Esas No: 2016/896
Karar No: 2021/4736
Karar Tarihi: 13.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/896 Esas 2021/4736 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/896
Karar No : 2021/4736
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) …
2) … 3) … 4) … 5) …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, 17/08/2008 tarihinde davalı idareye ait Halkalı-Sirkeci seferini yapan banliyö treninin, Yenikapı istasyonundan hareketini müteakip yakınları … 'nın ezerek hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 50.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; dava konusu olayla ilgili olarak yapılan ceza soruşturması neticesinde açılan ceza davasında … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına esas alınan bilirkişi raporunda hareket memuru, güvenlik görevlisi ve makinistin tali kusurlu, müteveffa … 'nın asli kusurlu bulunduğu, Mahkemece ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kusur ve zarar durumunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi raporunda özetle "davacıların yakını müteveffa … 'nın tren geçiş yolu olan rayların üzerinde bulunmasında %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davacı anne … 'nın 6.460,59 TL, baba … 'nın 9.612,29 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğu, diğer davacılar olan kardeşler yönünden Türk Medeni Kanunun 364. maddesi, 2. fıkrasına göre kardeşlerden hali refahta bulunmadıkça nafaka isteyemeyeceğinin kurala bağlandığı, müteveffanın ileride halinin refahta olacağı buna karşılık kardeşlerinin fakru zaruret içine düşeceğinin şimdiden belirlenmesi mümkün olmamakla kardeşler yönünden destekten yoksun kalma tazminat talep koşullarının oluşmadığı" belirtildiği, bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile … için 6.460,59 TL, … için 9.,612,29 TL maddi tazminatın adli yargıda ilk açılan dava tarihi olan 11/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine; dava konusu olayın meydana geldiği tarihte 11 yaşında olan müteveffanın cereyan eden bu elim olay nedeniyle yaşamının sona ermesi anne baba ve kardeşler açısından ağır bir elem ve acıya sebebiyet verdiği ve vereceğinin açık olduğu ancak davacıların olay tarihinde Bağcılar adresinde ikamet ettikleri, olayın Yenikapı'da meydana geldiği, olay sırasında tren istasyonunda müteveffanın velisinin bulunmadığı gibi hususlar dikkate alındığında anne-babanın bakım ve gözetim yükümlülüğünün tam olarak yerine getirmedikleri, olayın oluş şekli tarafların kusur durumları ve davacıların bundan sonraki yaşamı üzerindeki olayın etkileri dikkate alınarak takdiren anne … ve baba … için ayrı ayrı 15.000,00 TL, kardeşler … , … ve … için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın adli yargıda ilk açılan dava tarihi olan 11/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, olay tarihinde 11 yaşında olan müteveffa için izafe edilen %75 kusur oranının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, hükmedilen manevi tazminatın yaşanan olay karşısında yetersiz kaldığı, davalı idare tarafından, davanın süresinde olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan raporda idareye %20 kusur izafe edildiği halde İdare Mahkemesince %25 kusur izafe edilmesinin kabul edilebilir olmadığı, tren raylarına girmenin yasak olup, müteveffanın tümüyle kusurlu olduğu, davalı idarenin üzerine düşen tüm yükümlülükleri tam olarak yerine getirip kusurunun bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının reddedilen maddi tazminat nedeniyle davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Kısmen Kabulüne Kısmen Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinde; "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise " (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince gerekçeli kararın hüküm fıkrasında "reddedilen maddi tazminat için 3.643-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" hükmedildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Bu durumda Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan, "reddedilen maddi tazminat için 3.643-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "reddedilen tazminat tutarı üzerinden karşı taraf vekili yararına hükmedilen miktarı geçmemek üzere hesaplanan 1.928-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden tarafların temyiz istemlerinin REDDİNE;
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan "reddedilen maddi tazminat için … -TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "reddedilen tazminat tutarı üzerinden karşı taraf vekili yararına hükmedilen miktarı geçmemek üzere hesaplanan … -TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13/10/2021 tarihinde esas yönünden oy birliğiyle, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Reddedilen maddi tazminat miktarına ilişkin olarak, davalı idare lehine karşı taraf vekili yararına hükmedilen miktarı geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.