacılar vekili tarafından 26/05/2014 tarihinde yenileme dilekçesi verilerek bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartının aranmayacağı; 15. maddesinde, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar verileceği; 16. maddesinin 4. fıkrasında ise, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edileceği hüküm altına alınmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan, 6200 Sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Vazife ve Salahiyetler" başlıklı 2. maddesinde, "Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır: a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, b) Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak...g) Yukardaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarım dahil) işletmelerini sağlamak..." hükmü; 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu'nun 1. maddesinde ise, "(1) Bu Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.
(2) Sulama birlikleri kamu tüzel kişiliğine sahip olup, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılmasına olanak tanınmış olmakla birlikte; kanunun emredici hükmü gereğince, miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur.
Bakılmakta olan davada; davacılar tarafından, dava dilekçesinde 5.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş, bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda zarar miktarının 33.216.21 TL olarak hesaplanması ve bu raporun taraflara tebliği üzerine davacılar 16/11/2015 tarihli miktar arttırımı dilekçesiyle maddi tazminat istemlerini 33.216,00 TL'ye yükseltmiş, ancak İdare Mahkemesince miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4.fıkrası uyarınca otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilmeden uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiştir.
Bu durumda, dava dosyasının 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasında öngörülen şekilde tekemmülü sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, Demirdöven Sulama Birliği ile DSİ VIII. Bölge Müdürlüğü arasında imzalanan 23/07/2001 tarihli devir sözleşmesi sunularak, Demirdöven sulama tesisinin 09/08/2001 tarihli Bakanlık oluru ile Demirdöven Sulama Birliği'ne devredildiği, sulama tesisinin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunun Demirdöven Sulama Birliği'ne ait olduğu, sulama kanalından su sızması sorununun işletmeden sorumlu sulama birliği tarafından zamanında onarım yapılarak giderilmemesinden kaynaklanmış olabileceği, dolayısıyla zarara sebebiyet verenin sulama birliği olduğu ileri sürülmektedir.
Davacıların maliki olduğu taşınmazın, uğranıldığı ileri sürülen zararın gerçekleştiği tarihte Demirdöven Sulama Birliği sorumluluğunda bulunan sahada yer alması durumunda, anılan sulama birliğinin ortaya çıkan zarardan davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile birlikte ve kusuru oranında sorumlu olacağı açık olduğundan, İdare Mahkemesince davacıların maliki olduğu taşınmazın uğranıldığı ileri sürülen zararın gerçekleştiği tarihte Demirdöven Sulama Birliği sorumluluğunda bulunan sahada yer alıp almadığının tespit edilmesi, taşınmaz Demirdöven Sulama Birliği sorumluluğunda bulunan sahada ise anılan sulama birliğinin hasım mevkiine alınması suretiyle dosyanın tekemmül ettirilmesi ve sulama birliğinin zararın gerçekleşmesinde kusuru olup olmadığı hususu ile varsa kusur oranının belirlenmesi gerekmektedir.
Esas Yönünden:
Dava dosyasının incelenmesinden; Erzurum ili, Pasinler ilçesi, ... köyü, ... parselde bulunan tarla vasıflı taşınmazın, 2005 yılından itibaren sulama kanalındaki sızma nedeniyle hasat mevsiminde sular altında kalması ve hiçbir ürün ekilememesi nedeniyle kullanılamaz hale geldiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık olarak miktar arttırımı sonrası toplam 33.216,00 TL tazminatın ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Temyize konu kararda, İdare Mahkemesince her ne kadar idare hukuku prensipleri çerçevesinde davanın açıldığı tarihten geriye doğru 5 yıllık zararın tazmini mümkün bulunduğundan, 2008-2012 yılları arasındaki zararın tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle bilirkişi raporunda 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılı için hesaplanan toplam 12.482,53 TL'nin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmişse de; 2577 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 13. maddesi uyarınca, eylemin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarihten itibaren en geç bir yıl içinde dava açılması ya da davalı kuruma başvurulması gerekliliği karşısında, ürün zararı yönünden yalnızca geriye doğru 1 yıllık ürün zararının hukuken karşılanabilmesi mümkündür.
Bu nedenle; davacıların ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 16/07/2012 tarihinde açtıkları davadan geriye doğru 1 yıla tekabül eden 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin ürün zararlarının tazminini talep edebilecekleri açık olduğundan, İdare Mahkemesince davacıların 2011 ve 2012 yıllarında uğradıklarını ileri sürdükleri zararların tespit edilmesi ve varsa bu kısmın davacılara ödenmesine karar verilmesi, 2011 ve 2012 yıllarını aşan talepler yönünden ise davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmekte iken, davanın açıldığı tarihten geriye doğru 5 yıllık zararın tazmini yönünde verilen temyize konu kararda bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan; İdare Mahkemesince hükme esas alınan 03/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda; 2005-2010 yılları arasında dava konusu taşınmazda yapılan tarımsal faaliyet için destekleme alındığının tespit edildiği, daha sağlıklı bir tespit için 2005-2015 yılları arasında ilgili taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyetin gerçekleşip gerçekleşmediği, taşınmazda ne zamandan beri ekim yapılıp yapılmadığı hakkında Çiftçi Kayıt Sisteminden bilgi alınabileceği, bu sayede herhangi bir zararın gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun ortaya çıkarılabileceği belirtilmesine rağmen, idarenin sorumluluğunu etkileyebilecek bu konuda İdare Mahkemesince herhangi bir inceleme yapılmadığı görülmektedir.
Bu itibarla; İdare Mahkemesince, davacıların 2011 ve 2012 yıllarında zarara konu taşınmazda tarımsal faaliyette bulunup bulunmadıkları, destekleme alıp almadıkları ortaya konulduktan ve davacıların herhangi bir zararının oluşup oluşmadığı gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.