Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/13201
Karar No: 2021/4710
Karar Tarihi: 13.10.2021

Danıştay 10. Daire 2016/13201 Esas 2021/4710 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/13201
Karar No : 2021/4710

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : Kendilerine asalaten ... ve ...'ya
velayaten ... ve ...
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN_KONUSU : Davacıların yakını ...'nın, 30/08/2013 tarihinde Van ili Edremit ilçesi ... Beldesinde yapımı devam eden Gürpınar-Van şebeke suyu hattının tesisi sırasında içme suyu ile ilgili boruların döşenmesi amacıyla açılan çukura düşerek hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararlara karşılık olarak destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze giderlerine binaen toplam 3.000,00 TL (miktar arttırımı ile 50.048,65 TL) maddi tazminatın olay tarihinden itibaren, 250.000,00 TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince maddi tazminat isteminin 24.524,33 TL'lik kısmının kabulü, 25.524,33 TL'lik kısmının reddi, manevi tazminat isteminin 90.000,00 TL'lik kısmının kabulü, 160.000,00 TL'lik kısmının reddi, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13/01/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi yolunda verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararın kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; tazminat istemine konu olayın müteveffanın annesinin bakım ve gözetim sorumluluğunu gerektiği gibi yerine getirmemesinden kaynaklandığı, İdare Mahkemesince bu hususta bilirkişi raporu alınmamasının bozma nedeni olduğu, olayın meydana geldiği çukurun Van Acil İçme Suyu Projesi kapsamında açıldığı ve ortaya çıkan zararlardan yüklenici firmanın sorumlu olduğu, 50 kilometrelik güzergahın her noktasındaki güvenlik önlemlerini her an kontrol etme imkanlarının bulunmadığı, İdare Mahkemesince ilgili şirketin davaya dahil edilmemesinin bozma nedeni olduğu, olaya ilişkin olarak idarelerine isnat edilebilecek herhangi bir kusur ve ihmalin bulunmadığı, idari faaliyet ile zarara konu olay arasında nedensellik bağının bulunmadığı, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak kusur durumlarının tespit edilmemesinin bozma nedeni olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hatalı olduğu, hükmedilen tazminat tutarlarının fahiş olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar yasal faizin başlangıç tarihi dışında kalan kısımları yönünden usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararın düzeltilerek onanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." cümlesi eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır. Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, bilirkişi raporu uyarınca, 04/06/2015 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile dava dilekçesinde 2.000,00 TL olarak talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı 49.048,65 TL olarak artırılmış, bu dilekçe davalı idareye 25/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla artırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 25/06/2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan; dava dilekçesinde manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş olduğundan, İdare Mahkemesince hükmedilen manevi tazminata taleple bağlılık ilkesi uyarınca dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, Mahkeme kararının, hüküm fıkrasında yer alan "Davacılardan anne ... için 14.611,77 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, baba ... için 9.912,56 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, kardeşler ... ve ... için ayrı ayrı olmak üzere 15.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13.01.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine," ibaresinin "Davacılardan anne ... için 1.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13/01/2014 tarihinden, 13.611,77 TL maddi tazminatın miktar arttırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 25/06/2015 tarihinden, baba ... için 1.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13/01/2014 tarihinden, 8.912,56 TL maddi tazminatın miktar arttırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 25/06/2015 tarihinden, anne ... için 30.000,00 TL, baba ... için 30.000,00 TL, kardeşler ... ve ... için ayrı ayrı olmak üzere 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 20/03/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine," şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasında yer alan "Davacılardan anne ... için 14.611,77 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, baba ... için 9.912,56 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, kardeşler ... ve ... için ayrı ayrı olmak üzere 15.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13.01.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine," ibaresinin " Davacılardan anne ... için 1.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13/01/2014 tarihinden, 13.611,77 TL maddi tazminatın miktar arttırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 25/06/2015 tarihinden, baba ... için 1.000,00 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13/01/2014 tarihinden, 8.912,56 TL maddi tazminatın miktar arttırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 25/06/2015 tarihinden, anne ... için 30.000,00 TL, baba ... için 30.000,00 TL, kardeşler ... ve ... için ayrı ayrı olmak üzere 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 20/03/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine," şeklinde düzeltilerek onanmasına,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde temyize konu Mahkeme kararının davanın kabulüne ilişkin kısmı ve hükmedilen manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihi yönünden oy birliğiyle, hükmedilen maddi tazminatın miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmına yürütülecek faizin başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AHİM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, davalı idareye başvuru tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi