Esas No: 2016/19060
Karar No: 2018/4494
Karar Tarihi: 07.05.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/19060 Esas 2018/4494 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası ve meslek hastalığı nedenlerine dayalı sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece iş kazası nedeniyle davacı lehine 4.543,26 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden yasal faiziyle, meslek hastalığı nedeniyle davacı lehine 89,95 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Bu açıklamalardan olarak, Mahkemece verilen 28/06/2011 tarih 2003/1446 Esas, 2011/511 Karar sayılı ilk karar ile davanın reddine karar verildiği, Dairemizin 24/02/2014 tarih ve 21013/20803 Esas, 2014/3010 Karar sayılı ilamı ile kararın davacının iş kazasına ilişkin talebi olmadığına yönelik 01.02.2010 tarihli duruşma tutanağında imzasının olmaması nedeniyle belirtilen tutanaktaki beyanla bağlı tutulması mümkün olmadığından, iş kazasına ilişkin talepler hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde red karar verilmesinin doğru olmadığı, Aynı zamanda meslek hastalığına ilişkin talebi nedeniyle, uygun bir miktar manevi tazminata hükmetmek gerekirken bu istem yönünden de red karar verilmesinin doğru olmadığına işaretle kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde meslek hastalığı nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi yerinde ise de; bozma kapsamı dışında kalan meslek hastalığı nedeniyle maddi tazminat istemi hakkında red kararı yerine kısmen kabule karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Aynı zamanda davacının 28/01/2000 tarihinde gerçekleşen iş kazası ve 30/04/2002 tarihinde tespit edilen meslek hastalığı için 30/01/2003 tarihli dava dilekçesinde 2.000 TL maddi ve 7.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, talep açıklama dilekçesiyle maddi tazminat isteminin 500 TL’sinin meslek hastalığına 1.500 TL’sinin iş kazasına ilişkin olduğunu, manevi tazminat isteminin 2.000 TL’sinin meslek hastalığına 5.000 TL’sinin ise iş kazasına ilişkin olduğunun beyan edildiği, 24/05/2011 tarihli ıslah dilekçesiyle 22/04/2011 tarihli hesap raporuna itibar edilerek iş kazası yönünden yapılan hesap dikkate alınmak suretiyle maddi tazminat istemini 5.043,26 TL’ye arttırdığı, davalı vekilinin süresi içerisinde 26.05.2011 tarihinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır.
Hal böyle olunca, 28/01/2000 tarihli iş kazası nedeniyle 24/05/2011 tarihli ıslaha karşı davalı şirket vekili tarafından süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def"inin kabul edilerek, ıslah dilekçesi ile istenilen maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve dava ve talep açıklama dilekçesine göre iş kazası nedeniyle istenilen 1.500 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha itibar edilmek suretiyle iş kazası yönünden 4.543,26 TL maddi tazminata karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 Sayılı HMK"nun 370/2 maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen 30/11/2015 tarih 2014/156 Esas ve 2015/310 Karar sayılı kararın hüküm fıkrasının tamamının silinerek yerine
“I)Davacının 28/01/2000 tarihli iş kazası nedeniyle;
a)Maddi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile, 1.500,00 TL nin kaza tarihi olan 28/01/2000 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 2.000,00 TL nin kaza tarihi olan 28/01/2000 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
II)Davacının meslek hastalığı nedeniyle;
a)Maddi tazminat davasının REDDİNE,
b)Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 1.000,00.-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
1) İlam harcı olan 307,39 TL"den peşin alınan 147,50 TL düşülerek kalan 159,89 TL"nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2) Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 13. maddesi gereğince maddi tazminat davası için 1.500 TL vekalet ücretine hak kazanımış ise de; davacı vekilinin hükmü temyiz etmediği dikkate alınarak davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak 555,98 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3) Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 13. maddesi gereğince maddi tazminat davası için 1.500TL red nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4) Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 10. maddesi gereğince manevi tazminat davası için 360,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 10/2 maddesi gereğince manevi tazminat davası için 360,00.