20. Ceza Dairesi 2017/6740 E. , 2018/2168 K.
"İçtihat Metni"Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 17.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 27/11/2015 tarihli, 2015/455 esas ve 2015/748 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 06/11/2017 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonucunda, 20/02/2015 tarihli 2014/84382 soruşturma, 2015/1250 sayılı karar ile beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun"un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın şüphelinin mernis adresi olan “... adresine tebliğe çıkarıldığı, 18/03/2015 tarihinde mernis adresi olduğu belirtilerek kapıya 2 no.lu haber kağıdı yapıştırılarak evrakın mahalle muhtarına bırakıldığı,
2- İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kararın gereğinin ifası için ...Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği, 03/03/2015 tarihli çağrı yazısının 26/03/2015 tarihinde ,mernis adresi olduğu belirtilerek kapıya 2 nolu haber kağıdı yapıştırılarak evrak mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyasının kapatılarak Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği,
3- İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca şüpheli hakkında, dava açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak 09/06/2015 tarihli 2014/84382 soruşturma ve 2015/19888 esas sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı,
4- Kanun yararına bozmaya konu İzmir 17.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/11/2015 tarihli 2015/455 esas ve 2015/7487 sayılı kararı ile; TCK’nın 191/1,62,53 ve 58.maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, gerekçeli kararın mernis adresi olan ... adresinde 31/12/2015 tarihinde kapıya 2 nolu haber kağıdı yapıştırılarak evrak mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle tebliğ edildiği, 08/01/2016 tarihinde kararın temyiz edilmeden kesinleştiği,
5- Sanığın ceza ve infaz kurumu aracılığıyla gönderdiği 14/08/2017 tarihli dilekçesi ile karara itiraz ederek yeniden yargılama yapılmasını talep etmesi üzerine, İzmir 17.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/08/2017 tarihli ek kararı ile; “yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olmadığına, kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceğinin değerlendirilmesi için dosyanın Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmesine” karar verildiği,
6- Bu karar üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kanun yararına bozma yoluna gidilmesinin talep edildiği,
Anlaşılmıştır.
B-Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“…..Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/1582 esas, 2016/3201 sayılı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16/05/2016 tarihli ve 2016/927 esas, 2016/4447 sayılı ilamlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı,
Somut olayda, sanık hakkında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 20/02/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedaviye tabi tutulmak suretiyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre sanığın mernis adresine tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de, sanığın gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında alınan beyanında mernis adresi dışında farklı bir adres beyan ettiği, Tebligat Kanunu"nun 10/1-2. madde ve fıkralarında yer alan "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme nazara alındığında; muhatabın en son beyan ettiği adresine yapılmayan tebliğin usulsüz olduğu cihetle anılan kararın kesinleşmemiş bulunduğu, bu hali ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 20/02/2015 tarihli karar sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden ve itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hakkında kamu davası açılarak mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/11/2015 tarihli ve 2015/455 esas, 2015/748 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
C- Konunun Değerlendirilmesi:
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş olup, aynı maddenin 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hallerde, Ceza Muhakemesi Kanunu"nun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171. maddesi ... hükümleri uygulanır." yönlendirmesi gereği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 171. maddesi incelendiğinde, ilgili maddenin 2. fıkrasının son cümlesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına, sadece suçtan zarar görenin CMK"nın 173. maddesi hükümlerine göre itiraz edebileceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmesi karşısında, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik şüpheliye kanunen itiraz hakkı tanınmadığı anlaşılmakla birlikte, TCK"nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesi gerekmektedir. İncelemeye konu dosyada ise; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı"nca verilen 20/02/2015 tarihli 2014/84382 soruşturma, 2015/1250 sayı ile “beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" ilişkin karar, şüpheliye tebliğ edilmeden önce, Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce 03/03/2015 tarihinde düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdı ile tedbirin infazı için işlemlere başlandığı, kamu davası açılmasının ertelenmesi kararının ve Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdının şüphelinin mernis adresine tebliğ edilmesinin hukukî sonuç doğurmayacağı, zira 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre sanığın mernis adresine yapılan tebligatların , sanığın gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında alınan beyanında mernis adresi dışında farklı bir adres beyan ettiği, Tebligat Kanunu"nun 10/1-2. madde ve fıkralarında yer alan "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme gereğince ; muhatabın en son beyan ettiği adresine yapılmayan tebligatın usulsüz olduğu cihetle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 20/02/2015 tarihli karar sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlanamayacağı gözetilmeden, şüpheli hakkında kamu davası açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
D)Karar:
Açıklanan nedenlere göre; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen 20/02/2015 tarihli karar sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlanamayacağı gözetilmeden, şüpheli hakkında kamu davası açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İzmir 17.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 27/11/2015 tarihli, 2015/455 esas ve 2015/748 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,
09/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.