1. Hukuk Dairesi 2015/14140 E. , 2019/899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.02.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl davacı ..., davacı ..., davacı ..., davacı ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ... ve ...’un, 743, 744,746 ve 1492 ada 7 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile davalılara devrettiklerini, mirasbırakanların ileri yaşta olmaları nedeniyle akli melekelerinin yerinde olduğuna dair heyet raporu alınmadan işlemin gerçekleştirildiğini, davalıların isteği ve baskısı ile mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapılan akdin geçersiz olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına miras payları oranında tesciline, mümkün olmazsa tenkis hükümleri uygulanarak miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, mirasbırakanların devir tarihinde akli melekelerinin yerinde olduğunu, ölünceye kadar bakma akdi gereklerini yerine getirdiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, miras payı oranında iptal ve tescil istendiğinden ve dava dışı mirasçı bulunduğundan hukuki ehliyetsizlik ve sözleşmenin feshi nedenleri yönünden davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, muris muvazaası nedeni yönünden ise iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1919 doğumlu mirasbırakan ...’ın 20.06.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı çocukları ...ve ...ile dava dışı oğlu ...’ın kaldıkları, yine diğer muris...’nin ise 28.06.2010 tarihinde öldüğü ve ismi geçen kişileri mirasçı olarak bıraktığı, davalılardan ...’in mirasbırakanların dava dışı oğulları olan ...’ın oğlu, diğer davalı ...’in ise ...’in eşi olduğu, dava konusu taşınmazlardan 743, 744, 746 parsel sayılı taşınmazlar mirasbırakan ..., 1492 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ise mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 20.07.2009 tarihli işlemle ½ şer paylı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile davalılara temlik ettikleri, davacıların öncelikle ehliyetsizlik daha sonra ise muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı olarak eldeki davayı açtıkları ve tüm mirasçılar adına tescil talep ettikleri, ... kurumundan alınan raporlardan mirasbırakan Mahmut’un işlem tarihinde hukuki işlem ehliyetine haiz olmadığı, diğer mirasbırakan...’nin ise hukuki işlem ehliyetinin bulunduğunun bildirildiği, murislerin ölüm tarihleri itibari ile terekelerinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda; çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye döndürülmesi istenildiği halde, mirasçılardan ...’ın davada yer almadığı dikkate alındığında usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle davaya katılmayan mirasçı ...’ın olurunun alınması ya da TMK"nun 640.maddesi uyarınca terekeye temsilci tayin ettirilerek temsilci huzuru ile davanın görülmesi ve işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların değinilen nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelemesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.