4. Hukuk Dairesi 2016/8727 E. , 2018/6202 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 29/06/2015 gününde verilen dilekçe ile hakaret ve görevi kötüye kullanma nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 01/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve gıyapta hakaret nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının, davacıya ait güzellik salonu işletmesinde işçi olarak çalıştığını, belirli aralıklarla iş yerine ait kasadan izinsiz olarak para aldığını, keza, bir kısım müşterileri telefonla arayıp, iş yerinde fuhuş yapıldığı,davacının kocasının mafya olduğu ve kızının da kocasından olmadığı yönünde konuşmalar yaptığını, davalının, bu eylemlerinden dolayı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve gıyapta hakaret suçlarından yargılanıp, mahkumiyetine karar verildiğini, anılan kararın kesinleştiğini belirterek bu eylemler nedeniyle davacının oluşan manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davaya konu isnat edilen eylemlerin asılsız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve gıyapta hakaret eylemlerinin ceza yargılaması ile subut bulduğunu, söz konusu eylemlerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri, bilinçsizleri ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. (TBK.58) maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nın 49.(TBK.58) maddesi uygulanır.
TMK’nın 24. ve BK’nın 49. (TBK.58) maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
Dosya kapsamından, dava dilekçesinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve gıyapta hakaret eylemlerinden manevi tazminat isteminde bulunulduğu, mahkemece her iki eylem nedeniyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, ancak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma eylemine ilişkin manevi tazminat isteminin mal varlığında oluşan zarara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma eyleminin, davacının veya yakınlarının cismani zararına neden olmadığı gibi, iç huzuru bozacak nitelikte olgulardan olmadığından ve manevi zararın koşullarını düzenleyen BK"nun 49. (TBK.58) maddesine göre eşya zararı kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olmadığından, bu eyleme dair manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bent uyarınca reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.