-TL red nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrasında sarf edilen 910,50TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 340,21 TL’nin ve peşin alınan 147,50 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7) Davacı tarafça mahkeme veznesine yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, istek halinde davacıya iadesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 07/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.1- Dosyadaki yazılara, temyiz edenin sıfatına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası ve meslek hastalığı nedenlerine dayalı sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece iş kazası nedeniyle davacı lehine 4.543,26 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden yasal faiziyle, meslek hastalığı nedeniyle davacı lehine 89,95 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Bu açıklamalardan olarak, Mahkemece verilen 28/06/2011 tarih 2003/1446 Esas, 2011/511 Karar sayılı ilk karar ile davanın reddine karar verildiği, Dairemizin 24/02/2014 tarih ve 21013/20803 Esas, 2014/3010 Karar sayılı ilamı ile kararın davacının iş kazasına ilişkin talebi olmadığına yönelik 01.02.2010 tarihli duruşma tutanağında imzasının olmaması nedeniyle belirtilen tutanaktaki beyanla bağlı tutulması mümkün olmadığından, iş kazasına ilişkin talepler hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde red karar verilmesinin doğru olmadığı, Aynı zamanda meslek hastalığına ilişkin talebi nedeniyle, uygun bir miktar manevi tazminata hükmetmek gerekirken bu istem yönünden de red karar verilmesinin doğru olmadığına işaretle kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde meslek hastalığı nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi yerinde ise de; bozma kapsamı dışında kalan meslek hastalığı nedeniyle maddi tazminat istemi hakkında red kararı yerine kısmen kabule karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Aynı zamanda davacının 28/01/2000 tarihinde gerçekleşen iş kazası ve 30/04/2002 tarihinde tespit edilen meslek hastalığı için 30/01/2003 tarihli dava dilekçesinde 2.000 TL maddi ve 7.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, talep açıklama dilekçesiyle maddi tazminat isteminin 500 TL’sinin meslek hastalığına 1.500 TL’sinin iş kazasına ilişkin olduğunu, manevi tazminat isteminin 2.000 TL’sinin meslek hastalığına 5.000 TL’sinin ise iş kazasına ilişkin olduğunun beyan edildiği, 24/05/2011 tarihli ıslah dilekçesiyle 22/04/2011 tarihli hesap raporuna itibar edilerek iş kazası yönünden yapılan hesap dikkate alınmak suretiyle maddi tazminat istemini 5.043,26 TL’ye arttırdığı, davalı vekilinin süresi içerisinde 26.05.2011 tarihinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır.
Hal böyle olunca, 28/01/2000 tarihli iş kazası nedeniyle 24/05/2011 tarihli ıslaha karşı davalı şirket vekili tarafından süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def"inin kabul edilerek, ıslah dilekçesi ile istenilen maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve dava ve talep açıklama dilekçesine göre iş kazası nedeniyle istenilen 1.500 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha itibar edilmek suretiyle iş kazası yönünden 4.543,26 TL maddi tazminata karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 Sayılı HMK"nun 370/2 maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen 30/11/2015 tarih 2014/156 Esas ve 2015/310 Karar sayılı kararın hüküm fıkrasının tamamının silinerek yerine
“I)Davacının 28/01/2000 tarihli iş kazası nedeniyle;
a)Maddi tazminat davasının kısmen KABULÜ ile, 1.500,00 TL nin kaza tarihi olan 28/01/2000 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 2.000,00 TL nin kaza tarihi olan 28/01/2000 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
II)Davacının meslek hastalığı nedeniyle;
a)Maddi tazminat davasının REDDİNE,
b)Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 1.000,00.-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
1) İlam harcı olan 307,39 TL"den peşin alınan 147,50 TL düşülerek kalan 159,89 TL"nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2) Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 13. maddesi gereğince maddi tazminat davası için 1.500 TL vekalet ücretine hak kazanımış ise de; davacı vekilinin hükmü temyiz etmediği dikkate alınarak davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak 555,98 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3) Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 13. maddesi gereğince maddi tazminat davası için 1.500TL red nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4) Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 10. maddesi gereğince manevi tazminat davası için 360,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT 10/2 maddesi gereğince manevi tazminat davası için 360,00.-TL red nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrasında sarf edilen 910,50TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 340,21 TL’nin ve peşin alınan 147,50 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7) Davacı tarafça mahkeme veznesine yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, istek halinde davacıya iadesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 07/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.